Fotoğraf: bianet
“Gazeteler yalnızca yıkımı yaşamakla kalmadı, ciddi oranda haber, okur ve gelir kaybına da uğradı. Bu durum habercilik alanının, istihdamın ve geçim olanaklarının daralmasına yol açtı. Buna karşın kentte haberciliği sürdürebilmenin en önemli motivasyon kaynağı, Hatay’a ve mesleğe olan bağlılık.”
Bu ifadeler Ankara Üniversitesi öğretim görevlisi Gökhan Bulut ve araştırma görevlisi Çağrı Kaderoğlu Bulut’un deprem sonrası Hatay’ın yerel medyasını incelediği araştırmasından.
Gazeteciler Cemiyeti’nin destek verdiği ve “6 Şubat Depremleri ve Yerel Medyanın Durumu: Hatay İl Raporu” ismini taşıyan araştırma deprem sonrası basın mensuplarının ve gazetelerin sorunlarını ortaya koyuyor.
20-25 Mart’ta yürütülen ve yayımlanması Ağustos sonunu bulan rapora göre Hatay'da yerel medya, çözülmesi yıllar alacak yapısal sorunlara sahip. Bunların bir kısmı deprem öncesinde de var olan sorunlar ancak süreçte birlikte derinleşmiş durumda.
Hatay'da yerel medyanın durumunu anlamak için istatistikler: Medya Araştırmaları Derneği’nin (MEDAR) 2021 tarihli Yerel Medya Veri Tabanı araştırmasına göre Hatay’da 44 gazete, 6 dergi, 2 televizyon kanalı, 4 radyo ve 13 dijital haber platformu olmak üzere toplam 69 yerel medya kuruluşu var. Yerel medyasında çalışan sayısı 1 ile 18 arasında değişiyor. Kurumlarda ortalama çalışan sayısı ise 5 kişi. Hatay Valiliği’nin verilerine göre ise kentte günlük ya da haftalık yayınlanan 72 gazete, 8 dergi, 4 televizyon kanalı ve 12 radyo bulunuyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) en son 2021’de yayınladığı verilere göre de Hatay’da yerel medya kapsamında değerlendirilebilecek 101 işyeri faaliyet gösteriyor. Yine bu verilere göre yerel medya kapsamında 431 sigortalı çalışan bulunuyor. Ayrıca kentte 13 gazetecilik örgütü var ve 15’le 160 arasında değişen sayılarda üyeye sahipler. |
Deprem öncesi durum
Akademisyenler deprem öncesi Hatay’da yerel medyanın durumu şöyle özetleniyor:
Hatay’daki yerel medya, Türkiye genelindeki yerel medya gibi bir yandan resmi ilan ve reklam gelirleri için varlık gösterirken diğer yandan da kentin nabzını büyük ölçüde tutan, kentteki toplumsal ve siyasal tartışmalar konusunda görece etkin olan bir konumda.
Yerel gazetelerin özelliklerine bakıldığında belirli bir çeşitlilikten söz etmek mümkün. Gazetelerin basıldığı matbaalar çeşitlilik gösteriyor. Yerel gazetelerin çoğunun kendi matbaası bulunmuyor.
Kentte depremin hemen öncesinde, Ocak 2023 tarihi itibariyle vasıflı yayın niteliğine sahip toplam 34 yayın bulunmaktaydı. Bunlar içerisinde 30 yıldır yayında bulunan gazeteler vardı.
TÜİK’in 2022 istatistiklerine göre Türkiye’de gazete sayıları bir yılda yüzde 9,2 azalarak 5 binin altına düştü. Yıllık tirajlar ise yüzde 8,3 azaldı. Buna karşın resmi ilan ve reklam bedelleri yüzde 56,1 arttı. Bu koşullarda yerel medyanın da ciddi bir bunalım içinde olduğu ve resmi ilan ve reklam gelirlerine giderek daha fazla bağımlı kaldığı söylenebilir. Hatay yerel medyası da bu durumun dışında değildir.
