* Görsel: Marksizm ve Hayvan Sorunu kolaj, Kaynak: birartibir.org.
** Foti Benlisoy imzalı bu yazı ilk olarak 10 Aralık 2022'de birartibir.org'da yayımlanmıştır.
"Karl Marx köpeklere düşkündü ve belirli bir cinsten olmayan -aslında pek çok türün bir kırması olan- üç küçük hayvan, Marx'ların evinin vazgeçilmez üyelerini oluşturuyordu. Birinin adı Toddy, diğerinin adı Whisky'ydi –üçüncüsünün adını unuttum, ama sanırım o da alkolikti. Üçü de her zaman hoplayıp zıplamaya hazır ve çok sevecen, girişken küçük yaratıklardı."
Eleanor Marx'ın yakın arkadaşı, Marx ailesinin evini sıklıkla ziyaret eden Marian Comyn, Karl Marx'ın vefatından yıllar sonra bunları hatırlıyor.
"Bir gün, altı haftalık bir aradan sonra Eleanor'u görmeye gittim ve onu babasıyla oturma odasında Whisky ile oynarken buldum. Whisky hemen dikkatini bana yöneltti, beni coşkulu bir samimiyetle selamladı, ama neredeyse hemen sonra kapıya koştu ve kapının onun için açılması için sızlandı. Eleanor, 'ona kısa bir süre önce yavrular veren Toddy'nin yanına gitti' dedi.
Marx ve köpekler
Sözlerini daha yeni bitirmişti ki holdeki fayansın üzerinde tırmalama ve itişip kakışma sesleri duyuldu. Whisky sıçrayıp Toddy'yle, ona adeta çobanlık ederek içeri geldi. Küçük anne doğruca bana yöneldi, dostça bir tavırla yakınlık gösterdi ve sonra aceleyle ailesinin yanına döndü. Bu arada Whisky halının üzerinde durmuş, gururla halinden memnun kuyruğunu sallıyor ve 'doğru şeyi nasıl yapacağımı ne kadar iyi bildiğimi görün' dercesine odadakilere bakıyordu."
Comyn, Karl Marx'ın Whisky'nin bu gösterisini nasıl yorumladığını yıllar sonra dahi şöyle anımsar: "Dr. Marx köpek zekâsının bu sergilenme şeklinden çok etkilenmişti. Köpeğin küçük dostuna eski bir arkadaşının geldiğini ve gecikmeden gelip saygılarını sunmasının onun zorunlu görevi olduğunu söylemek için aşağı indiği yorumunda bulundu."
Doğanın Diyalektiği ve Türlerin Kökeni
Friedrich Engels Marx'la başka birçok şey yanında köpeklerin zihinsel yeteneklerine olan hayranlığını da paylaşıyordu. Marx'la olan yazışmalarında, siyah beyaz renkli olduğu anlaşılan Dido adlı köpeğine zaman zaman atıfta bulunur. Dahası Doğanın Diyalektiği adlı eserinde insan dışı hayvanların zihinsel kapasitelerini tartışırken Dido'ya beklenmedik bir atıfta bulunur:
"Bütün zihinsel etkinliğimiz hayvanlarla ortaktır: tümevarım, tümdengelim ve dolayısıyla soyutlama (Dido'nun türsel kavramları: dörtayaklılar ve ikiayaklılar), bilinmeyen nesnelerin tahlili (bir fındığın kırılması bir tahlilin başlangıcıdır), sentez (hayvan kurnazlıklarında) ve her ikisinin birleştirilmesi olan deney (yani engeller karşısında ve yabancı durumlarda).
"Bütün bu işlem biçimleri –dolayısıyla sıradan mantığın kabul ettiği bütün bilimsel inceleme araçları– özlerinde, insanlarda ve gelişmiş hayvanlarda tamamen aynıdır. Ancak derece (her olaydaki yöntemin gelişme derecesi) bakımından farklıdır. Yöntemin temel özellikleri aynıdır, insanda ve hayvanda, her ikisi de yalnızca bu ilkel yöntemlerle çalıştıkları ve yetindikleri sürece, aynı sonuca götürürler."
İnsan dışı hayvanlar
İnsan dışı hayvanlarla bir vesileyle gündelik ilişki içinde bulunan hemen her insan hayvanların duygusal ve zihinsel yeteneklerine dair Marx ve Engels'inkine benzer gözlemlerde bulunabilir elbette. Ancak, aynı zamanda birer Darwin tilmizi de olan tarihsel materyalizmin banilerinin yukarıda aktarılan yorumları hiç de genelgeçer gözlemler sayılamaz.
Malûm, Marx da Engels de Darwin'in çalışmasının hayranıydı. Marx ailesinin Londra'daki evinin mutat ziyaretçilerinden Wilhelm Liebknecht, Darwin'in çalışmasını yayımlamasının ardından, aylar boyunca Marx'la Darwin'in eseri ve onun bilimsel önemi üzerine konuştuklarını aktarır. Marx Türlerin Kökeni'ni "görüşlerimizin doğa tarihindeki temellerini içeren kitap" olarak nitelemişti.
Darwin'in kuramı
Freud'a göre, Darwin'in kuramı insanı varoluşun sebebi, merkezi ve zirvesi addeden insan kibrini alaşağı eden üç bilimsel devrimden biriydi (diğer ikisi ise Kopernik'e ve hiç de mütevazı olmayan bir biçimde Freud'un bizzat kendisine aitti). İnsanı canlı yaşamın zirvesine yerleştiren yaklaşımın aksine, Darwin'e göre, insan dışı hayvanlarla insan denen hayvan arasında bir kopuş değil, bir süreklilik söz konusuydu. Darwin İnsanın Türeyişi adlı çalışmasında şu saptamayı yapar:
"İnsanın ve yukarı hayvanların zihinleri arasındaki fark ne kadar büyük olursa olsun, nitel değil, kesinlikle nicel bir farktır. Sevgi, bellek, dikkat, merak, benzeme, zekâ, vb. gibi insanın övündüğü çeşitli heyecanların ve yetilerin, duygu ve sezgilerin, daha aşağı hayvanlarda, başlangıç halinde ve bazen iyi gelişmiş olarak bile bulunabildiğini gördük."