İstanbul’un üzerine son günlerde bulut gibi çöken sis tabakasıyla birlikte Türkiye’de hava kirliliği tartışmalarını daha sık duyar olduk.
Fotoğrafçılar, ışığı farklı tonlarda süzmesi nedeniyle güzel bir görüntü verdiği için sis ve hava kirliliğini sevebilir ama canlıların vücutlarının sevmediği aşikar.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Şubat 2017 verilerine göre, Avrupa’da hava kirliliğinin en çok yaşandığı ilk 10 kentten sekizi Türkiye’de. İlk sırada ise İstanbul yer alıyor.
Hava kirliliği özellikle şehirleşme ve nüfus artışıyla doğru orantıda ilerleyen çevre kirliliğinin bir unsuru. Kirliliğe neden olan doğal sebepler de var ancak atmosfer böyle bir durumda kendini temizleyebiliyor. Fakat kirliliğin asıl sebebi olan beşeri faktörler devreye girdiği anda geri dönülemez zararlar doğuyor.
Aynı verilerin dünyada her yıl altı buçuk milyon kişinin ölümüne neden olduğunu açıkladığı hava kirliliği için Türk Toraks Derneği Kasım 2017’de Türkiye’deki verileri bildirmişti.
DSÖ’nün belirlediği oranlara (PM10) göre yapılan ölçümlerde, havası temiz tek kent Rize oldu. En kirli noktalar ise İstanbul’da Göztepe, Esenyurt ve Aksaray; Ankara’da Sıhhiye ve Kayaş; İzmir’de ise Bornova ve Bayraklı olarak belirlendi.
Dernek, çalışmaları doğrultusunda cep telefonları için “Havanız Cebinizde” adlı, bulunduğunuz her yerde havanın ne derece temiz olduğununu kontrol edebileceğiniz bir uygulama da geliştirdi. Uygulamanın ayrıntılarını ve Türkiye'de hava kirliliğini Dokor Cavit Işık Yavuz ile konuştuk.
Her ilin havası ölçülüyor
Türkiye’de bazı bölgelerde hava ölçümü verilerinin açıklanmadığı tartışmalarda öne sürülen iddialardan biriydi. Ancak Yavuz ölçümlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından "Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı" adlı web sayfasından yayımlandığını söyledi.
“Basında yer aldığı kadarıyla Bakanlığın 2016’da 249 ölçüm istasyonu vardı ve bu sayının arttırılması planlanıyordu. İzleme ağı web sayfasında istasyonların verileri çeşitli periyotlarla izlenebiliyor. Hatta aylık ve yıllık raporlar alınabiliyor.
“Zaman zaman cihaz arızalı ya da bakımda olduğunda veri vermiyor. Bu ölçümler Bakanlık tarafından validasyon işlemine tabi tutulduktan sonra yayımlanıyor. Aslında ölçüm yapılmayan il yok, hatta bazı ilçelerde de istasyonlar var ve bu ölçüm verileri çeşitli araştırmalarda ve değerlendirmelerde kullanılıyor.”
Hava kirliliği ölçümünde Türkiye’nin standartları Avrupa’dan farklı
DSÖ PM10’da sınır değerini 20 ve üzerini kirli kabul ederken, Sağlık Bakanlığı 48 değerin üstünü kirlilik olarak kabul ediyor. Standart farkının nedenlerini Yavuz şöyle açıklıyor:
“Enerji politikalarından ulaşım politikalarına, kentleşmeden sanayileşme ve ısınmaya çokça faktör var. Ayrıca hava kirliliği ve nedenleri sağlık öncelikleri arasında yer almadığı için sorunun önemsenmediğini de söyleyebiliriz. Ancak unutulmaması gereken bir konu var o da şu:
“2013 yılında DSÖ ve ilgili kuruluşlar bir bütün olarak dış ortam hava kirliliğinin ‘insanlar için kanserojen’ etkenler grubuna aldı. Dolayısıyla hava kirliliği halk sağlığı açısından büyük tehdit.
