Ali Fethi Okyar, Osmanlı’nın son yılları ile cumhuriyetin ilk dönemi arasındaki dönemde Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir isim. Okyar, Mustafa Kemal ile 1890 yıllarında Manastır Askeri İdadisi’nde tanışmasından başlayarak en yakınındaki isimlerden biriydi. Atatürk’ün ölümüne kadar yakın bir arkadaşı olarak kaldı.
Okyar'ın hayatını anlatan fotoğraflardan oluşan Tan Evi’nde 16 Aralık günü açılan Büyük Günlerin Adamı: “Fethi Okyar'ın Hayatından Kareler” sergisi 10 Ocak tarihine kadar izlenebilir.
Sergi İş Bankası Yayınları'ndan 1 Ocak 2017 günü yayınlanacak “Büyük Günlerin Adamı” adlı fotobiyografinin de tanıtımı olarak düzenlendi.
Ali Fethi Okyar’ın hatıraları yaklaşık 35 yıl önce Cemal Kutay tarafından yayına hazırlanmıştı. Daha sonra oğlu Osman Okyar ve Mehmet Seyitdanlıoğlu imzasıyla 1997’de “Fethi Okyar'ın anıları: Atatürk-Okyar ve çok partili Türkiye” başlıklı bir biyografi kitabı İş Bankası Kültür Yayınları’ndan yayınlandı.
Büyükbabası ile aynı adı taşıyan torun Ali Fethi Okyar ise büyükbabasının arşivini yıllarca muhafaza etti, fotoğraf ve belge arşivi üzerinde çalışmalar yaptı. Sergi ve kitap bu arşivden yapılan bir çalışma.
Okyar, fotobiyografiyi hazırlarken Osman Okyar ve Nermin Kırdar’ın notlarından, akademisyen İhsan Sabri Balkaya’nın biyografi kitabından ve dönemin önde gelen askeri ve siyasi isimlerin hatıralardan yararlandı.
Fethi Okyar hakkında
Ali Fethi Okyar 29 Nisan 1880’de bugün Makedonya’da bulunan Pirlepe’de doğdu. 7 Mayıs 1943’te İstanbul hayatını kaybetti. Cumhuriyeti kuran öncü kadro içinde yer aldı. Başbakanlık ve TBMM Başkanlığı yaptı. Atatürk'ün talimatıyla kurulan muhalefet partisi Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı yönetti.
1900'de Harbiye Mektebi'nden Piyade Teğmen rütbesiyle mezun oldu. 1904'te Kurmay Yüzbaşı olarak Selanik'te bulunan 3. Ordu emrine verildi. Burada İttihat ve Terakki Cemiyetine katıldı. 1908 Devrimi'ni hazırlayan kadro içinde yer aldı. 1908'de binbaşılığa yükseltilerek Selanik Jandarma Subay Okulu Komutanlığına getirildi.
12 Ocak 1909'da Paris Askeri Ataşesi oldu. 3 Temmuz 1911'de Arnavutluk Harekâtında İşkodra Müretteb Kuvvetler Kurmay heyetine atandı. 6 Ekim 1911'de Enver Bey ve Mustafa Kemal ile birlikte Trablusgarp'a gelerek savunma kuvvetlerinde görev aldı.
Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nın II. Dönemi için 13 Nisan 1912'de yapılan seçimde Manastır Milletvekili oldu. Meclisin kapatılmasından sonra orduya dönerek 17 Kasım 1912'de Çanakkale Boğazı Müretteb Kuvvetler Kurmay Başkanlığına atandı. 13 Ekim 1913'te Sofya Elçisi oldu. Aynı dönemde askeri ataşe olarak Sofya'da bulunan Mustafa Kemal'le dostluğu burada pekişti. Meclis-i Mebusan'ın III. Döneminin son yılında 8 Aralık 1917'de İstanbul Milletvekili seçilerek elçilik görevinden ayrıldı.
İttahat ve Terakki'nin düşmesinden sonra 14 Ekim 1918'de kurulan Ahmet İzzet Paşa hükümetinde Dahiliye Nazırı oldu. 8 Kasım'da eski rejim ileri gelenlerinden Talat, Enver, Cemal ve Sait Halim Paşaların yurt dışına kaçışına İçişleri Bakanı olarak engel olamamakla suçlanması, Ahmet İzzet Paşa kabinesinin istifasına neden oldu.
1 Kasım - 21 Aralık 1918 tarihleri arasında Mustafa Kemal ile birlikte Minber gazetesini çıkardı. İttihatçı gizli örgüte mensup olduğu iddiasıyla 10 Mart 1919'da tutuklandı, 2 Haziran 1919'da Malta'ya sürgüne gönderildi. Malta sürgünlüğü 30 Mayıs 1921'de serbest bırakılmasıyla sona erdi.
