Cinsiyetini bilmediğimiz bir çocuk Zikzak. Kütüphanesinde "Ken Parker" da var "Wonder Woman" da... Zikzak bir gece kendini rüyaların kucağına bırakacağı sırada bir ses duyuyor ve gözlerini açıyor. Kimseyi göremeyince aklına bir soru düşüyor, "Bu bir ses miydi, değil miydi?"
Fikirler, gölgeler, düşünceler ve ayrıntıların olduğu "Karanlıkta Zikzak"ı Yüce Yöney yazdı, Turgut Yüksel resimledi.
İllüstrasyon ve metnin iç içe geçtiği kitabın bir yerinde bir duvar yazısı yakalıyor okuru: "Dünya yerinden oynar, çocuklar özgür olsa."
Yazar Yöney, çocukların özgür kaldığında unuttuğumuz birçok şeyi bize hatırlatabildiklerini söylüyor:
"Hayatın aslında iteklenen değil, deneyimlenen bir şey olduğunu mesela... Düz bir çizgiye sığmadığını, zikzakları da barındırdığını... Dümdüz gitmenin sıkıcılığını, zikzak çizebilmenin keyfini..."
Yöney ve Yüksel, Çınar Yayınları'ndan okurla buluşan "Karanlıkta Zikzak"ı anlattı.
"Yetişkin iktidarından vazgeçmek gerekiyor"
Gece karanlığında, "sessizliğin sesi" Zikzak'ı kavrıyor ve düşüncelere dalıyor. Zihnimize üşüşen, gidip gelen fikirler, ayrıntılarla ilgili bir öykü okuyoruz. "Karanlıkta Zikzak" için "Yetişkinlere çocukları duymayı, çocuklara yetişkinlerin karanlığından korkmamayı öneriyor" diyorsun. Senin zihnine öykünün fikri ilk ne zaman, nasıl düştü?
Yüce Yöney: Hayatımın büyük bölümünü çeşitli alanlarda, farklı formatlarda yazarak geçirdim ama bunların arasında çocuk edebiyatı yoktu. Çocuklar için yazmak fikri hep hoş geliyordu aslında, ancak buna hazır olmak kolay değil. Öncelikle yetişkinliğin iktidarından feragat etmeyi gerektiriyor. Belki iktidar biçimleriyle farklı zamanlarda, farklı alanlarda hesaplaşmanızı yapmışsınızdır, yine de çocukla yetişkin arasındaki ilişki söz konusu olduğunda bir kez daha iktidarı sorgulamanız gerekiyor. Ve yetişkin iktidarından vazgeçmeniz... Özel hayatınızda, kamusal alanda, dağda, bayırda, sağda, solda, edebiyatta...
Hatta, işin doğrusu, bunu her seferinde tekrar yapmalısınız. Çocuklarla her karşılaşmanızda ve çocuklara yönelik yazarken veya çocuklarla ilgili her alanda var olurken... Kısacası, "Karanlıkta Zikzak"ın benim yazı hayatımın "büyüme" değil, arınma dönemine denk gelmesi rastlantı değil.
Ancak daha kişisel bir cevap vermem gerekirse, fikir zihnime düştüğünde çıkardığı sesin yankısı acilen boşluğun doldurulması gerektiğini gösteriyordu. Ben de çaba sarf ettim, fikri besledim, gelişirken boşlukları kendi doldurdu. Bir metin haline gelirken huzursuz edici yetişkin baskılarından sıyrılmış mutlu çocuklar gibi gideceği yolu kendi seçti. O yolda karşılaştıklarını kendine mal ettiğinde de reddettiğinde de mücadele ettiğinde de yazarına çalım atmış, arkasında bırakmıştı. Metinle karakterler o sürecin neresinde buluştular, ne zamandan beri yazarın arkasından işaretleşiyorlardı, bilemem. Bildiğim, kitabı okuyan herkesin bildiğinden ibaret.
Her şey bir yana, yazıyla haşır neşir olduğum bunca yıldan sonra, beni bu kez çocuklara yönelik yazmaya teşvik eden Turgut'tu.
Sinematografik kamera hareketleri
Metnin ve illüstrasyonların iç içe geçtiği bir kitap "Karanlıkta Zikzak". Bir odanın içinde etrafınızda döner gibi izliyorsunuz her sayfadaki resmi. Kurmalı robottan masadaki anahtara, oradan perili ve dişli kalemlere, masa lambasına doğru kayıyor kamera... Yazar ve illüstratör nasıl bir çalışma şekli benimsediniz?