“Bu noktada hava kirliliğinin kilometrelerce uzaklıklarda da etki gösterebileceğini ve kirliliğin uzaklara taşınabileceğini, kanser dışında kalp ve damar hastalıkları ile inme ve solunum yolları hastalıklarına ve daha birçok sağlık sorununa yol açabileceğini unutmamak gerekiyor.”
81 ilin 53’ünde hava kirliliği var
Türkiye’de mevzuattaki ulusal sınır değerlerine göre 81 ilin 53’ünde hava kirliliği var. DSÖ sınır değerleriyle bakıldığındaysa sadece bir il temiz havaya sahip. Yavuz Toraks Derneği2nin verilerini aktarıyor:
“Göztepe, Esenyurt, Aksaray’daki kirlilik düzeyi DSÖ sınırının altı katı. Ankara'da ise temiz ilçe yok diyorlar. Türk Toraks Derneği hava kirliliğine yol açan partiküler maddeler için şunu söylüyor:
"’Partikül madde açısından bakıldığında DSÖ’nün standartlarına göre Türkiye’de Rize’de yaşayanlar dışında kimse temiz hava solumadı. Veriler, Şırnak’ta yeterli ölçüm yapılmadığını, onun dışında 79 ilde ciddi bir hava kirliliğinin yaşandığını gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü standartlarını 5’e katlayan Muş bu yıl Türkiye’de en kötü havayı soluyan il oldu.’”
Hava kirliliğinde betonlaşmanın payı
“Hava kirliliğinin hem düzeyi hem de etkisi meteorolojik koşullar ve atmosferik şartlarla yakından ilgilidir. Bu koşullardan ve şartlardan bazıları hava kirliliğinin olumsuz etkilerini arttırabilir.
“Örneğin durgun, sisli ve puslu havalar kirliliği yoğunlaştırabilir. Betonlaşmanın birkaç etkisi var hava kirliliğinde, bir tanesi hava akımlarını etkilemesi ve kirliliğin dağılımına engel olabilmesi.
“Bir diğeri binaların yoğun ve yüksek olduğu bölgelerde ısı adaları oluşabilmesi ve hunun hem sıcaklık hem de dolaylı da olsa kirliliğe etkisi. Yeşil alanların azalması da hava kirliği sorununu büyütüyor. Bir de kentsel dönüşüm ve hafriyat meselesi var. Hava kirliliğini arttıran bir faktör bina inşaat ve yıkımlarında çıkan hafriyatlara ve işlemlere bağlı tozlar.
Hava kirliliği ve iklim değişikliği karşılıklı etkileşimde
“İklim değişikliği ve hava kirliliği yakından ilişkili. Karşılıklı bir ilişkileri var. Hava kalitesi iklim değişikliğinden, iklim değişikliği hava kalitesinden etkileniyor.
“Hava kirleticilerinden bir kısmı iklim değişikliğine neden olan kirleticiler arasında. Ayrıca fosil yakıtlar hem hava kirliliğinin hem de iklim değişikliğinin başlıca nedeni. Hava kirliliği ile ilgili alınacak hemen her önlem iklim değişikliği için de yararlı olacak önlemler.
“Dolayısıyla hava kirlendikçe iklim de değişiyor. Dolayısıyla hava kirliliği sorunu büyüdükçe hem küresel düzeyde hem de ülkemizde iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini daha yoğun yaşayacağız.”
Cavit Işık Yavuz hakkında Tıp doktoru, halk sağlığı ve çevre sağlığı uzmanı. 1993'te Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde halk sağlığı uzmanlığı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde çevre sağlığı uzmanlığı eğitimleri aldı. Türk Tabipleri Birliği'nin çeşitli kol ve yayın organlarında aktivist olarak çalışıyor. |
(TP)
* Haber içindeki fotoğraf: Haluk Kalafat - bianet