15 Ağustos 1921'de İstanbul Milletvekil olarak TBMM 1. Dönem'e katıldı. 10 Ekim 1921-4 Ekim 1922 arasında Dahiliye Vekilliği yaptı. TBMM 2. Dönem'de yeniden İstanbul Milletvekili seçildi. 14 Ağustos 1923'ten cumhuriyetin ilanına kadar İcra Vekilleri Heyeti Reisliği ve Dahiliye Vekilliği yaptı. Fethi Bey kabinesinin istifasına yol açan siyasi olaylar, 29 Ekim 1923'te bir anayasa değişikliği ile Cumhuriyet'in ilanına neden oldu.
Cumhuriyetin ilanından hemen sonra, 1 Kasım 1923'te TBMM Başkanı seçildi. 1 Kasım 1924'te yine Başkan seçildi. Ancak aynı ay içinde Kâzım Karabekir ve Ali Fuat Paşaların liderliğinde bir grup milletvekilinin Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adıyla muhalif bir parti kurmaları üzerine 22 Kasım 1924'te İsmet Paşa yerine Başbakanlığa getirildi. Ancak üç ay sonra Doğu'da Şeyh Said İsyanı'nın patlak vermesi üzerine 2 Mart 1925'te hükümet istifa etti.
Oral Çalışlar, Radikal gazetesindeki köşesinde (17 Haziran 2008) bu dönemi şöyle aktarıyor:
“Ali Fethi Okyar, Mustafa Kemal’in en eski arkadaşlarındandı. Cumhuriyet’in ilanı sırasında Atatürk’ün birlikte hareket ettiği isimlerden, Cumhuriyet’in ilk başbakanlarındandı.
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki inişli çıkışlı olayların en önemli isimlerinden olan Fethi beyin siyasi yaşamı Şeyh Sait isyanıyla neredeyse sona erdi. Çünkü Şeyh Sait isyanına karşı alınacak önlemler konusunda Atatürk’le arasında görüş ayrılığı çıkmıştı. İsyanın sert önlemlerle bastırılması yerine daha ılımlı davranılmasından yanaydı.
Atatürk tercihini yaptı, İsmet İnönü’yü başbakanlığa getirdi. Takriri Sükûn Kanunu çıkarıldı. İstiklâl Mahkemeleri kuruldu ve Türkiye yeni bir döneme adım attı. Fethi Okyar da, Paris Büyükelçisi sıfatıyla Türkiye’den ayrıldı.”
9 Ağustos 1930'da Atatürk'ün talimatıyla büyükelçilikten istifa ederek Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu ve partinin genel başkanı oldu. Gümüşhane Milletvekili olarak tekrar Meclise girmesi sağlandı.
Muvazaa amacıyla kurulan partinin, İzmir Mitingi'nden sonra irtica yanlısı bir harekete dönüşmeye başladığı suçlaması üzerine, kendi isteği ve Atatürk'ün talimatıyla 17 Kasım 1930'da partisini feshetti. Tekrar yurt dışına gitti.
31 Mart 1934'te Londra Büyükelçiliğine atandı. İkinci Dünya Savaşı öncesinde Türkiye ile Birleşik Krallık arasında gerçekleşen diplomatik ve askeri yakınlaşmada önemli bir rol oynadı; Montreux Antlaşması'nın mimarları arasında bulundu. 1937 yılında Trakya Manevraları'na katılarak yabancı heyetlere eşlik etti. Atatürk'ün ölümünden kısa bir süre sonra, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün eski hasımlarıyla barışma politikası uyarınca 4 Ocak 1939'da Bolu Milletvekilliğine atandı; büyükelçilik görevinden ayrılarak yurda döndü. Aynı yıl seçilen 8. Meclis'e de Bolu Milletvekili olarak girdi.
2. Refik Saydam Kabinesinde Adalet Bakanı oldu ve bu görevini 12 Mart 1941'e kadar sürdürdü. Galibe Okyar'ın eşi, Nermin Kırdar ve Osman Okyar'ın babasıydı. Malta'da eşine yazdığı mektuplar "İki Gözüm Galibem/ Malta Sürgününden Mektuplar" adıyla İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıktı.
7 Mayıs 1943'te İstanbul'da vefat etti. Mezarı Zincirlikuyu Mezarlığı'ndadır. (HK)
Kaynak: İttihat ve Terakki'den Serbest Fırka'ya (Röportaj: Ayşegül Parlayan – Atlas Tarih), Wikipedia,
Adres: Tan Evi Ankara Caddesi, Halil Lütfü Dördüncü İş Merkezi, No: 32 Cağaloğlu