6 Şubat Maraş merkezli depreminin ardından Hatay’da dayanışma çalışmaları yürüten Mor Dayanışma üyesi kadınlar, bölgede "özsavunma" eğitimlerinin gerekliliğini vurguladı.
Depremin ilk gününden itibaren Antakya’da çalışmalarda yer alan Mor Dayanışma üyesi Selver Büyükkeleş bianet’e şu bilgileri verdi:
“Deprem öncesinde de bulunduğumuz illerde, ilçelerde, mahallelerde gönüllü öz savunma eğitmenleriyle atölyelerimiz oluyordu. Baktığımız zaman evde olsun, sokakta olsun, deprem bölgesinde veya pandemide olsun ve aslında bulunduğumuz Türkiye şartlarında zaten güvende değiliz.”
“Mücadele ediyoruz”
Deprem bölgesi Hatay’da ise uzun süredir gönüllü çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Büyükkeleş, kadınlarla buluşmalar yaparak bölgede yapılan etkinliklerde bir araya geldiğini söyledi.
“Birbirimizle temasta olduğumuz, birbirimize güç verdiğimiz buluşmalar ve atölyeler gerçekleştiriyoruz bu buluşmalarda olsun veya bizi duyup gelen kadınlar olsun güvenli bir ortamda olmadıklarını taciz, şiddet, istismar, psikolojik şiddetle karşı karşıya kaldıklarını ifade ediyorlar. Bize bu şekilde gelen vakalar oldu."
"Daha geçen gün bir çadırda genç bir kadın öldürüldü. Deprem öncesinde cinnet geçirdim diye bahanelere sığınan erkekler, şimdi ise deprem psikolojimi bozdu gibi bahaneler üretiyor. Bunların olması elbette tesadüf değil cezasızlık politikalar ile cesaret veren erkek devletle mücadele ederken diğer yandan hayatımızdaki erkek şiddete karşı mücadele ediyoruz.”
“Güvende değiliz”
Bölgedeki kadınların yaşadığı sorunlarına dair Büyükkeleş şöyle aktardı:
“Boşandığı veya boşanma aşamasında olan kadınların aynı çadırda kaldığı bir durum var. Öte yandan Çadırlara en az 8 en fazla 12 kişi isteniyor ve güvencesiz bir ortam yaratılıyor. Boşanma sürecinde olduğu veya boşandığı erkekle aynı çadırda kalmak zorunda olan kadınlar var. Tek başına kalmamak için veya yanında birilerini bulunduran kadınlar var."
"Çadırlar artık gelmediği için insanlar hasarlı evlere giriyor. Mevcut çadırların da bir kilidi yok, taşlarla veya önünü kapatacak cisimlerle önlem alınmaya çalışılıyor. Nöbet tutuluyor. Olduğumuz alanlar güvenli değil ve güvende değiliz buna çözüm üretmeyenler bunun aksine sorunlardan kaçarak kadınları, şiddet döngüsüne hapsediyor. Biliyorsunuz depremzedelerin kendilerini biraz daha güvende hissettiği ve bizimde bulunduğumuz Sevgi Parkı’ndaki çadırlar dâhi boşaltıldı.”
Depremin ilk gününden bu yana ihtiyaçların değişkenlik gösterdiğini ve dayanışmanın devam etmesini vurgulayan Büyükkleş, şöyle dedi:
“Deprem bölgesinde gıda, pet, kıyafet, hijyenik ürünler gibi temel ihtiyaçlara dair çağrılarda bulunuyorduk ve hala bulunuyoruz ve bir anda kendimizi öz savunma çağrılarının da ihtiyaç listesine eklememiz gerektiğini gördük. Çadırlar artık gelmediği için insanlar hasarlı evlere giriyor. Mevcut çadırların da bir kilidi yok, taşlarla veya önünü kapatacak cisimlerle önlem alınmaya çalışılıyor. Nöbet tutuluyor. Olduğumuz alanlar güvenli değil ve güvende değiliz buna çözüm üretmeyenler bunun aksine sorunlardan kaçarak kadınları, şiddet döngüsüne hapsediyor."
"Biliyorsunuz depremzedelerin kendilerini biraz daha güvende hissettiği ve bizimde bulunduğumuz Sevgi Parkı’ndaki çadırlar dâhi boşaltıldı. Bireysel silahlanmanın önünü açan ve dolayısıyla biz kadınları korumakta yetersiz olan devletin düşman politikalarına ve erkek şiddetine karşı çözümü bizler de öz savunmada buluyoruz. Bu yüzden öz savunma eğitmenlerine çağrı yapıyoruz. Kadınlar, LGBTİ+’lar, çocuklar güvende değil ve tüm gönüllü eğitmenleri de bu mücadelemize çağırıyoruz.”
|
(ZB/EMK)