1800’lerin sonlarında doğan ve 20. yüzyılın başından II. Dünya Savaşı’nın sonlarına kadar Karagiozis oynatan Spatharis, Yunanistan’ın ikinci kuşak hayalilerinden. Ününün önemli bir kısmı da anılarını yazmasından kaynaklanıyor. Bu anılar ilk kez 1967’de, kendisi de konuyla ilgili araştırmalar yapan Mario Rinvolucri tarafından Behind the White Screen adıyla İngilizceye çevrildi.
Peri Efe, ünlü Karagiozis ustası Sotiris Spatharis’in Anılarını Yunancadan Türkçe’ye çevirdi ve notladı.
Kendisi aynı zamanda Toplumsal Tarih için “Türkiye’de ve Balkanlar’da Karagöz’ün Adaptasyonu”, “Gölge Oyununun Düzene Tutunma Çabası” adlı dosyaları hazırladı. Bu dosyalar Tarih Vakfı Yurt Yayınları’ndan Hayal Perdesinde, Ulus, Değişim ve Geleneğin İcadı (2013) adıyla çıktı.
Peri Efe ile ünlü hayali Sotiris Spatharis'i ve anılarını konuştuk.
Bu çeviri ve kitabın hazırlanması sürecine dair neler söylemek istersin?
Viyana Üniversitesi’nde yazmaya çalıştığım doktora tezi Karagiozis perdesindeki Yunan toplumuyla ilgili. Konuyla ilgili çalışırken Sotiris Spatharis’in Anıları neredeyse okuduğum ilk kitap oldu. Okurken Türkçeye çevrilmesi gerektiğine karar verdim ve bitirir bitirmez de çevirmeye başladım. Giderek kendi çalışmalarımdan ve okuma listemden oluşan bir Türkçe yayın dizisi de oluşturdum. Bu anılar o dizinin ikinci kitabı. Çeviri uzun zamanımı aldı. Bunun sebeplerinden biri Spatharis’in dili. Kendinden öncekiler ve kendi dönemindeki birçok hayali gibi o da okuma yazma bilmiyor, sonraları bir arkadaşının yardımıyla çat pat öğreniyor. Kitabın dilinde ben bu tedirginliği gördüğümü sanıyorum: Kesik kesik; neredeyse bütün cümleler birbirlerine ‘ve’ ya da ‘çünkü’ bağlaçlarıyla bağlanıyor. Cümle yapılarını mümkün olduğunca korumaya çalıştım, çünkü bütün kitap boyunca anlatılan sadece 20.yüzyılda Karagiozis ya da 1900-1950 arası Yunanistan değil, esas olarak Yunanistan toplumunun en alt kesimindeki insanların hikâyesi. Bu tedirginlikte Spatharis’in ve diğer meslektaşlarının büyük bir bölümünün geldikleri yerin belirgin bir şekilde ortaya çıktığını düşündüğüm için, ifade biçimini ve metnin süssüz halini korumaya çalıştım. Bu şekilde yazmanın bir şey ifade ettiğini çeviri sürecinde değil daha sonra anladım. İlk başta ilgimi çeken, arka plandaki Yunanistan tarihi ve özellikle bir hayalinin ağzından ilk kez okuma fırsatı bulduğum bütün bir Karagiozisçiler dünyasının anlatısı olmuştu. Yunanistan’ın en çalkantılı zamanlarında yaşayan ve çalışan Spatharis’in oynadığı oyunlardaki milliyetçi tona rağmen anlatısında böyle bir vurgunun olmaması da ilgimi çeken başka bir noktaydı; yazdığım makalelerde de bunun üzerinde durdum. Ama şimdi kullandığı dil ile ilgileniyorum.
Sotiris Spatharis kimdir? Bu anıların önemi nedir, Türkçeden başka dile çevrildi mi?
