Fotoğraf: AA
Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu, Züleyha Gülüm ve Tülay Hatimoğulları Oruç, Hatay Altınözü Jandarma Karakolu’nda gözaltında tutulduktan sonra hayatını kaybeden Ahmet Güreşçi hakkında önerge verdi.
Hırsızlıkla suçlanıp 11 Şubat’ta gözaltına alındıktan sonra ağır işkence gördüğünü beyan ederek şikayetçi olan Sabri Güreşçi ifadesinin ardından serbest bırakılmıştı. Onunla birlikte gözaltına alınan kardeşi Ahmet Güreşçi ise gözaltındayken kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Babası jandarma personelinden şikayetçi oldu, savcılık soruşturma başlattı.
TIKLAYIN - Hatay’da gözaltında ölüm
TIKLAYIN - “Bu yağmacı, öyle bir bak geç, ölmesin yeter”
TIKLAYIN - “Marketten pirinç, domates, patates almıştım”
Ayrıca yine Hatay’da, 20 Şubat’ta, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyeleri Defne’de bir sokakta öğlen saatlerinde yürürken çok sayıda özel harekat polisi tarafından dövülen bir kişiye rastladıklarını, işkenceye müdahale ettiklerini ve maruz kalan kişinin güvenlikli alana alındığını belirterek sosyal medya hesapları üzerinden işkence fotoğraflarını paylaştı.
Kaç kişi şiddete maruz kaldı?
Önergelerde, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’dan şu soruları yanıtlaması istendi:
- Ahmet Güreşçi ve kardeşi Sabri Güreşçi’ye ağır biçimde işkence uygulayan jandarma personelleri hakkında yürütülen soruşturmalar hangi aşamadadır?
- Ahmet Güreşçi’ye işkence ederek ölümüne sebep olan jandarma personelleri hakkında açığa alma yaptırımı dışında hangi cezai yaptırımlar uygulanması öngörülmektedir?
- İşkence yapılmasına müsaade eden Altınözü Jandarma Karakolu Komutanı hakkında şimdiye kadar başlatılan bir soruşturma var mıdır? Hangi yaptırımların uygulanması planlanmaktadır?
- Deprem bölgelerinde ‘yağmacı’ olduğu iddia edilen kişilere işkence eden kamu görevlileri hakkında herhangi bir soruşturma açılmış mıdır? Bu kişiler hakkında hangi idari ve cezai yaptırımlar uygulanacaktır?
- Depremlerin yaşandığı günden bugüne kadar kaç kişi şiddete maruz bırakılmıştır?
- 20 Şubat 2023’te Hatay Defne’de sokak ortasında bir kişiye işkence yaparken yakalanan polisler hakkında şimdiye kadar hangi işlemler yapılmıştır? Başlatılan bir soruşturma varsa hangi aşamadadır?
- Deprem bölgelerinde kolluk görevlilerince uygulanan işkencenin olağan hale getirilmeye çalışılmasına karşın şimdiye kadar hangi önlemleri aldınız?
- Kolluk güçlerinin bu uygulamalarının aynı zamanda halk üzerinde de lince ve suça teşvik edici olabileceğini düşünüyor musunuz?
Ne olmuştu?
bianet’in haberine göre, Sabri Güreşçi savcılık ifadesinde yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:
“Sabah ailemizle çadırda oturuyorduk. Jandarma gelmeden önce kimse tarafından darp edilmedim, kavgaya karışmadım. Jandarma geldiğinde direkt, hiçbir şey olmamasına rağmen havaya 3-4 el ateş ederek beni ve kardeşim Ahmet’i araca bindirdi. Araç içine girer girmez ‘Sus, kafanı kaldırma’ gibi sözler sarf ettiler, hakaret ve tehditlerde bulundular. Coplarla kafama, bacaklarıma, kollarıma vurdular.
