*Fotoğraflar: Selim Matkap
Hatay'da 6 Şubat depremlerinin 150. günü vesilesiyle bugün (6 Temmuz) Defne'ye bağlı Harbiye Mahallesi'nde anma yürüyüşü yapıldı.
Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Kaldıraç ve Halkevleri'nin çağrısıyla Dükkan Abbut'ta yapılan anmada, "İnsanca yaşam istiyoruz" ve "Susma, haykır! Yaşamı yeniden birlikte kuracağız" yazılı pankartlar açıldı.
"Kesilen faturalar iptal edilsin", "Topraklarımızı terk etmiyoruz", "Yıkımlar tedbir alınarak yapılsın", "150 gün kaç gündür?", "150 gündür temiz su, elektrik, ulaşım, sağlık yok" dövizlerinin yanı sıra anmada, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın fotoğrafları ile "Can çıkacak, halkını savunacak" ve "Can Atalay Meclis'e" dövizleri taşındı.
"Burada hayat normalleşmedi"
Halkevleri adına konuşan Eylem Mansuroğlu, depremin üzerinden 150 gün geçmesine rağmen sadece Hatay'da değil, depremden etkilenen tüm kentlerde hayatın normalleşemediğini söyledi.
Mansuroğlu, "Ama birileri televizyonlarda, seçim meydanlarında hayatın normal olduğunu söylüyor. Buradan bir kez daha söylüyoruz: Hayatımız normal değil. Temiz su, barınma, sağlık, ulaşım gibi konular başta olmak üzere gerek seçilmişler gerek atanmışlar üzerlerine düşeni yapmamaktadır" dedi ve insanca yaşam koşullarının sağlanması çağrısı yaptı.
"Topraklarımızı terk etmeyeceğiz"
TÖP İl Sözcüsü Hasan Özgün, deprem konutları için yapılan acele kamulaştırmalara dikkat çekerek, "Bu şehri sermayenin çıkarları için, rant temelinde yeniden yapılandıracağız diyorlar. Buna izin vermeyeceğiz, bu toprakları asla terk etmeyeceğiz" dedi.
"Çocuklar İçin Buradayız" diyen öğretmenler adına konuşan Özlem Özpolat ise beş aydır darmadağınık bir eğitim durumunun söz konusu olduğunu belirterek, "Bütün bu çocuklar deprem travması yaşamamış gibi LGS ve TYT sınavlarına girdiler. Onların bu süreçte yaşadıkları mağduriyeti giderecek somut bir adım atılmadı" dedi.
"Hem dünümüz hem de yarınımız için adalet"
TİP adına söz alan Aylin Açıkgöz ise Can Atalay'ın Silivri Cezaevi'nden Hatay halkına yolladığı mektubu okudu.
Atalay'ın mektubundan bir bölüm şöyle:
"Hızlı tarama, saptama ve örneğin insanın sağ çıkabileceği güçlendirme seferberliği yerine bir kısım müteahhidi daha da zengin etmeyi, ekonomik genişleme olarak yıllarca pazarlayanlar sorumludur. Hatay il sınırları içerisinde sağlam hastane kalmadı; sorumlular.
İskenderun Devlet Hastanesi'nin riskli olduğu 2012'de saptanmışken, tam 11 yıl hiçbir şey yapmayanlar sorumludur. Antakya, Defne, Samandağ, Arsuz, İskenderun başta olmak üzere Cumhuriyetin gözbebeği Hatay'ı böyle bir acıya mahkum edenler sorumludur.
Arama-kurtarma faaliyetlerini ve devlet örgütlenmesini tahrip edenler, insanları günlerce enkazda, yakınlarını çıplak elle enkaz başında bırakanlar sorumludur. Yazın, sarı sıcağın ortasında doğdukları, büyüdükleri, yaşadıkları yerleri terk etmeyen insanlara geçici barınma olanaklarını hala sağlamayanlar sorumludur.
Utanmadan depreme fırsat muamelesi yapmaya ve Antakyalıları, Defnelileri, Samandağlıları, Payaslıları, İskenderunluları, bütün Hatay'ı başkalaştırmaya, kendi dar dünyasına uydurmaya çalışanlar sorumludur.
Bu kadim kentin planlarını İstanbul'da bürolara sipariş edip halktan kaçırmaya çalışanlara yine bu halk izin vermeyecek. Her yerde ama Hatay'da mutlaka yurttaşın hakkını tanıyan kentin tarihine, kültürüne, çoğulculuğuna yaraşır, halkın katılımı ve denetimiyle bir yeniden inşanın yorulmayan takipçileri olacağız.
Sadece en alttaki sorumluların değil, sistematik şekilde insanın canını değil rantı önceleyen tüm sorumluların gerçek suçlarından, gerçek bir yargılamayla hak ettikleri adaletle yüzleşmeleri, yalnızca kaybettiklerimize değil gelecek kuşaklara da borcumuzdur.
Alelacele döktükleri molozlar insana, toprağa, suya, havaya her geçen gün daha fazla zarar veriyor. Bu tahribatı derhal durdurun! Biz insan, su, toprak ve hava için adalet istiyoruz. Hem bugünümüz hem dünümüz hem de yarınımız için adalet."
(VC)