Deprem sonrası durum
Araştırmanın sahibi akademisyenler, Hatay’da yerel medyada çalışan 13 gazeteci ve yöneticiyle yüz yüze görüşmeler yapmış. Ancak araştırmanın ön hazırlığı sırasında 30 gazeteciyle iletişime geçtiklerini belirten akademisyenler raporlarına depremin yakıcı etkilerinin devam etmesi ve bölgenin fiziksel şartlarının zorlayıcı olması gibi nedenler dolayısıyla hepsiyle görüşemediklerini not düşmüşler.
Deprem sonrası Hatay’ın genel durumunu özetleyen Gökhan Bulut ve Çağrı Kaderoğlu Bulut, kentin önemli bir bölümünün Hatay dışına geçici ya da kalıcı biçimde göçtüğünü belirterek araştırmalarında nüfus ve istihdam vurgusu yapmışlar:
Belediye Başkanı Lütfü Savaş Hatay’da yaşayan 550 bin kişinin şehri terk ettiğini belirtiyor. Dolayısıyla nüfusu yaklaşık 1 milyon 670 bin olan kentin üçte birinin başka illere göç ettiği söylenebilir.
Bu süreçte bir diğer sorun istihdamın düşmesi ve işsizlik. Deprem bölgelerinde toplam istihdam 264 bin kişi düşmüş. İşyeri sayılarındaki düşüş konusunda da Hatay, Malatya ile birlikte ilk iki ilden biri konumunda.
Göstergeler, kentin derin bir kriz içinde bulunduğuna işaret ediyor. Görüşülen gazeteciler de bu durumu vurguluyor. Deprem sırasında ve sonrasında kentte yaşanan büyük şok yerel medyayı da kapsıyor.
Uzunca bir süre kentte yerel medya faaliyetleri neredeyse tamamen durmuş. Bu durum yalnızca yazılı basını kapsamamış, radyo-televizyon kanalları ve internet haber siteleri de depremin ardından yayınlarına devam edememiştir. İnternet haber sitelerinin bir bölümü kapanmış ya da yayınlarını internetten sosyal medya hesaplarına taşımışlardır. Görüşülen gazetecilerin belirttiklerine göre bu süreçte ‘Hatay yerel medyası enkaz altında’ kalmıştır.
Yaşamsal sorunlar
Araştırmada görüşülen gazetecilerin yaşamsal sorunlarına da değinen Gökhan Bulut ve Çağrı Kaderoğlu Bulut, tüm kent gibi gazetecilerin de öncelikle kendilerinin ve yakınlarının hayatta kalma mücadelesine odaklandığını belirtiyor.
Deprem bölgelerinde 25, Hatay’da ise 9 yerel gazetecinin hayatını kaybettiği bilgisini paylaşan akademisyenler, hayatta kalan gazetecilerin kentten göç ettiğini aktarıyor.
Hatay’da kalan gazetecilerin bir bölümünün ise çadırlarda ya da konteynerlerde yaşamlarını sürdürmeye çalıştığı bilgisini veriyor:
Hayatını kaybeden ya da kentten ayrılan gazeteciler, yerel medyada ciddi bir insan gücü kaybı yarattı. Görüşülen gazetecilerin dile getirdiklerine göre ‘kentte çok az sayıda yerel medya çalışanı kalmış, haber yapacak gazeteci azalmıştır.’
Kentte kalan gazeteciler arasında sınırlı düzeyde de olsa bir yardımlaşma ve dayanışmanın oluştuğu söylenebilir. Aradan geçen altı ayda az da olsa kimi gazetecilerin kente döndüğü de belirtilmelidir.
Bu kapsamda başka bir unsur gazetecilerin geçim sorunlardır. Özellikle kenti terk etmek zorunda kalanların gittikleri şehirlerde iş bulma ve gelir edinme konusunda zorluklar yaşadıkları ifade edilmektedir.
Öyle ki başka kentlere göçen gazetecilerin mesleği bırakarak kentlerdeki çeşitli güvencesiz işlerde çalışmak durumunda kaldıkları tespit edilmiştir. Bu sürecin yerel gazeteciler için yalnızca kentten değil ‘meslekten de göç’ halini alıp almayacağı belirsizdir. Hatay’daki gazeteciler ise yerel medyanın yeterli düzeyde çalışamaz hale gelişinden dolayı ciddi bir gelir krizi içinde bulunmaktadır.
