Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 19. Millî Eğitim Şurası’na dair yaptığı değerlendirmede, “çoğulcu, özgürlükçü, laik, eşitlikçi, demokratik bir hattın kurulmasına ihtiyaç duyulurken şura kararlarının bunun tam tersi bir hattı işaret ettiğini” belirtti.
“Amacı eğitimin niteliğini yükseltmek, akademik, pedagojik, entelektüel açıdan yeni, geliştirici önerilerde bulunmak olan şuraya kimlik, din, kültür, güvenlik, piyasa endeksli tartışma ve tavsiye kararları damgasını vurdu.
“Görüyoruz ki, bundan sonra ‘tek'leştirmenin, asimilasyonun, piyasa koşullarının şiddetli müdahalesini, harcı güçlendirilen Türk-İslam çatısı altında daha sert hissedecek ve yaşayacağız.
Milliyetçi muhafazakar hat
“Kendi kültürümüz’, ‘Türk müziği/musikisi’, ‘Türk Halk Müziği’, ‘Doğru Türkçe’, 1., 2., 3. sınıflarda da zorunlu ‘Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi’ dersi, İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi dersinin kaldırılması; ‘Değerler eğitimi’nde ‘etkin’ ve ‘sarmal’ bir planlama, ‘Osmanlı Türkçesi’ dersinin sosyal bilimler lisesinde olduğu gibi, Anadolu imam hatip lisesinde zorunlu, diğer orta öğretim kurumlarında ise seçmeli ders olarak okutulması, ‘bilim ve medeniyet tarihimiz’de öne çıkan düşünür ve bilim insanlarına yer verilmesi; ‘geleneksel sanatlardan ‘hat, ebru, tezhip ve minyatürün programa dahil edilmesi; Alkollü İçki ve Kokteyl Hazırlama dersinin ve bu alandaki stajın kaldırılması; liselerde zorunlu din derslerinin iki saate çıkarılması; ‘Kutlu Doğum Haftası’, ‘Muharrem Ayı’ ve ‘Aşure Günü’nün Belirli Gün ve Haftalar kapsamına alınması...”
HDK şuraya ve alınan kararlara bakıldığında Türklük ve İslamiyet vurgusunun görüldüğüne ve bu anlayışın toplumun birçok kesimini yok saydığına dikkat çekti.
“Toplumun devlet eliyle inşasında çıtanın Türklük ve İslamiyet, ahlâk, gelenek ve muhafazakârlık açısından yükseltildiği, 90 yıldır süren milliyetçi muhafazakar hattın ezelden ebede taşınmasına kararlı olunduğu görülmektedir.
“Oysa iyi biliyoruz ki, bu anlayışta, coğrafyanın tüm halkları yer almaz. Bu kararlar gösteriyor ki, asimilasyon ve inkâr politikaları devletçe sürdürülecek; Aleviler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Çerkezler, Süryaniler... yok sayılmaya devam edilecektir.”
Tekçi zihniyet
HDK’nın tekçi anlayışın karşısında olduğunun belirtildiği açıklamada, herkesi kucaklayacak bir sistemi varlığının önemine dikkat çekildi.
“Birinin, öbürünü dışarıda bırakmadığı; kamusal alanların, bedenin, ihtiyaçların, yaşam biçimlerinin devlet eliyle tekçi bir şekilde dizayn edilmediği, özgürlükçü, laik, demokratik ve eşitlikçi bir sistem, biliyoruz ki hayal değildir.”
Güvenlik yasası ve okul güvenliği
Şuranın okul güvenliğiyle ilgili kararlarının hazırlanan güvenlik yasasının tamamlayıcısı niteliğinde olduğu vurgulandı.
“Devlet, kendi dar, ahlâkçı ve muhafazakâr bakışıyla onaylamadığı her davranışı suç kapsamına almakta, sınırları ve tanımı belirsiz ifadelerle okulları disiplinhanelere; ‘verimli’, ‘etkili’, ‘başarılı’ gibi ifadelerle neoliberal piyasa koşullarını dayatarak ticarethaneye dönüştürmektedir. ‘Güvenlik’ ve ‘huzur’ diyerek okulları ‘suç merkezi’, öğrencileri ‘makul şüpheli’, ehlileştirilmesi ve evcilleştirilmesi gereken ‘şeyler’ olarak gördüğünü ifşa etmektedir.”
Öğretmenler
HDK öğretmen ve yöneticilerin örtük olarak okullarda ‘asker/polis’ olmaya zorlandığına işaret ettiği açıklamada öğretmenlere piyasa koşullarının dayatıldığını belirtti.
Eğitim anlayışı
HDK’nın “90 yıldır süregelen otoriter, ‘tek'çi, asimilasyoncu, muhafazakâr bu eğitim sistemini reddettiğinin” dile getirildiği açıklamada dinlerin, dillerin, cinsiyet kimliklerinin okullarda dayatılması eleştirildi.
“Herkesin anadilinde eğitim aldığı çok dilli, çok kimlikli, çok kültürlü okullardan yanayız.” (YY)
Açıklamanın tamamına buradan ulaşabilirsinz.