Haberin Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu, “KCK adan dava” adıyla bilinen davada açıklanan kararı değerlendirdi.
TIKLAYIN - KCK ANA DAVADA KARAR AÇIKLANDI
HDP Merkez Yürütme Kurulu, dün Diyarbakır’da görülen karar duruşmasında Kürt siyasetçilere yüzlerce yıl ceza verildiğini hatırlattı, cezaların hukukdışı olduğunu ve siyasi saikle verildiğini ifade etti.
“Balyoz, Ergenekon bozuldu, KCK’de ceza çıktı”
HDP’den bugün yapılan yazılı açıklama şöyle:
“14 Nisan 2009’da KCK adı altında Kürt demokratik siyasetine yönelik gerçekleştirilen siyasi kırım operasyonları sonucunda 10 binden fazla kişi tutuklanmış, birçok Kürt siyasetçi uzun yıllar hukuksuz şekilde cezaevlerinde tutulmuştu.
“Dün Diyarbakır’da görülen ‘KCK Ana Dava’da Kürt siyasetçilerine yüzlerce yıl ceza verildi. Tamamen siyasi nedenlerle, hukuk dışı ve bütün demokratik hukuk ilke ve teamüllerinin çiğnenmesiyle verilen bu cezalar çok açık bir şekilde demokratik siyasetin tasfiyesinin hedeflendiğini gösteriyor.
“15 Temmuz darbecilerine karşı mücadele ettiğini söyleyen iktidar, diğer taraftan o darbecilerin hazırladıkları tasfiye operasyonunun sahibi oldu.
“Davayı açan savcılar ve yürüten mahkeme heyetleri, yani hakimler Cemaat soruşturmasından görevden alındı. Ancak buna rağmen hukuksuz delillerle Kürt siyasetçileri cezalandırma hevesi sona ermedi. Buna karşın Balyoz ve Ergenekon davaları aynı gerekçeyle bozuldu, hatta itibarları iade edildi.”
HDP. Üst mahkeme kararı bozmalı
“Onlarca kişinin demokratik siyasetten tasfiye edilmesi, şimdiye kadar bu alana yönelik gerçekleşen en büyük darbedir.
“15 Temmuz darbe girişiminden demokrasiye dönülmedi, yeni bir darbe süreci başlatıldı. Son olarak bunun somut bir göstergesi daha, ‘KCK Ana Davası’ adlı operasyonda demokratik siyasetçilere verilen cezalarla karşımıza çıktı.
“Demokratik siyasete yönelik bu darbe ve Kürt sorununun siyasi çözüm talebini kriminal hale getirme adımı asla kabul edilemez. Bu kararlar hukuksuzdur.
“Demokratik siyasete alan açılması, başta Kürt sorununun çözümü olmak üzere Türkiye’nin demokratikleştirilmesi için bu hukuk garabeti yargılama üst mahkemede bozulmalıdır.
“Demokratik siyaseti tasfiye etme plan ve hedefini tüm demokrasi ve barış güçleriyle birlikte boşa çıkarma mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Ne olmuştu?
Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) adıyla 2009’da başlatılan operasyonlarda, Diyarbakır ve İstanbul başta olmak üzere onbinlerce kişi gözaltına alınmış, birçok kentte davalar açılmıştı.
“Ana dava” olarak adlandırılan Diyarbakır’daki dava, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 7 bin 578 sayfalık iddianamenin kabulüyle başlamıştı.
İddianamede, 175 sanık hakkında, "Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak", "Terör örgütü üyesi ve yöneticisi olmak" ve "Terör örgütüne yardım ve yataklık etmek" suçlarından, 15 yıldan ağırlaştırılmış müebbete kadar değişen hapis cezası istendi.
Dava sekiz yıl sürdü.
Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın dünkü son duruşmasında karar açıklandı, 111 sanığa hapis cezası verildi.
Mahkeme 16 kişiye 21’er yıl, 95 kişiye 1 yıl 2 aydan 18 yıla kadar hapis cezasına hükmetti. 43 sanık beraat etti.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek’in de aralarında olduğu 15 kişiye “örgüt yöneticisi olmak” suçlamasından 21’er yıl hapis cezası verildi.
Görevden uzaklaştırılan tutuklu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Anlı’ya 6 yıl 3 ay, eski milletvekili Demir Çelik’e 6 yıl 3 ay, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Hatip Dicle'ye 9 yıl, Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk'e de 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. (AS)