Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Ertuğrul Kürkçü ile Sebahat Tuncel 30 Mart yerel seçimlerinin ardından seçim sonuçlarını değerlendirdi.
Kürkçü “Siyasi kuruluşumuzdan sadece dört ay sonra girdiğimiz seçimlerden aldığım oy sayısı ve oranlarına göre kesin bir başarıyla çıktık” dedi.
Tuncel ise “Seçimler öncesinde başlayan siyasi kriz ve kaos sandıkta aklanmadı” diyerek toplumun yeni bir alternatife ihtiyacı olduğunu ve HDP’nin bu alternatif olarak tartışılması gerektiğini söyledi.
Kürkçü: Başarılı olduğumuz kesindir
* Hiç kimse, hiç birimiz, adil ve demokratik bir seçimden geçtiğimize inanmıyoruz.
* 2014 genel seçimlerinde ise HDP 879,252 oyla seçmenlerin 1,96'sının, BDP 2,068,022 oyla yüzde 4,61'inin iki parti toplam 2,947,274 oyla seçmenlerin yüzde 6,57'sinin desteğini kazandı.
* HDP'nin doğuşuyla birlikte, Kürdistan Özgürlük Hareketi'ni Kuzey Kürdistan yerelliği içine hapsetmek artık siyaseten olanaksızlaşmıştır.
“Başarısızlıklarımız neler?”
* HDP'yi doğrudan hitap ve tarihsel ilgi alanımızda yer alan 'Gezi İsyanı'nın önemli bileşenleri için bir çekim merkezi haline getirmekte başarılı olamadığımız, tersine CHP-MHP-Cemaat ortaklığının bu kesimler için ‘fareli köyün kavalcısı’ rolünü oynadığı açık.
* İstanbul'daki önemsenmeyecek fark ise ‘tatava yapma bas geç’ çağrısının, potansiyel seçmenimizin hatırı sayılır bir bölümünü etkilediğine bir işaret sayılabilir.
“Seçimden sonra ne olacak”
* CHP'nin AKP'nin kasıtlı bir biçimde asıldığı ‘biz’ ve ‘onlar’ kutuplaşmasını kabul ederek ve AKP'yi İstanbul'da bozguna uğratma hedefiyle giriştiği seferberliğin demokratik ve toplumsal muhalefet güçleriyle faşist hareketin söz ve eyleminin birbirine karışmasına ve CHP-MHP-Cemaat blokuna dahil olmayı reddeden Kürtlere ve HDP-BDP'ye karşı düşmanlığın dolu dizgin yayılmasına yol açtığını görmemiz gerek.
* Toplumun çoğunluğunu oluşturan karşıtlarının rızasını geri gelmeyecek şekilde yitirmiş olan AKP'nin hakimiyetini korumak üzere dar bölgeli seçim sistemi ve yarı-başkanlık rejimini dayatma girişimi içinde olacağına kuşku yok. Fransa'da 1968 ayaklanmasına karşılık rejimin stabilizayonu için icat edilmiş olan bu otoriter modelin Türkiye koşulları içinde bir çeşit Putincilik olarak tezahür edeceği, daha da kötüsü, bir ekonomik kriz eşliğinde pekala Ergenekon mahkumlarının iktidara tırmanmalarına imkan vereceğini öngörebiliriz.
“Suriye ile ‘savaş’”
* AKP'nin Kürdistan'da uğradığı yenilgiyi kabule asla razı olmaksızın Ceylanpınar ve Ağrı'da görüldüğü gibi halk iradesine tecavüzden asla kaçınmayacağına şüphe yok. Ceylanpınar'da halk iktidarının gaspında ısrarın Suriye savaşını sürdürme ve Rojava'ya saldırı amacıyla doğrudan ilgili olduğunu biliyoruz. Başbakan'ın ‘Suriye'yle savaşta’ olduğumuzu telaffuz etmesi bir dil sürçmesi değil, akıldakini ele veren bir lapsus olarak siyasi söylemde çoktan yerini almıştır.
* Bu şartlar altında Halkların Demokratik Partisi'nin önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, AKP'nin dinci otoriterliğine, ve CHP'nin otoriter milliyetçiliğine gerçek bir halk egemenliği alternatifiyle yanıt vermek için bir imkan olarak değerlendireceği kaçınılmazdır.
Tuncel: Kriz ve kaos sandıkta aklanmadı
* Sayılar bize bir şey söylüyor ama seçimin toplumsal sonuçlarını da değerlendirmek gerekiyor. Seçim sürecinde Türkiye’nin yaşadığı siyasal kriz ve kaos süreci sandıkta aklanmadı, hala önümüzde duruyor. CHP-MHP ve Cemaat’in yürüttüğü işbirliği ise bu krizi derinleştiriyor.
* Seçim sonuçları HDP’nin önceden de ifade ettiği gibi bir alternatif ihtiyacını gösterdi. HDP’ten beklenti çok daha fazla olduğu için bizim dışımızdaki çevreler “HDP başarısız” diye tartışıyor.
* Biz bu seçimlere sandıklar açılmadan kazanmış gözüyle baktık. İlk kez eş başkanlık sistemi uygulandı ki kadınların siyasete katılımı açısından çok önemliydi. Meclis üyeleri buna göre belirlendi.
“AKP Kürt Sorunu için somut adım atmadı”
* Türkiye’de iktidar ve muhalefet Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlendi. Bu bizim açımızdan da önemli ama hala önümüzde çözülmemiş bir Kürt Sorunu ve Çözüm Süreci var. AKP somut bir adım atmadı ve şimdi de Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar oyalama stratejisi izleyecek. Bu Türkiye için büyük kayıp olur
“Saldırıya uğradığımız yerlerden çalışmaya başlayacağız”
* 17 Aralık’ta ortaya çıkan yolsuzluk da sandıkta aklanmadı. AKP seçmeni de yolsuzluk ve rüşvet istemiyor.
* Bundan sonra mücadelemiz devam ediyor. Hem Türkiye de hem de Kürdistan’da mücadelemize devam edeceğiz. Bize en çok saldırılan yerlerde çalışmalarımızı başlatacağız. Çünkü orada umut var. Toplumun her kesimine verdiğimiz söz için başarılı olmak zorundayız. (EA)