Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Dilek Öcalan, Suruç davasındaki hukuksuzlukları anlatan ve konunu araştırılmasını talep eden önerge verdi.
Tıklayın - Suruç Katliamı İkinci Yılında, Davası Sanıksız Sürüyor
Öcalan, araştırma önergesinde, “Üstü örtülen ve hakikatlerin karartıldığı her katliam daha büyük katliamların da maalesef habercisi ve hazırlayıcısı oluyor. Bu bağlamda TBMM'nin amasız, fakatsız devreye girmesi gerekir” dedi.
Tıklayın - "Suruç Yaralılarının Çoğu Hapiste"
Urfa, Suruç’ta Kobanê’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için bir araya gelenlerin basın açıklaması yaptığı sırada intihar saldırısı gerçekleşti. 33 kişi ve saldırgan öldü. Açılan davada henüz iki duruşma görüldü.
“Adli ve idari ihmallerin bulunması”
Önergedeki talepler şöyle sıralandı:
* Suruç katliamının tüm yönleriyle aydınlatılması;
* Katliamın gerçekleşmesi sürecinde adli ve idari ihmallerin, açıkların ve varsa kasıtların bulunması;
* Katliamın üzerinden geçen iki yıllık süreçte İslam Devleti’nin (IŞİD) gerçekleştirdiği diğer saldırıların da Suruç katliamı ile bağlantılı bir şekilde irdelenerek araştırma kapsamının geniş tutulması;
* Saldırının ardındaki karanlık ilişki ve güçlerin açığa çıkarılması ve benzeri olayların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması.
“Tek kişiye dava açıldı, para cezası verildi”
Dilek Öcalan, Suruç davasında yaşananları ve eksiklikleri şöyle anlattı:
“Suruç katliamını gerçekleştiren Abdurrahman Alagöz, ‘terör nitelikli şahıs’ sıfatıyla aranan bir kişi olarak kaydının 16 Haziran’dan itibaren Suruç Emniyet Müdürlüğü’nde olmasına rağmen, üzerine sarılı bombalarla Amara Kültür Merkezi'ne gelebildi. Her gün caddede bekleyen TOMA'ların olmadığı bir saatte bombayı patlattı.
“Katliamın tanıkları, Suruç'a giderken onlarca aramaya maruz kaldıkları halde Amara'nın bahçesinde tek bir polisin olmadığını, bombanın patlamasının ardından ise dakikalar içinde TOMA ve panzerlerin olay yerine geldiğini, yaralıların üzerine gaz bombaları attıklarını anlattı.
“Ancak bu güne kadar devlet yetkilileri ile kolluğun ihmaline dönük hiçbir işlem yapılmadı, soruşturmanın genişletilmesi talebi de karşılanmadı.
“Açılan tek davada yargılanan dönemin İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal’a ‘görevi ihmal ve kötüye kullanma’ suçundan 10 ay hapis cezası verildi, ceza 7 bin 500 TL para cezasına çevrilerek 12 takside bölündü.
“Sorumlular, failler, bağlantıları, deliller soruşturulmadı”
“Suruç katliamından sonra açılan dosya hakkında gizlilik kararı verildi. Bu kararla katliamın oluş şekli ve failleri kamuoyundan gizlenmeye çalışıldı.
“Soruşturma makamları olan polis ve savcılık, sorumluları, failleri, onların bağlantılarını, katliam delillerini etkin ve sonuç alıcı bir soruşturma yürüterek aydınlatmaktan uzak bir tavır sergiledi.
“Bunu katliamdan 19 ay sonra tamamlanan iddianamede açıkça görmek mümkün. Üç savcı değişikliği yaşayan soruşturma sürecinde gizlilik kararı adeta ‘hiçbir işlem yapılmamış olduğunu’ gizledi.
“Suruç soruşturulsaydı, Ankara katliamı olmazdı”
“Mahkeme süresince de adalet duygusunu zedeleyici yaklaşımlar devam etti. Davanın ilk duruşmasında müdahillik talebinde bulunan siyasi parti, barolar ve STÖ’lerin talepleri reddedildi.
“Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) Eş başkanı olan Ceren Çoban’ın duruşmadaki ifadeleri nedeni ile mahkeme heyeti Çoban hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Tıklayın - Suruç Katliamı Davasına Jandarma Ablukası
“Suruç davasında sanıkların değil tanıkların cezalandırılmak istendiği açık. Bu durum yargının IŞİD soruşturmalarının üzerini kapatma ve katliam davalarını sonuçsuz bırakma şeklindeki tavrının bir devamı niteliğinde.