Habercilik sürecindeki sorunlar
Gökhan Bulut ve Çağrı Kaderoğlu Bulut, araştırmalarında habercilik sürecindeki sorunları “haber üretimi”, “dağıtım ve okurlar”, “maliyet ve finansman” olmak üzere üç boyutta ele almış.
Özetle yerel medyanın fiziksel olanaklarının ve ekipmanlarının kullanılamaz hale geldiğini, habere ve haber kaynaklarına erişimin neredeyse ortadan kalktığını, bölgedeki gazetecilerin hak ve özgürlüklerine dönük ihlallerin ve baskıların olduğunu yazmışlar.
Bu konuda görüşülen gazeteciler de “ofislerinin ve araç-gereçlerinin yok olduğunu, bu koşullarda habercilik yapmalarının imkânsıza yakın olduğunu” söylüyorlar.
Araştırmada görüşlerine yer verilen kimi yerel medya kuruluşları uzun yıllara dayanan basılı ve dijital arşivlerinin de yok olduğunu belirtiyor. Akademisyenler “Bu durum, hem yerel medya kurumlarının ve gazetecilerin kurumsal-mesleki belleğinin hem de kentin belleğinin önemli bir bölümünün yitimi anlamına gelmektedir” yorumunu yapıyor. Rapordan birkaç gözlem şu şekilde:
* Halkın haber alma hakkının kullanılmasına engel oluşturmak için genelde sıkça başvurulan ‘akreditasyon’ ve ‘basın kartı’ şartı deprem bölgelerindeki gazetecilik faaliyetini oldukça kısıtlamıştır.
* Çoğunlukla güvencesiz koşullarda, 5953 Sayılı Kanun’a (Basın İş Kanunu) tabi olmadan çalışan, basın kartı başvuruları bekletilen veya reddedilen yerel basın çalışanlarının özlük hakları sorunu, deprem bölgesinde karşımıza daha yakıcı şekillerde çıkmaktadır.
* Gazeteciler, özellikle OHAL döneminde tüm bölge için akreditasyon uygulamasının illerdeki kolluk kuvvetlerinin inisiyatifine bırakıldığını belirtmektedir.
* Deprem sonrasında meydana gelen kaotik ortam, arama-kurtarma faaliyetinin önceliği ve kişilerin sosyo-psikolojik durumu habercilik faaliyetinin büyük oranda yürütülemez olmasını beraberinde getirmiştir.
* Halkın tepkisinin zaman zaman gazetecilere yöneldiği, basın çalışanlarına dönük sözlü ve fiziksel saldırıların yaşandığı da bir gerçektir.
* Deprem sürecinde yerel medyanın maliyetleri ve finansmanı da ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Evlerin, işyerlerinin yıkıldığı veya kullanılamayacak durumda olduğu, gelirlerin kaybedildiği bir durumda gazete satışından, abonelik ve reklam sözleşmesinden elde edilen kazanç ortadan kaybolmaktadır. Yayın hayatına tekrar dönebilecek olsa dahi satış, abonelik ve reklam gelirleri sekteye uğrayan kurumların faaliyetlerini sürdürmeleri oldukça zor görünmektedir. Gazetecilerin yaşanan yıkım içerisinde yalnızca yaşamlarını değil mesleklerini de sürdürebilmenin koşullarını aradıkları söylenebilir.
TIKLAYIN - Adıyamanlı gazeteci Aslan: İlk günlerdeki sıkıntılar devam ediyor
TIKLAYIN - Gazeteci Berkyürek: Herkes çekildi, yine biz bize kaldık
TIKLAYIN - Gazeteci Koca: Elazığ'ın afet bölgesi ilan edilmesi yerel gazetelerin başarısıydı
TIKLAYIN - Gazeteci Ali Leylak: Urfa'da yerel basın depremi de seli de unuttu
(HA)