HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli tarafından bugün düzenlenen basın toplantısında, 24 Haziran seçim sonuçlarının değerlendirmesi yapıldı ve yeni döneme ilişkin mesajlar verildi.
Değerlendirmelerin yetkili parti kurullarında sürdüğünü belirterek “ortaklaşılan” noktaları açıklayan Sezai Temelli, iktidarın tüm çabalarına karşın HDP'nin etrafında örülmeye çalışılan tecrit çemberinin kırıldığını, ancak tek adam rejiminin kurumlaşmasının önüne geçilemediğini belirtti. HDP'ye verilen oyların aynı zamanda parlamenter rejime ve hukukun üstünlüğüne destek anlamına geldiğini vurgulayan Temelli, demokratik muhalefetin gücünün ortak ilkeler temelinde birleştirilmesinin önemine işaret etti.
“HDP etrafında örülmeye çalışılan tecrit kırıldı”
Seçim, Olağanüstü Hal’in (OHAL) gölgesinde, adil ve eşit olmayan koşullarda, demokratik meşruiyeti bulunmayan bir ortamda yapıldı. Seçime katılım oranı, demokratikliğin veya meşruiyetin karinesi olamaz. Bu süreçte AKP Genel Başkanı Erdoğan ve partisinin bütün temsilcileri HDP’nin baraj altında bırakılması, demokratik siyasetten tasfiye edilmesi için parası, sivil ve asker bürokratı, kaymakamı ve valisiyle devletin bütün imkânlarını pervasızca kullandı. İktidarın sesi ve borazanı olan medyada ağır ambargo uygulandı ve HDP’nin sözü topluma ulaşmasın diye elden gelen yapıldı. Tüm bunlara rağmen HDP barajı aşarak, hem oy oranı, hem de parlamento içi dağılım açısından Türkiye’nin üçüncü partisi oldu. HDP etrafında örülmeye çalışılan tecrit çemberi kırıldı, bir eşik aşıldı.
“Tarihte ilk kez bir cumhurbaşkanı adayı kampanyasını hücreden sürdürdü”
Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, tamamen eşitsiz ve adil olmayan koşullarda, cezaevinden sürdürdüğü seçim kampanyasına, kendisine karşı yürütülen tüm kara propagandaya rağmen üçüncü sıraya yerleşti; halkın sevgisine ve güvenine sahip olduğunu bir kez daha gösterdi. Dünya siyaset tarihinde ilk kez bir cumhurbaşkanı adayı kampanyasını bir hücreden ve siyasi rehine olarak sürdürdü.
“İstanbul ve İzmir’de 7 Haziran’ın üstüne çıkıldı”
Kasım 2015 seçimleri ile karşılaştırıldığında, oy artışı 725 bin oldu. İstanbul ve İzmir’de 7 Haziran 2015 seviyesinin üzerine çıkıldı ve HDP üçüncü parti oldu. Diğer batı illerinde de ya 7 Haziran’ın ya da 1 Kasım’ın üzerinde sonuçlar alındı. Hâlâ HDP’nin bir Türkiye partisi olamadığı iddiasında bulunanlar bu tabloya bakmalı.
“Parlamentodaki erkek egemen tablonun tek istisnası HDP”
Parlamento bileşimindeki erkek egemen tablonun tek istisnası, kendi grubu içinde eşit temsile ulaşamamış olsa da 26 kadının parlamentoya girmesini sağlayan HDP. Eşit temsil hedefine ulaşamamanın bir eksiklik olduğunun farkındayız ve önümüzdeki dönem bu konudaki çalışmalarımızı derinleştireceğiz.
Kürt illerinde 120 bin oy kaybı
Kürt illerinde istenen düzeye erişilemedi ve 120 bin civarında bir oy kaybı oldu. Bu sonuç ağır baskılardan, sandık taşımalardan, zorunlu göçlerden, yüksek orandaki geçersiz oylardan, parti çalışmalarının ve müşahitlerin engellenmesinden, il-ilçe yönetici ve üyelerinin sürekli tutuklanmasından, devletin idari ve askeri bütün yapılanmasıyla ve derin kollarıyla Cumhur İttifakı ve özellikle MHP lehine seçimlere müdahale etmesinden kaynaklandı. Ancak bu olumsuzluklar bir mazerete dönüştürülemez.
