İstanbul'da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 16'sı tutuklu 57 sanığın yargılandığı “Yenidoğan Çetesi” davasında 6’ncı duruşma 6 Eylül'de yapıldı.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 57 sanığın yargılandığı davada Mahkeme heyeti ara kararla 3 hemşirenin tahliyesine, 13 tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 23 Aralık 2025’e bırakıldı.
Bir yandan dava süreci devam ederken diğer yandan kapatılan hastanelerin de ihale süreci başladı.
Soruşturmayla birlikte Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Hâkimliği kararıyla 13 hastane ve 3 şirkette Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyım olarak görevlendirildi.
Bu süreçte dosyada adı geçen Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Çorlu Reyap Hastanesi ve Özel Silivri Kolan Hospital'ın ruhsatları iptal edildi
Değer 768 milyondan 600 milyon liraya düştü
TMSF daha önce satışa çıkardığı ve satış sürecini uzattığı eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun kapatılan hastanesi Avcılar Hospital’ı kapalı zarf ve açık artırma usulleriyle yeniden satışa çıkardı.
25 Mayıs’ta muhammen bedel ( eksper raporuyla belirlenen yaklaşık piyasa değeri) 768 milyon 100 bin lira olarak belirlendi. Alıcı bulamayan hastane tekrar ihaleye çıktı. Bu defa Avcılar Hospital Hastanesi ve İktisadi Bütünlüğü’nün muhammen bedeli 600 milyon liraya indi.
İhaleye katılmak için sunulması gereken teminat tutarı 60 milyon lira olarak belirlenirken, son katılım tarihi dün (16 Eylül) son buldu. İhale bugün gerçekleştirilecek.
“Zincir hastaneler küçük kurumları yutacak”
Hastaneyi kimin alacağı merak konusu olurken Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap uyarıda bulundu.
Prof. Dr. Azap, “Yenidoğan Çetesi” soruşturmasının sağlık sisteminin iyileştirilmesi için fırsat sunduğunu ancak, istenilen reformların yapılmadığını dile getirdi. Sağlık alanında ticarileşme olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Azap, kamu hastanelerinin gerekli kapasiteye ulaşarak nitelikli hizmet sunmasının önemine vurgu yaptı.
İhale sürecine değinen Prof. Dr. Azap, uygulamadaki riskin büyük sermaye gruplarının, sahibi doktor olmayan zincir hastanelerin sayısının satışa çıkan küçük hastaneleri bünyesine katmasıyla artışı olarak belirtti. Prof. Dr. Azap, “Büyük zincir hastanelerinin sahibi genelde doktor değil, bu tür ihale süreci küçük hastaneleri yutabilir. Büyük hastaneler sektörde daha fazla pay elde etmek için küçük hastaneleri alıp tekelleşme tehlikesine neden oluyor. Küçük kurumlar için bu durum sürdürülemez hale geliyor” dedi.
“Piyasalaşan sistemle karşı karşıya kalacağız”
Büyük sermayeler nedeniyle zincir hastanelerin ayakta kaldığını vurgulayan Prof. Dr. Azap, “12 hastaneyi büyük ihtimal büyük kurumlar alacak. Bu durumla birlikte daha da tekelleşen, piyasalaşan sistemle karşı karşıya kalacağız, bu sürece doğru gidiliyor” diye konuştu.
Haziran ayında Torba Yasa ile hayata geçen lisansların açık artırma ile satışına da değinen Prof. Dr. Azap, mali durumu daha iyi olan kurumların daha avantajlı hale geldiğini söyledi. “Bu durum küçük kurumların sistemden çıkmasına neden olur” diye konuştu.
Küçük sağlık kurumlarında da iyi doktorların çalıştığını dile getiren Prof. Dr. Azap, “Kamuda hizmet alamayan özele yönelmemeli. Kamu hastaneleri güçlendirilmeli, iyileştirilmedi” dedi. (GÖ)







