“Faiz artışının yavaşlatılması enflasyonun hızlı düşmeyeceğinin bir itirafı. Politikaları, enflasyonu düşünmek konusunda en azından bu aşamada etkili olmaz. Enflasyon yılın sonunda yine yüzde 40 ve üzerinde bir nokta da gerçekleşmesi kaçınılmaz görülüyor.”
Bu ifadeler iktisatçı Hayri Kozanoğlu’nun. bianet’in Merkez Bankası’nın bir politika değişikliğiyle faizi yüzde 8,50’den yüzde 15’e taşımasını sorduğu Kozanoğlu, kararı reel ekonomi politikalarına dönüşün başlangıcı olarak yorumlasa da “Güven vermiyor” diye eleştiriyor.
Kozanoğlu’na göre Merkez Bankası’nın faiz kararına ilişkin yayımladığı metin sıkılaştırma politikası ve enflasyonla mücadele konusunda adımlar atılacağının göstergesi. Ancak yüksek enflasyon seyri devam edecek.
Süreçten ‘geçiş dönemi’ diye bahseden Kozanoğlu, bugünkü karardan faizin yavaş yavaş arttırılacağının anlaşıldığını söylüyor:
PPK kararının metni, net bir politika değişikliğine işaret. Ama Türkiye'de bütün kurumların karar süreçlerini nihai olarak saray rejimi belirler.
Herhangi bir anda, metninde belirttikleri adımları atmayabilirler, vazgeçebilirler, sürece müdahale edebilirler.
O nedenle bir ABD Merkez Bankası veya Avrupa Merkez Bankası metninden önümüzdeki döneme ilişkin çıkartabileceğimiz net sonuçları Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın metninden çıkartamayabiliriz.
"Yurttaşları çok parlak günler beklemiyor"
Yüzde 15’lik faiz oranının beklentinin altında kaldığını söyleyen Kozanoğlu bunun nedenini de “Faizin hızlı bir şekilde arttırılması talebin bir anda durabileceği gerçekliğini beraberinde getiriyor. Faiz hızlı arttırılırsa ekonominin çarkları aynı hızla yavaşlayabilir ve bir anda ekonomik durgunluk olabilir. Bundan korkulduğu için belirgin bir faiz artışı yapılmadığı görülüyor” diye açıklıyor.
Faiz politikasının, döviz kuru arttığı için enflasyonu düşünmek konusunda en azından şu aşamada etkili olmayacağından bahseden Kozanoğlu şöyle devam ediyor:
Faiz artışlarının yavaş seyretmesi enflasyonun hızlı düşmeyeceğinin bir itirafı. Enflasyonun yılın sonunda yine yüzde 40 ve üzerinde bir nokta da gerçekleşmesi kaçınılmaz görülüyor.
Bu sürecin devam etmesi ücretliler, emekçiler açısından iyiye işaret değil. Bunun üç nedeni var. Er veya geç talebi düşürecek, ekonomiyi yavaşlatacak bir çizgi izleneceği anlaşılıyor.
Bu da ilk olarak işsizliğin artması demek. İkincisi, döviz kuruna müdahalelerin sona ermesi veya azaltılması sonucunda enflasyon geçişkenlik etkisine devam edecektir. İnsanların satın alma gücü erozyona uğramayı sürdürecektir.
Üçüncüsü de seçimlere kadar faizleri suni bir şekilde düşük tutarak borçlanmayı teşvik eden bir anlayış söz konusuydu. Yani insanlar kredi kartlarıyla, ihtiyaç kredileriyle çok düşük maliyetlerle borçlanıp mal ve hizmet alımlarını gerçekleştirebiliyorlardı.
Şimdi faizlerin yükselmesi demek, bu olanağın da ortadan kalkması, insanların borçlarını ödemekte ciddi sıkıntılarla karşılaşması anlamına gelecek. O bakımdan Merkez Bankası'nın bugün aldığı ve önümüzdeki dönem alması beklenen kararların yanlışlığından öte ekonominin bu duruma getirilmesi, her şeyin seçimlerden başarıyla çıkmaya endekslenmesi, sonra peyderpey faturaların ödenmesi sonucu önümüzdeki aylarda sade yurttaşlarımızı çok parlak günler beklemiyor.”
"Yabancı beklemeyi tercih edecek"
Kozanoğlu, faiz kararı sonrası döviz kurlarındaki artışa dikkat çekiyor. “Faiz kararı beklentilerin altında kalınca döviz kurunu sıçratması çok beklenir bir durum” diyor. Bunun nedeni olarak “yabancıların beklemeyi terci etmesini” olarak gösteriyor.
“Bu faiz oranıyla yabancılar TL’ye rağbet etmezler” diyen Kozanoğlu, “Yabancı yatırımcı parasıyla daha fazla TL alabilmeyi, TL açısından daha fazla getiri sağlamayı düşünür. Onun için kısa sürede beklenen, umut edilen nakit girişini sağlamaz” diye konuşuyor.
Ayrıca Kozanoğlu dolar kurunun kısa sürede 25’e doğru seyredeceğini düşünüyor.
TIKLAYIN - Merkez Bankası 27 ay sonra faiz arttırdı
(HA)