HDP’ye verilen oylar parlamenter rejime ve hukukun üstünlüğüne destek
HDP’ye oy verenler aynı zamanda güçlü bir parlamenter rejime, güçlü bir yerel demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına, OHAL’siz bir ülke mücadelesine de açık ve net bir destek vermiştir.
“Tek adam rejiminin kurumsallaşması engellenemedi”
HDP’nin bu seçimlerdeki bir hedefi de tek adam rejiminin kurumsallaşmasını engellemekti. Ne yazık ki bu hedefe ulaşılamadı. Bu sonuçta Millet İttifakı’nın demokratik muhalefetin gelişmesi konusundaki ürkek ve kaygılı tavrının rolü büyük.
“Sandık faşizmi meşrulaştırmanın aracı haline getirilemez”
Şu çok açık ki, Türkiye gayri meşru faşizmi ve tek adam rejimini kurumsallaştırarak değil ancak demokrasi mücadelesinin birikimini daha ileriye taşıyarak yolunu açabilir. Sandık hiçbir şekilde faşizmi meşrulaştırmanın aracı haline getirilemez.
"Seçim kampanyası, yerel seçimlere bağlanarak sürdürülecek"
Şu ana kadar yürütülen seçim kampanyasını, kesintiye uğratmadan ve Mart 2019’daki yerel seçimlere bağlayarak, başka biçimlerde sürdürmeyi önümüze koyuyoruz.
“Demokratik muhalefetin gücünü ortak ilkelerde birleştirmek”
Seçim süreci iyi bir sinerjiyi açığa çıkarmıştır; hiç kimsenin bunu heba etme hakkı yoktur. Bu motivasyon doğru politikalarla ve kararlı adımlarla sürdürülebilir. Demokratik toplumsal muhalefetin gücünü ortak ilkeler temelinde birleştirmek, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözülmesi açısından elzemdir.
“Varlığımızı gene direnerek sürdüreceğiz”
Bugüne kadar hep direnerek ve mücadele ederek var olduk, bundan sonra da varlığımızı direnerek sürdüreceğiz. Başta Kürt halkı olmak üzere tüm halklar ve demokratik güçler yeni dönemin toplumsal muhalefetini ve tek adam rejimine karşı mücadeleyi sürdüreceklerdir.
“Halklara yeni bir kemer sıkma paketinin dayatılması muhtemel”
AKP, hem doğuda hem de batıda kaybettiği 2 milyondan fazla oy nedeniyle Meclis çoğunluğunu yitirdi. AKP, artık bir azınlık yönetimine ve bir koalisyona mahkûm. Öte yandan 16 yıllık AKP iktidarının bilançosu aslında derin bir toplumsal, kültürel, kentsel, ekolojik yıkım yarattı. Şimdi de bir iktisadi krizin eli kulağında. Halklarımıza yeni bir kemer sıkma paketinin dayatılması çok muhtemel. HDP, ağır faturanın işçilere ve emekçilere çıkarılması yeltenişlerine karşı mücadeleyi öncelikli gündemlerinden biri olarak görüyor.
“Tek adam rejimini değiştirecek bir ittifak anlayışı”
Tek adam rejimini değiştirecek bir ittifak anlayışı ve güç dizilişi, geleceğin demokratik gelişmelerinin adımlarını oluşturacak. HDP olarak aktif ve cesur bir rol ve misyon üstlenme konusunda kararlıyız. Nereden gelirse gelsin hiçbir tehdide boyun eğmeyeceğiz. Demokratikleşme ve toplumsal sorunların çözümü konusunda geliştireceğimiz politikalar ile bunu sağlayacağız. Bu bağlamda HDP, demokrasi blokunun ön saflarında yerini alacaktır. (ŞA)