“Bidonlardaki suyla ıslatıp copla darp ettiler”
Aynı muameleye kardeşim Ahmet de maruz kaldı. Araç içerisinde 10-15 kadar jandarma vardı. Jandarma karakoluna götürüldük, iç nizamiye kapısının önünde durduktan sonra vefat eden kardeşim Ahmet Güreşçi ve beni yere atarak tekrar copla darp etmeye başladılar.
Daha sonra bizi nezarethane olmayan, depo gibi bir odaya aldılar. Yaklaşık 10 jandarma personeli bizi tekrar darp etmeye başladılar, üzerimizdeki kıyafetleri yırtarak çıkardılar, bidonlardaki suyla ıslatıp coplarla darp ettiler.
“Her türlü suçlamayı kabul edeceğimi beyan ettim”
Bu eylemler yaklaşık 2-3 saat devam etti. Ben yapmayın dememe, yalvarmama rağmen eylemlerine devam ettiler. Durmadan soru sorup cevabı beklemeden darp etmeye devam ettiler, savunma yapmama müsaade etmediler.
Aynı muameleye kardeşim Ahmet de maruz kaldı. Rütbesinin yüzbaşı olduğunu tahmin ettiğim bir şahıs darp edildiğimizi görmesine rağmen ikazda bulunmadı, izlemekle yetindi. Darbın şiddeti neticesinde her türlü suçlamayı kabul edeceğimi beyan ettim.
“Kapının önünde kan kustu, hareketsiz kaldı”
Kardeşim Ahmet çok kötü etkilenmesi üzerine ona ‘Kapıya doğru giderek seslenmesini, hastaneye gitmek istediğini söylemesini’ söyledim. Ama Ahmet kapının önüne gidince kan kusmaya başladı ve hareketsiz kaldı. [Ahmet Güreşçi’nin otopsi raporunda akciğerlerde kan tespit edildi.] Jandarma personeli kardeşim Ahmet’i aldığında hareketsiz haldeydi, hiçbir tepki vermiyordu.
Gözaltına alındığım 11 Şubat sabahından, 12 Şubat gece vaktine kadar yemek verilmedi, lavabo ihtiyacımı gidermeme izin verilmedi. Rahatsızlanmam üzerine beni hastaneye götürdüler.
Jandarma personeli, tam doktor sırtıma bakacağı sırada ‘Bu bir yağmacı, çok uğraşmana gerek yok, öyle bir bak geç, sadece ölmesin yeter’ dedi. Bu sebeple de doktor raporum tam olarak alınamadı. Doktorun yazdığı reçetedeki ilaçlar da bana verilmedi. Hastaneye götürene kadar da alt iç çamaşırım ve çorabımla bırakıldım.”
Yurtdışına çıkmama şartıyla serbest bırakıldı
Ardından Altınözü Sulh Ceza Hakimliği’nde ifade veren Sabri Güreşçi, deprem sonrasında Antakya ŞOK marketten ücretsiz gıda temin edilebileceğini duyduğu için marketten temel ihtiyaç maddelerini aldığını söyledi:
“Herkes gıda ihtiyacını alıyordu, kimse almasa ben de almazdım. Pirinç, domates, patates gibi temel ihtiyaçları aldım. Alkol, çelik kasa, av bayisinden tüfek ve … marka aracın alınmasıyla ilgi bilgi sahibi değilim. Bu araçta E. ve Ö.’yü gördüm, Ahmet [kardeşi Ahmet Güreşçi] araçta yoktu.”
Avukatları da Sabri Güreşçi’nin “samimiyetle ikrar ettiği üzere 7 Şubat’ta sadece kendi ve ailesine yetecek kadar zaruret hali kapsamında aldığı temel gıda maddesi mevcuttur” diyerek adli kontrolle serbest bırakılmasını talep etti.
Hakimlik ise kararında, şüphelilerin gıda maddesinin yanı sıra TEKEL bayiinden içki, sigara gibi ürünler alındığının ve tüfeklerin çalındığına dair kanıtları olduğunu yazdı. Sabri Güreşçi’nin, yurtdışına çıkmama adli kontrolünün uygulanarak serbest kalmasına hükmetti. (AS)