19 Aralık 2000'de Bayrampaşa Cezaevi'ndeki Hayata Dönüş Operasyonu'nun "Tufan" adı verilen planının aslının kayıp olduğu ortaya çıktı.
bianet'e konuşan Avukat Oya Aslan, savcının planı istediğini, jandarmanın da "planın aslının ellerinde olmadığını" söylediğini, ayrıca planın kopyasını bile yollamadıklarını ifade etti.
Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı (JKÖAK), buna sebep olarak, "planın Ankara'da değil İstanbul'da icra edilmesini" gösterdi. Ayrıca, ölüm ve yaralama olaylarının olduğu bölümde görev alan personelin isim listesi de açıklanmadı.
Komutanlara gelince "belge yok"
19-22 Aralık 2000'de 20 cezaevinde yapılan Hayata Dönüş Operasyonu'nda ikisi asker 32 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce tutuklu ve hükümlü yaralandı. Bayrampaşa Cezaevi'ndeki operasyonda da 12 tutuklu ve hükümlü öldü, 55 kişi yaralandı.
Bayrampaşa Cezaevi'yle ilgili 39 erin yargılandığı dava, olaydan 10 yıl sonra açıldı. Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan erler, ifadelerinde, Bayrampaşa'da bulunmadıklarını ya da cezaevi dışında görev aldıklarını söyledi.
Cezaevindeki saldırının dayandırıldığı "Bayrampaşa Cezaevi Özel Müdahale Planı EH-3" başlıklı 15 Aralık 2000 tarihli belge de 11 yıl sonra ortaya çıktı. Jandarma Genel Komutanlığı'nın açıklamasına göre "kayıp" olan belgeyi, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı mahkemeye sundu. Oysa operasyonun yöneticilerinden Albay Burhan Ergin, 17 Mart 2006 tarihli belgede olayların "spontane olarak, hazırlıksız ve plansız halde gerçekleştiğini" ifade etmişti.
"Tufan" adı verilen belgeyle, operasyonda sorumluluğu bulunan üst düzey askerlerin de adı ilk kez açıklanmış oldu. Planda adı geçen ordu mensupları ve askerler hakkında 12 Mayıs'ta suç duyurusunda bulunuldu. Bu askerlerle ilgili ek soruşturmayı da yürüten Eyüp Cumhuriyet Savcısı Ali İhsan Demirel operasyon planını istediğinde ise jandarma belgenin ne aslını ne fotokopisini yolladı.
Fotokopisini de yollamadılar
Avukat Aslan, İl Jandarma ile JKÖAK'ın ayrıca, operasyonda görev alan askerlere ait listenin de ellerinde olmadığını açıkladığı söyledi.
Demirel, 5 Nisan'da ortaya çıkan Tufan planını ve operasyonda görev alanların listesini 6 Nisan'da hem İstanbul İl Jandarma Komutanlığı'ndan hem de JKÖAK'tan istemişti. İl Jandarma Komutan Yardımcısı Yarbay Selahattin Acara, 13 Mayıs 2011'de verdiği yanıtta, "arşivlerinde yalnızca planın bir fotokopisinin olduğunu, personelin isimlerinin de belirlenemediğini" belirtti.
JÖAK'tan Albay Veli Tire de 18 Mayıs 2011'de verdiği yanıtta, "Plan komutanlığımızca hazırlanmadı ve Ankara'da değil İstanbul'da icra edildi" diyerek hem planı hem de personel isimlerini savcılığa vermedi.
Ölen askerlerin tayin yerini bildirdi
Soruşturmada ayrıca, hayatını kaybeden ve orduyla ilişiği kesilen askerlerin durumları belirtilmeden, kimlik bilgileri savcıya yollandı. Savcı Demirel, 26 Nisan 2010'da JKÖAK'a yazdığı yazıyla, cezaevine girdiği söylenen jandarma görevlileri Süreyya Yalçınkaya, Zafer Sabancı ve Murat Çobanoğlu'nun açık kimlik bilgilerini tekrar istedi.
JKÖAK, savcıya, 8 Nisan 2006'da, Sabancı'nın 1 Ağustos 2005'te Tunceli'de öldüğünü, Yalçınkaya'nın 2002'de TSK ile ilişiğinin kesildiğini, Çobanoğlu'nun ise Hakkâri Dağ Komando Tugayı'nda görevli olduğunu belirtti. Oysa Çobanoğlu 22 Temmuz 2004'te Şırnak'ta ölmüştü.
JKÖAK, savcıya yolladığı 3 Haziran 2010 tarihli yazıda ise Sabancı'nın 2005'te Tunceli'ye atandığını bildirdi. Çobanoğlu'nun da 2001'de terhis olduğu yazıldı. Eyüp Savcılığı'na üç askerin de kimlik belgelerini gönderen JKÖAK askerlerin öldüğünü belirtmedi. (AS)