Hayrettin Eren, gözaltında kaybedilişinin 33. yılında kaçırıldığı yer olan Haşim İşcan Geçidi’nde anıldı.
Eren ailesi, Cumartesi Anneleri/İnsanları, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Kayıplara Karşı Komisyon, insan hakları savunucuları ve Hayrettin Eren’in dostlarının katıldığı anmada Eren’in ve tüm kayıpların akıbetinin öğrenilip, sorumluların yargılanması talepleri yinelendi.
Geçidin üstünde yapılan basın açıklaması ve konuşmaların ardından Hayrettin Eren’in kaçırıldığı yer olan geçite kırmızı karanfiller bırakıldı.
Devlet 33 yıl sonra "Hayrettin Eren kayıp" dedi
Ailesinin “Hayri” dediği Hayrettin Eren’in kaybediliş hikayesini kardeşi İkbal Eren anlattı.
1954 doğumlu Hayrettin Eren, 1970’li yıllar boyunca sosyalist hareket içinde yer aldı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 21 Kasım 1980’de babasına ait otomobille Haşim İşcan geçidine geldi. Burada gözaltına alınarak Karagümrük Karakolu’na götürüldü.
Ailesi, gözaltı olayını öğrenince gittiği Karagümrük Karakolu’ndaki gözaltı defterinde Hayrettin Eren’in adını gördü. Karakol yetkilileri Hayri ve aynı operasyonda yakalanan 8 kişinin Gayrettepe'deki Siyasi Şube'ye götürüldüğünü söyledi.
Hayrettin Eren’in annesi Elmas Eren, Gayrettepe'deki polis binasına gittiğinde kapıdaki polisler ona “Burada Hayrettin Eren diye biri yok, gözaltına alınmadı" dedi. Ancak Elmas Eren siyasi polis karargahının bahçesinde otomobillerini gördü. "İşte arabamız burada, oğlum da burada olmalı" diye ısrar edince oradan tartaklanarak uzaklaştırıldı.
Elmas Eren, Karagümrük Karakolu'na döndüğünde gözaltı defterinde Hayrettin Eren'in adının yazılı olduğu sayfanın yırtılıp yok edildiğini gördü. Tekrar Gayrettepe'ye gittiğinde artık otomobilleri de orada değildi.
Hayrettin Eren ile birlikte gözaltına alınan 8 kişi çıkarıldıkları askeri mahkemelerde Hayri'nin de kendileriyle birlikte olduğunu, onun da kendileriyle birlikte yargılanması gerektiğini söylediler, ancak hiçbir yanıt alamadılar.
Ailesinin başvurduğu tüm makamlardan “Hayrettin Eren gözaltına alınmadı” cevabı aldı. Oysa onu günlerce Gayrettepe'deki siyasi şubede görenler var. Tanıklar Hayri'nin günlerce ağır işkencelerden geçirildiğini anlattı. Mahkemeler tanıkların ifadelerini bile almadı.
33 yıl boyunca Eren ailesine Hayrettin Eren adına seçmen kağıtları ve askerlik celbi gönderildi. Eren’in babası geçen yıl hayatını kaybettiğinde veraset ilanı çıkarmak isteyen aileye “Hayrettin nerede?” diye soruldu. Açılan dava sonucu mahkeme bu yıl gaiplik kararı verdi.
"Yaşasaydı da Gezi'yi görseydi"
İkbal Eren, her cumartesi Galatasaray’da sordukları soruyu yineledi; “Kayıplarımız belli, failler nerede?”
“Hayri'nin akıbetinin açıklanmasını istiyoruz. Devletten İşkencede öldürüldüyse gömüldüğü yerin bize bildirilmesini istiyoruz. 12 Eylül cuntasının en tepedeki generalinden karakoldaki polislerine kadar bütün görevlilerini bu cinayetten ve cinayetlerden sorumlu tutuyoruz.
“O dönem Siyasi Şube'de görevli isimlerden biri de Mehmet Ağar'dı. Onu, Hayri'yi sorgulayan Dev-Sol timinin ve siyasi şubede insanlara işkence eden tüm görevlilerin insanlık suçu işlemekten yargılanmasını istiyoruz.”
Hayrettin Eren’in diğer kardeşi Faruk Eren de “Yaşasaydı da Rojova Devrimini, Gezi İsyanını görseydi” dedi.
"Gözaltında kayıp bir devlet politikası"
Eren ailesinin ardından 1980 kayıplarından Nurettin Yedigöl’ün ağabeyi Muzaffer Yedigöl, Avukat Eren Keskin, İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe söz aldı.
Yedigöl, kayıpların akıbetinin belirlenip, sorumluların yargılanmasını istedi.
“12 Eylül’de mağdur olduk, yakınlarımız kaybedildi, bunun acısına dayanamayan babalarımızı kaybettik, kardeşlerimiz hala acıyla kıvranıyor, annelerimiz kemikleri bulmak için ölüme direniyor. Artık yeter.”
Avukat Keskin, “gözaltında kayıpların bir devlet politikası olduğunu, hükümetin 'faili meçhul cinayetler bitti' demesine rağmen, failler bulunup yargılamadığı için bu politikanın sürdüğünü” söyledi.
Keskin, Hayrettin Eren dosyasında da diğer gözaltındaki kayıp dosyalarındaki gibi somut delillere rağmen bir sonuç elde edilemediğini vurguladı, yeni bir başvuru hazırlığında olduklarını açıkladı.
“Türkiye’de gözaltında kayıp ile ilgili suç duyuruları ya takipsizliğe uğruyor ya da zaman aşımı nedeniyle düşüyor. Kayıp suçu devam eden bir suçtur, zaman aşımı işlemez.”
İHD Başkanı Efe “İnsan hakları mücadelesi bu ülkede cezaevi kapılarında doğdu, gözaltı birimleri önünde büyüdü” diye başladığı konuşmasında kayıpların akıbeti belirlenip failler bulunana dek mücadeleye devam edeceklerini söyledi. (BK)