Hakların Demokratik Kongresi (HDK), Hakların Demokratik Partisi’nin (HDP) 1 Eylül Dünya Barış Günü öncesinde kamuoyuna açıkladığı “Barışa Çağrı Deklarasyonu” ile ilgili Beyoğlu’nda bulunan merkez binasında basın toplantısı düzenledi.
HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu’nun okuduğu basın açıklamasında, Türkiye’nin ekonomi, siyaset, sağlık, ekoloji, uluslararası ilişkiler ve akla gelebilecek her alanda tarihinin en ağır krizini yaşadığı ifade edildi.
“İktidar toplumu kaderine terk etti”
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, açıklamadan öne çıkanlar şöyle:
“Milyonlarca aile gelirini kaybetti ve kaybetmeye devam ediyor. Bunun arkasından, kış aylarında, işini ve gelirini kaybetmiş aileleri, kitlesel açlık tehlikesi bekliyor. Ekonominin bütün göstergelerinde aşırı bir bozulma söz konusu.
“Dolar ve Euro karşısında TL yerlerde sürünüyor. Merkez Bankası'nın (MB) döviz rezervleri 40 milyar dolar ekside. Bu yıl devletin ve özel sektörün yurtdışı borçlarının ödenmesi de çevrilmesi de imkansız. Bütçe büyük açık veriyor. Dış ticaret, uzun süredir ara mallar ithalatı yapılamadığı için imalat sanayi durma noktasına geldiği halde, hala büyük cari açık veriyor.
“Enerji, sağlık malzemesi ihtiyaçları, ilaç ve gıda gibi temel ithalat kalemlerini bile karşılayacak döviz mevcut değil. Salgın karşısında siyasi iktidar toplumu kaderine terk etti.”
“En temel demokratik haklar yok sayıldı”
“Muhalif sesler, yargının sopa gibi kullanılması yoluyla susturuluyor, operasyonlar, gözaltılar, keyfi tutuklamalar, yasaklamalar birbirini izliyor.
“İzlenen politikayla, en çok kayıp veren kesimler arasında yer alan sağlık emekçilerinin tükenmeye zorlandığını dile getiren TBB, pandemiyle mücadelenin herkesi kendi başının çaresine bakmaya çağırmakla verilemeyeceğini, yasak fırsatçılığı yerine gerçek bilgilere dayalı halk sağlığı tedbirleri uygulanması gerektiğini hatırlattığı için hedef gösteriliyor.
“Halkı kaderine terk etme ve baskı politikaları; halkın kendi yerel yönetimlerini seçme konusunda ortaya koyduğu açık irade kayyımlarla gasp edildi.
“Yaşama hakkı başta olmak üzere, en temel demokratik haklar, tamamen yok sayıldığı için, özellikle son ters Kürt şehirlerinde, halk pandeminin bütün etkilerine karşı kendi tedbirleri ve dayanışması dışında her türlü devlet korumasından yoksundur.”
“Savaşın yerine diyalog, müzakere ve barış”
“Ekonomik çöküş, dış askeri maceralar ve içeride kutuplaşma, gerilim, çözümsüzlük ve çatışma siyasetlerinin ağır maliyetleri, Türkiye'yi her bakımdan emperyalist merkezlere bağımlılığını arttırıyor.
“Kutuplaşma, çatışma, çözümsüzlük ve güvenlikçi politikalar ve savaşın yerine diyalog müzakere ve barışı koyabildiğimiz zaman, çözülmez sanılan sorunların ne kadar kısa sürede sorun olmaktan çıkacağını göreceğiz.
“Türkiye'ye barış şansı verebilmek için, Abdullah Öcalan'ın tecridi bir an önce sona erdirilmeli ve barışın önü açılmalıdır. Türkiye'nin barış ve çözüm şansı olursa; demokrasi için de şansı büyüyecektir.” (AS)