Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, Yargı Reformu Strateji Belgesi hakkında yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, “Bu belge, adalet sisteminde ve yargı düzeninde yaşanan derin tahribatın ve bunlardan kaynaklanan ağır haksızlıkların itiraf edildiği bir metin niteliğinde” dendi.
TIKLAYIN - 2 Perspektif, 9 Maddede "Yargı Reformu Stratejisi"
Buldan ve Temelli ayrıca, “bu planın hazırlanmasında esas yetki, görev ve sorumluluğun parlamentoya ait olduğunu” ifade etti.
“Etkili ve kapsamlı bir İnsan Hakları Eylem Planı’nın hazırlanması için, Meclis’te partilerin katılımıyla geniş mutabakatı ve hızlı sonuç almayı hedefleyen bir çalışma grubunun oluşturulması, yöntem konusunda öncelikli talebimizdir. Bu bağlamda her türlü katkıyı sunacağımızı ve üzerimize düşen sorumluluğun gereğine uygun hareket edeceğimizi belirtmek isteriz.”
Ayrıca, belgede somut plan yer almadığı da ifade edildi:
“Her ne kadar ‘amaç, hedef ve faaliyetler somut biçimde kaleme alınmıştır’ dense de, somut ifade ve planlara rastlanmıyor. Temel hak ve özgürlüklerle ilgili başlıklar, esas itibariyle soyut taahhütlerden ve niyet beyanlarından ibaret.”
“Etkili tedbirler hızla alınmalı”
Yargı reformuyla ilgili HDP Eş Genel Başkanlarının değerlendirmesi özetle şöyle:
“Adalet sisteminde reform gibi iddialı bir hedefe ulaşmanın başlıca şartı, mevcut adaletsizliklerin telafisi ve tamiridir. Yıkıntılar üzerinde sağlam bir yapı oluşturulamaz.
“Olağanüstü Hal döneminin uygulamaları, adaletin çökmesinde ve adalet duygusunun solmasında belirleyici bir rol oynadı. Hayatın bütün alanlarını etkileyen haksız ve adaletsiz müdahalelerin sonuçlarını onarmayı hedeflemeyen bir reform planının inandırıcı olması beklenemez.
“Bu çerçevede verilen mahkumiyet kararları ve süren yargılamalar, hem siyasal kriz döngüsünü beslemekte hem de toplumsal barışı zedelemekte. Bu tehlikeli gidişatı durdurmak için, öncelikle yargıyı siyasal hesapların ve hesaplaşmanın enstrümanı olmaktan çıkaracak etkili tedbirlerin hızla alınması şart.
“Siyasi baskı ve tasfiye amacıyla yürütülen davaların düşmesini ve daha önce verilmiş mahkumiyet kararlarının ortadan kalkmasını sağlayacak düzenleme ve değişikliklerin de vakit geçirmeksizin yapılması gerekir.
“Özellikle Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nun ifade özgürlüğünü ve siyasi faaliyet hakkını ortadan kaldırma gerekçesi olarak kullanılan hükümlerinin evrensel ölçütlere uygun bir şekilde değiştirilmesi bu açıdan büyük önem taşıyor.” (AS)