Turgut Yüksel: Yüce'den öykü geldiği zaman metni uygun yerlerinden her biri bir kitap sayfasına gelecek şekilde böldüm. Amacım metnin bazı bölümlerini canlandıran az sayıda çizim yapmak yerine metnin her yerine eşlik eden ve her sayfada bir illüstrasyon bulunan bir nevi grafik roman tarzında çalışma yapmaktı. Bu niyetle öyküyü sayfalara bölerken de görüntülü düşünerek bu işlemi yaptım ve hangi sayfada nasıl bir sahne olacağının notlarını aldım. Buluştuğumuz zaman planımı ve sahneleri Yüce'ye anlattım. Çok sevdi ve onay verince de çizmeye başladım.
Öyküde karakterin cinsiyeti söylenmediği için, karakteri ve onun eylemlerini çizmek olmazdı, bu yüzden onun bulunduğu mekânı ve nesneleri kullanarak, sinematografik kamera hareketlerini andıran ve her bölümde birbirini takip eden çizimlerle Zikzak'ın içinde bulunduğu atmosferi vermeye gayret ettim.
Simon&Garfunkel dinleyen bir çocuk
İsimleri direkt geçmese de resimlerde bazı objeler dikkat çekiyor: Corto Maltese çizgi romanı, Simon&Garfunkel posteri, mitoloji kitabı, Star Wars kaskı, kurmalı oyuncak robot, plaklar... Bu objeleri neye göre seçtiniz?
TY: Çizimde yer bulan objelerin çoğunluğu metnin pas attığı hallerden ortaya çıktı. Misal, Simon&Garfunkel posteri ve üzerinde yazan "Sounds of slience" yazısı çizimin bulunduğu sayfada geçen "Konuşmana rağmen seni duyamıyorum" cümlesinden referansla çizildi. Ve Zikzak da babasından esinle Simon&Garfunkel dinleyen ve seven bir çocuk bence. O yüzden dolabının kapağına o albümün afişini asmış olabilir diye düşündüm.
Bir başka sayfada, Zikzak gibi tek ayak üstünde kendi çevresinde dönmeye çalışan ama bunu başaramayan babasının halini anlatmak için bir pikap ve yanında plaklar çizdim, kendi çevresinde dönmeye referans veren şeyler olarak. En üstteki plak ise bir punk albümü ve üzerinde de "No U turn" yazıyor, babanın bu beceriksizliğine bir uyarı olarak.
Diğer nesneler de bunun gibi öyküdeki duygu durumuna ve sayfanın atmosferine eşlik eden ve muhtemelen Zikzak'ın odasında, yaşadığı evde bulunabilecek şeylerden oluştu.
Ana karakterin cinsiyetini kimse bilmiyor
YY: Ana karakterin cinsiyetini ben dahil kimse bilmiyor. Yazarken arkamda bir kız çocuğu ya da oğlan çocuğu olduğunu gösterecek somut delil bırakmamaya özen gösterdim. Turgut'un çizimlerindeki her detayda da bu yöndeki ortak tavrımız gözüküyor. Resimlerde görüldüğü üzere, Zikzak'ın kütüphanesinde "Wonder Woman" da var, "Ken Parker" da...
İnsanın tüylerini diken diken eden, özellikle çocukların aklına ve isteklerine uymayan, ama onlara dayatılan ikili cinsiyetin tüm tezahürlerinden uzak kalabilmenin bir yoluydu bu. Ve tabii okuyan her çocuğun karakterle daha özgür ilişki kurmasına yardımcı olacağını da umuyorum.
Çocuklar özgür kaldığında...
"Karanlıkta Zikzak" ismi bir insanın büyüme öyküsünü de çağrıştırıyor. Tıpkı kitabın yazarı ve çizerinin karanlıkla aydınlık sınırında zikzak çizerek bir araya gelmesi gibi... Neler söylemek istersiniz?
YY: Kitaptaki bir duvarda "Dünya yerinden oynar, çocuklar özgür olsa" yazıyor. Yazanın eline sağlık!
Çocuklar özgür kaldığında unuttuğumuz birçok şeyi bize hatırlatabiliyor. Hayatın aslında iteklenen değil, deneyimlenen bir şey olduğunu mesela... Düz bir çizgiye sığmadığını, zikzakları da barındırdığını... Dümdüz gitmenin sıkıcılığını, zikzak çizebilmenin keyfini... Her şeyle eğlenebilmeyi ve hiçbir şeyle eğlenmenin yolunu... Büyürken değil ama büyütülürken unuttuklarımızı...
Lafını etmişken, söylemeliyim ki, biz "Karanlıkta Zikzak"ı yazıp çizerken eğlendik; umarım çocuklar da okurken eğlenir.
Yazar ve çizerin karanlıkla aydınlığın sınırında zikzak çizerek bir araya gelmesine dair ise, sadece, çarpıştıklarının bir rivayetten ibaret olduğunu söyleyebilirim.
(AÖ)