Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Hatay’ın Samandağ ilçesinde 7 Ocak Pazar günü çıkan yangında iki çocuğun hayatını kaybetmesiyle ilgili açıklama yaptı.
Yıldırım- Kara, 6 Şubat depremlerinden sonra Hatay’da hiçbir şeyin normale dönmediğini söyledi.
Açıklamasında iktidara tepki gösteren Yıldırım- Kara, "Yurttaşlarımızı öyle bir duruma sürüklediler ki her yağmur yağdığında insanlar derin bir korku yaşıyor. Konteynerleri ya da çadırları su basacak mı? Elektrik aksamından dolayı yangın çıkacak mı? Bu sürdürülebilir bir hayat değil" dedi.
Hatay'da prefabrik evde yangın çıktı, iki çocuk öldü
"Yağmur yağacağı sır değildi"
Depremin birinci yılına bir ay kaldığını hatırlatan Yıldırım-Kara, açıklamanın devamında şunları söyledi:
“Bu kadar süreye rağmen Hatay’daki depremzede yurttaşlar, her gün yeniden ölümle burun buruna geliyor. Maalesef geçen gün Samandağ’da evlerinin önüne koydukları prefabrik evde çıkan yangın sonucu iki çocuğumuz vefat etti. Basına da yansıdığı üzere; yangının elektrik kaynaklı olduğu belirtiliyor. Elektrik hizmeti alamayan aile, yakınlarında bulunan bir elektrik direğinden tel ile elektrik çektiği ve yangına da bunun sebebiyet verdiği iddia ediliyor. Aile defalarca da elektrik saati takılması için başvuru yapmış. Bu çetin kış şartlarında soğukta donmamak ya da aydınlatma sağlayabilmek için başvurdukları yöntem bu olmuş. Şimdi burada suçlu kim? Kışın geleceği, yağmurların yağacağı ya da havanın soğuyacağı bir sır değildi.
"Elektrik altyapısı bile düzgün kurulamıyor"
Ağustos ayından beri hem yurttaşlar hem biz gereken uyarıları yaptık. Elektrik olmadan ısınabilmenin, günlük yaşamı sürdürebilmenin imkânı yok. Tüm bunlar bu kadar aşikarken bir elektrik altyapısı bile doğru düzgün kurulamıyor, bir elektrik saati dahi takılamıyor. Daha birkaç hafta önce bir konteyner kentimizde elektrik kablolarının açıkta olduğunu görmüştük. Yurttaşlarımız kablolardan çıkan seslerden dolayı endişe ettiklerini dile getiriyordu. Hiçbir denetim olmadığını görüyoruz. Elektrik verilen konteynerlerde mevzuata uygunluk var mı? Tesisatlar sağlıklı şekilde kurulmuş mu? Bu soruların cevapları yok.
"Daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor?"
Yurttaşların kaderi tamamen bir belirsizliğe terk edilmiş. Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da bir Hataylı. Hemşerilerinin bu duruma düşmesinden dolayı hiç sorumluluk hissetmiyor mu? Bakan olarak atanır atanmaz, ‘bütün ekiplerimizi altyapı konusunda seferber ettik ve bölgede olmaya devam edeceğiz’ açıklamasında bulunmuştu. Her gün elektrik kaynaklı yeni bir yangın haberi olurken sayın bakan nerededir? Ne dağıtım şirketleri ne de kamu görevlileri üzerine sorumluluk alıyor. Güvenlik önlemlerinin alınabilmesi için, kaçak akım olup olmadığını kontrol etmek için daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor?
"İnsanlar derin bir korku yaşıyor"
Yurttaşlarımızı öyle bir duruma sürüklediler ki her yağmur yağdığında insanlar derin bir korku yaşıyor. Konteynerleri ya da çadırları su basacak mı? Elektrik aksamından dolayı yangın çıkacak mı? Tuvalete giderken karanlıkta başımıza bir şey gelecek mi? Bu sürdürülebilir bir hayat değil. Bu kadar yıkıcı bir felaketin ardından sürekli tetikte yaşamaya mecbur bırakılıyoruz. Depremzedeler, herkes gibi insan onuruna yakışacak bir hayat istiyor. Bu da çok açık bir biçimde devletin en temel sorumluluğudur. Yapılamıyorsa da gerekli kurumlar hesap vermelidir.”
(RT)