Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kadın gazeteciler toplantısında baş gündem maddesi, yasaklanan 8 Mart Kadınlar Günü eylemlerine getirilen ve tabii ki sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü yerlerdeki kadınların durumuydu.
Bu sabah Taksim’de Elite World Prestige Hotel’de HDP Eş Genel Başkanı Fiden Yüksekdağ, HDP Parti Meclisi’nden Müge Yamanyılmaz, HDP Siirt Milletvekili Besime Konca, HDP Kadın Koordinasyonu Üyesi Beycan Taşkıran ve HDP İstanbul il örgütünden kadın siyasetçiler ve biz gazeteciler, 8 Mart eylemi öncesinde bir araya geldik.
Toplantıda 14 kadın gazeteciydik: Dicle Haber Ajansı’ndan (DİHA) Burcu Özkaya, Elif Aydoğmuş, Zuhal Atlan, Özgür Gündem’den Günay Aksoy, Gülşen Koçuk, Jinha’dan Özlem Çiçek, Etkin Haber Ajansından (ETHA) Semiha Şahin, Agos’tan Nazan Özcan, BirGün’den Meryem Koray, Zeynep Yüncüler, Cumhuriyet’ten Ayşe Yıldırım, Özgür Gelecek’ten Rahime Karbar, Radikal’den Ayşe Hür.
Kahvaltımız bittiğinde, Kadıköy’deki 8 Mart eyleminde gözaltıların başladığı haberini aldık.
Ancak sonu gözaltı haberiyle bitse de, kahvaltıda umutlu bir hava vardı, gelecekten ve neler yapılacağından konuştuk. Toplantıda erkekler olmadığı için kimse kimsenin sözünü kesmedi, sesini yükseltmedi.
8 Mart “resmen” yasaklandı
Çaylar kahveler alındıktan sonra, Figen Yüksedağ “Hoşgeldiniz” dedi, bizi neden davet ettiklerini anlattı:
“Birbirimizle konuşmaya ihtiyacımız var, o yüzden gündem her ne kadar izin vermese de biz bu toplantıyı gerçekleştirdik, ertelemeyi düşünmedik.
Kadınların bir araya gelmesi, 8 Mart eylemleri de bu yıl öncekilere göre çok daha katı şekilde engellendi. Urfa, Batman, Ankara ve İstanbul’da eylemlere, belki de ilk kez resmi olarak yasak getirildi.
Meydanlar abluka altına alınmakla kalmadı, kadınların bindiği otobüslerin kente girmesine bile izin verilmedi.”
Yüksekdağ ile Besime Konca, bu yılın “olağanüstü” durumunun, kadın eylemlerindeki baskıyı da arttırdığı görüşünde.
“Sur, Cizre ve Silopi’de yaşananlar tüm kadınların hayatını etkiledi.”
Göçe zorlanan kadınlar
Toplantıda en çok merak edilen de, sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü ilçelerde, kadınların göçe zorlanma ve ölümlerden nasıl etkilendiği oldu.
HDP’li kadın siyasetçiler, orada neler yaşandığına dair bilgi verdi. Konuyla ilgili hazırladıkları bilgilendirme raporundan:
“Saldırılara rağmen yıkılan evlerinin bahçesindeki ekmek yapmaya çalışan, çocuklarını doktora götüren, hayvanlarını besleyen, yani hayatı sürdürme sorumluluğunu taşıyan ve taşımak zorunda bırakılan kadınlar, göç etmek zorunda kaldı.”
“Kadınlar, değişimin gücü”
Cizre ve Silopi’den gelen Konca da yemek ve barınma gibi temel ihtiyaçları karşılamaya çalışan kadınların, ailenin tüm yükünü omuzladığını anlattı.
Besime Konca, “Bu yıl çok arkadaşımızı kaybettik” dedi ve ekledi: “Kadınların değişimin gücü olacağına da inanıyoruz.”
Toplantıda yardım çalışmalarının da yavaş yavaş başladığı konuşuldu, bu arada en çok göç alan merkezin de Van olduğunu öğrendik.
“Bölgede uzun süredir komünal yaşam geleneği var. İnsanlar çok uzağa göç etmedi, çoğunlukla akrabalarının yanına gittiler. Ancak çok fazla yıkılan ev var, yiyecek ve giyecek yardımının yanı sıra inşaat malzemesi gerekiyor. Bunun gönderilmesine devlet izin verecek mi, bilmiyoruz. En son Silopi’ye yardım götürenler bile gözaltına alınmıştı.”
Konca, ölümlerin yarattığı yıkım duygusunun çok derin olduğunu, yine de insanların birlikte yaşam fikrinde olduğunu anlattı.
Konu tabii ki 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerine de geldi. Umudun yerini karamsarlığa bıraktığı o iki ayda HDP’nin ne yaptığı ve yapmadığı konuşuldu. Türkiye partisi olma çabasının, yasaklar, operasyonlar ve savaşla sekteye uğratıldığından bahsedildi.
Ama sadece kötü olaylardan konuşmadık, Yüksekdağ’dan alıntıyla: “8 Mart aynı zamanda umut, dayanışma, bir aradalık, iyi bir geleceğin habercisi…” (AS)