1800’lü yılların sonlarında doğan ve 20. yüzyılın başından II. Dünya Savaşı’nın sonlarına kadar Karagiozis oynatan Spatharis, Yunanistan’ın ikinci kuşak hayalilerinden, önde gelen isimlerinden biri. Ününün önemli bir kısmı da anılarını yazmasından kaynaklanıyor. Bu anılar ilk kez 1967’de, kendisi de konuyla ilgili araştırmalar yapan Mario Rinvolucri tarafından Behind the White Screen adıyla İngilizceye çevrildi ve iki baskı yaptı. Metin And Dünyada ve Bizde Gölge Oyunu adlı kitabında Rinvolucri ile tanıştığından ve Spatharis’in kitabını İngilizceye çevirdiğinden bahseder; bu belki de Spatharis’in ve kitabının Türkçede ilk bahsinin geçtiği yerdir. Türkçe ise çevrildiği ikinci dil. Yunan Karagöz’ü ile ilgilenen eski/yeni her tür çalışmada adına rastlayacağınız bir kaynaktır bu anılar. 20. yüzyıl başlarından II. Dünya Savaşı’nın sonlarına kadar olan Yunanistan tarihi, aynı dönem Karagiozisçilerin günlük hayatları, gölge oyununun Yunanistan’daki gelişimi ve tekniği hakkında eşsiz bir kaynaktır. Spatharis’in verdiği Karagiozis ustalarının ayrıntılı listesi de önemlidir. Spatharis’in anıları Osmanlı ve Türkiye’de gölge oyunu ile ilgilenenler açısından da kıymetli bir dayanaktır. Ulus-devlet sonrası bizim bildiğimiz Karagöz’dekine benzer içerik ve teknik özelliklere sahip olan bu gölge oyununun, Karagiozis’in -bir başka coğrafyada, Yunanistan’da- yaşamasının nasıl mümkün olduğunu görmek büyük bir olanak. Kimler, hangi toplumsal gruplar seyrediyordu, nasıl seyrediyorlardı, kimler kimlere nasıl oynatıyordu, nerede oynatıyordu, sefil bir meslek olarak görülürken nasıl bir süreç sonunda halkın ruhunu temsil ettiğine inanılan bir ‘ulusal sanat’ mertebesine ulaştı? Bu ve daha birçok sorumuza cevap verebilen bir metin elimizdeki. Tabii illa bir akademik ilgiyle yaklaşmak gerekmez. Başlı başına etkileyici bir hikâye anlatıyor Sotiris Spatharis.
Anılar hangi dönemi kapsıyor? O dönemlerde Karagiozisçilik nasıl bir şey? İnsan bu mesleği yaparak geçinebiliyor mu, nasıl bir hayat tarzını zorunlu kılıyor?
Anılar, Spatharis’in 20. yüzyılın başında yardak olarak başladığı yıllardan hastalanarak mesleği bıraktığı 1947 yılına kadar geçen süreyi kapsıyor. Hayaliler genel olarak toplumun en alt kesiminden geliyor. Bunu Spatharis’in kitabının ikinci kısmında, meslektaşlarını ustalarına göre gruplayıp kısaca tanıttığı bölümde de görebilirsiniz. Linda Suny Myrsiades’in kitabın Türkçe çevirisi için yazdığı sunuş yazısında belirttiği gibi, hayaliler taşrada ve şehirlerde Karagiozis oynatıyor. Bu hem repertuar hem de teknik açıdan farklılıklara yol açıyor. Taşrada oynayanların belli rotaları var ve sayıları hayli az. Spatharis de onlardan biri. Tasvir bavulunu sırtlayıp, yardağıyla beraber yollara düşüyor. O kahveden bu kahveye, o köyden bu köye. Eğer gittikleri yerde iş çıkmazsa aç biilaç başka bir yere doğru yola çıkıyorlar. Ayrıca gittikleri yerlerde Karagiozisçilerin adı kötüye çıktığı için yerel kolluktan izin almaları gerekiyor. Aslında bir yandan da adı kötüye çıkma durumundan dolayı hem halkın hem de kolluğun aşağılamalarına maruz kalıyorlar. Kahvehane sahipleriyle iyi geçinmeleri gerekiyor, ayrıca uğradıkları her tür haksızlık ve kötü muamele karşısında da yalnızlar. Her koşulda, örneğin askerlik yaparken, seferberlik sırasında, mübadele zamanında, İtalyan İşgali’nde yaralılara, Alman İşgali sırasında Almanlara oynatıyorlar, bombardıman altında da oynatmaya devam ediyorlar. Denk gelirse başka işlerde de çalışma fırsatını da kaçırmıyorlar. Spatharis anılarının bir yerinde şöyle diyor: “…Gece yarılarına kadar oynadıktan ve yağ lambasından çıkan bütün kurumu soluduktan sonra masaların üzerinde, sahne döşemelerinin üzerinde uyuyoruz.”
Ünlü şair Angelos Sikelianos (1884-1951) kitabın girişinde Spatharis’e hitap ederek onu ve Anıları’nı övüyor. Buna bakarak Yunanistan’da Spatharis’in kıymeti bilinmiş diyebilir miyiz? Karagiozis, Sikelianos’tan başka diğer aydınlar arasında da rağbet görüyor mu?