“Bu yaklaşım yeni katliamlara da davetiye çıkardı. Suruç katliamının ardından etkin bir soruşturma yürütülmüş olsaydı, Ankara ve sonrası yaşanan katliamların önüne geçilebilirdi.”
“Hükümet birinci dereceden sorumlu”
“Türkiye'de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi var. ‘Takip ediyorsunuz ama bunun öyle bir eylemi gerçekleştirme anına kadar müdahale edemiyorsunuz’ şeklinde açıklama yapan dönemin Başbakanı, ‘400 vekil alınsaydı olmazdı’ diyen Cumhurbaşkanı katliamlar karşısında etkin bir soruşturma yürütülmesini denetlemeyip, istihbarat bilgilerini bu yönde kullanmayan, istifayı dahi düşünmeyip, katliamın mağdurlarını suçlayan dönemin hükümeti bu durumun siyasi sorumlusudur.
“Reyhanlı ve Diyarbakır katliamlarını aydınlatmayan hükümet, Suruç katliamından ve sonrasında iki yıllık süreçte yaşanan Ankara, Sultanahmet, Beyoğlu, Atatürk Havalimanı, Antep Şahinbey ve Reina katliamlarından da birinci dereceden sorumlu.
“Çünkü o günden bugüne hala iktidarda olan hükümetin siyasal sorumluluk almayan ve katliamları görmezden gelen siyasi duruşu, yargı ve emniyet mekanizmalarına da aynı şekilde sirayet ediyor.”
Ne olmuştu? |
20 Temmuz 2015’te, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla, Kobanê’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için Suruç’ta olan 300 genç, konakladıkları Amara Kültür Merkezi’nde basın açıklaması yaptıkları sırada intihar saldırısı gerçekleşti. Meydana gelen patlamada 33 kişi ve saldırgan hayatını kaybetti. Saldırıda ölenlerin isimleri: Koray Çapoğlu, Cebrail Günebakan, Hatice Ezgi Sadet, Uğur Özkan, Nartan Kılıç, Veysel Özdemir, Nazegül Boyraz, Kasım Deprem, Alper Sapan, Cemil Yıldız, Okan Pirinç, Ferdane Kılıç, Yunus Emre Şen, Çağdaş Aydın, Alican Vural, Osman Çiçek, Mücahit Erol, Medali Barutçu, Aydan Ezgi Salcı, Nazlı Akyürek, Serhat Devrim, Ece Dinç, Emrullah Akhamur, Murat Yurtgül, Erdal Bozkurt, İsmet Şeker, Süleyman Aksu, Büşra Mete, Duygu Tuna, Polen Ünlü, Nuray Koçan, Vatan Budak, Mert Cömert. Bombalı saldırıyı gerçekleştiren kişinin, Abdurrahman Alagöz olduğu belirlendi. Saldırıyla ilgili soruşturmaya 23 Temmuz 2015’te “dosya içerisinde bulunulan belgelerin incelenmesinin soruşturmanın amacını tehlikeye düşüreceği” gerekçesiyle gizlilik kararı getirildi. Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın katliamın üzerinden 18 ay geçtikten sonra hazırladığı iddianamede, biri tutuklu üç sanık hakkında 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Sanıklardan Yakup Şahin, Ankara Tren Garı patlaması şüphelisi olarak tutukluydu. Diğer sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Ballı ise iddianameye göre, Suriye’de. Suruç Katliamı’yla ilgili dava, olaydan 21 ay sonra, 4 Mayıs Perşembe 2017’de Hilvan’daki Urfa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nün içerisindeki Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Firari olmayan tek sanık duruşmaya katılmadı. Davanın ikinci duruşması 14 Temmuz’da görüldü. Sanık Yakup Şahin’in bu kez tutuklanmasına ve bir sonraki duruşmaya getirilmesine karar verildi. Bir sonraki duruşma Hilvan'da, 13 Kasım’da. Katliama ilişkin, 9 Ocak 2017’de görülen kamu görevlilerinin yargılandığı davada, dönemin ilçe emniyet müdürü Mehmet Yapalıal’a “görevi ihmal ve kötüye kullanma” suçundan 7 bin 500 TL para cezası verildi, ceza 12 takside bölündü. |
(AS)