Angelos Sikelianos’un Spatharis’e yazdığı mektup 1948 tarihli. Yani Spatharis mesleğini bıraktıktan bir sene sonrası. Mektubu yazmadan önce Sikelianos anıların basılmamış halini okumuştur. Şair bu kitabın basılmasına büyük önem veriyor; ona göre, anıları basacak yayıncı elinde nasıl bir hazine tuttuğunu bilecek kadar akıllı biri olmalı. Karagiozis’e olan bu aydın ilgisi gölge oyununun Yunanistan’a girmesinden epeyce sonra ortaya çıkan bir durum; ‘halk ruhu’ kavramıyla ilişkilendirildiği ölçüde ilgi görüyor. Bunun samimi bir ilgi olmadığını söylemek istemiyorum tabii. Ama Karagiozis’in Atina’nın dışına itildiği zamanlardan, yani 19. yüzyılın son çeyreğinden çok sonra, 1925-1940 arasında arttığını da bilmek lazım. Aydınların Karagiozis’in Yunan halkının ruhunu temsil ettiğine dair inançlarının gölge oyununun esas seyircisinde de yaygınlaşması ve Karagiozis’’in aydınlar tarafından bir onay görmesi bu seyirliğin canlılığında ve sürekliliğinde bir rol oynuyor diye düşünüyorum; getirdiği handikapları unutmadan tabii. Spatharis anılarında belirgin bir övünçle bahsettiği, kendisini destekleyen aydınlardan bazıları şunlardır: Ressam Yannis Tsaruhis, şair Elli Papadimitriu, ressam Nikos Nakis, hukukçu Aleksandros Svolos saydığı isimlerden başlıcaları.
Karagöz/Karagiozis çalışırken nelerle karşılaşıyorsun, bu alanın zorlukları nelerdir?
Bu zorluklarla ilgili olarak tek bir alandan, yayınlanma sürecinden bahsedeyim. Daha önce şair Angelos Sikelianos’la ilgili soruna cevap verirken onun bu anıların kıymetini bilen bir yayıncı aradığından bahsetmiştim. Sikelianos şöyle diyor: “Bunları yayımlayacak birini bulmak mutlak bir zaruret, bir yerlerde olmalı ve onu bulmalıyız.” Spatharis’in kitabı ilk olarak Atina’da 1960 yılında basıldı, demek ki epey aramışlar. Aslında Yunanistan’daki ilk basım süreci hakkında bilgim yok, ancak bu konunun ilgi çekici olduğuna inanıyorum. Sikelianos’u anarak demek istediğim şu: Benzer bir sorun burada da ve üstelik şimdiki zamanda var. Yukarda bir yayın listesi de oluşturduğumdan bahsetmiştim. Gerek kendi çalışmalarımdan gerekse çevrilmesini düşündüğüm kitaplardan oluşan bir liste bu. Bununla ilgili irili ufaklı çok sayıda yayınevine başvurdum. Buralardan aldığım yorum ve tepkiler ya da ilk derleme kitabım çıktığı zaman aldığım tepkilerden bir izlenim oluştu bende. Bu konuda çalışmayı manasız bulan bir tarihçi yahut bunun çok ‘marjinal’ bir konu olduğunu düşünen bir yayıncı ya da “Bu benim hiç bilmediğim bir konu” şeklindeki yaklaşımlar olsun, sonuçta aldığım tepkiler beni şaşırttı diyebilirim. Aslında çok ortada ve değişik vesilelerle hep göz önünde olan Karagöz, bir araştırma konusu olarak görülmüyor ya da artık daha fazla araştırılacak bir şeyi kalmamış bir konu olarak algılanıyor. Gölge oyununa tiyatro biliminden başka disiplinlerin ışığında yaklaşımın mümkün olmayacağı ya da gereksiz olacağı kanısı yahut sadece bir milliyetçilik vurgusuyla konuşulacağı yargısı... Bu listeyi uzatabilirim, ama tahmin edeceğinizden daha yaygın bir ilgisizlikle, belki küçümsemeyle ve ‘bilgisizlikle’ karşılandığını söylemeliyim. (AA/NV)
* Sotiris Spatharis, Hayali Sotiris Spatharis'in Anıları, Türkiye İş Bankası Yayınları, çeviren ve notlayan Peri Efe, İstanbul, 2015.
** Bu söyleşi Toplumsal Tarih’in 257. Mayıs 2015 sayısında az sayıda değişiklikle yayınlanmıştır.