Haberin İngilizcesi için tıklayın
Hasankeyf Koordinasyonu, Ilısu Barajı'nda suyun tutulması nedeniyle yok olmaya yüz tutan tarihi Hasankeyf kenti ve Dicle Vadisi için son uyarılarını yapmak üzere, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Beyoğlu’nda bulunan Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi.
TIKLAYIN - Hasankeyf'in Tarihçesi
TIKLAYIN - 1954'ten 2019'a Ilısu Barajı - Hasankeyf
"Hasankeyf yaşamaya devam etmeli"
Açıklamada ilk olarak Koordinasyon adına Halkların Demokratik Kongresi’nden (HDK) Prof. Dr. Beyza Üstün, "Hasankeyf ve Dicle Vadisi için son çağrı!" başlıklı basın açıklamasını okudu.
Açıklama özetle şöyle:
“Hiç kapanmaması gereken baraj kapakları Temmuz 2019 tarihinde kapatılmaya, canlı bir varlık olan Dicle Nehri ve Dicle Vadisi yok edilmeye başladı. Kapakların kapatılması ile ilgili uyarılar yapılmadığı için çok kişi mağdur oldu, hızlı yükselen suların köylerine ulaşması sonucunda birçok sakin, eşyasını alamadan göç etmek zorunda kaldı. Baraj göletinde bir kişi boğularak hayatını yitirdi.
Tamamen su altında kalacak olan 80 köy ve kısmen su altında kalacak olan 124 köy için Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından sadece 4 yeni yerleşim yerinin yapılması sonucu on binlerce insan, aldıkları yetersiz miktarda tazminatla Siirt, Batman, Diyarbakır ve diğer büyük kentlere göç etmeye başladı. On binden fazla “topraksız” insan ise hiçbir tazminat alamadan göç etmekte.
'Yıkım projesi hemen durdurulmalı'
"Bütün yıkım ve tahribat alanlarına baktığımızda evsizleştirilen 80 köyden sadece birkaçına yeni yerleşim alanı yapılmış, binlerce tarihi eserden 7’si yeni yerleşkeye taşınmış, 289 höyükten sadece Hasankeyf Höyüğü’nün üstü betonla kapatılmış, Dicle Vadisi boyunca yaşayan çok sayıda endemik tür ve soyu tükenme riski taşıyan yüzlerce canlı için birkaç yeni yuvalama alanı yapılmış durumda. Tufan anlatısı içerisinde büyük tufan soyun devamlılığı temasıyla kabullendirilir. Bugün Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nde 50 yıllık ekonomik ömrü olan bir baraj için devlet eliyle yaratılan tufansa sembolik kurtarmalarla kabullendirilmeye çalışılıyor.
"Sular yükseliyor ve baraj göleti önüne çıkan her şeyi yok ediyor. Bu baraj bütün ömrü boyunca yok edecek bir baraj. Bu yüzden bütün yetkililere çağrıda bulunuyoruz. Bu hatadan dönme imkânı hâlâ var. Bu yıkım projesi bir an önce durdurulmalı, baraj kapakları kontrollü olarak açılmalı ve gölet ortadan kaldırılmalıdır. Dicle Nehri özgür akmalı, Antik Hasankeyf kenti yaşamaya devam etmelidir.”
Tanrıkulu: "On iki bin yıllık tarih yok ediliyor"
Açıklamada daha sonra CHP milletveikili Sezgin Tanrıkulu konuştu ve şöyle dedi:
“Hasankeyf ayın yirmisinden sonra sular altında kalacak, ama burada bir avuç insanız maalesef. Hasankeyf on iki bin yıllık bir tarih ve bu tarih sadece elli yıllık ekonomik ödülü olan bir enerji için katlediliyor. Türkiye nedense buraya yeterince ses veremedi şimdiye kadar.”
Gülüm: "Hasankeyf için geç değil"
HDP milletvekili Züleyha Gülüm ise şöyle konuştu:
“Doğanın, insanlığın, tarihin, kültürün yok edildiği bir süreçten geçiyoruz ve bu sadece Hasankeyf’te olan bir durum değil. Türkiye’nin dört bir yanında; Kanal İstanbul projesiyle, Karadeniz’deki projelerle, Kaz Dağları’ndaki projelerle yani her tarafta bir katliamla karşı karşıyayız. Evet, bu proje çok eski bir proje, önceki dönemlerdeki iktidarlar tarafından yapıldı ama hızlandırılıp hayata geçirilmesi ve bu kadar açık itirazlara rağmen uygulanmaya başlanması bu iktidar dönemiyle birlikte hızlandı.
"Maalesef güçlü ses çıkaramıyoruz. Biraz da dönüp kendimize bakmamız gerekiyor. Ortaklaşa sahip çıkmada bir sıkıntı yaşıyoruz. Karadeniz’de ses çıkaran Hasankeyf’te çıkarmıyor, Hasankeyf’te ses çıkaran Kaz Dağları’nda çıkarmıyor. Bugün bir kısmı sular altında ama hala geç değil.” (EK/ASK/EMK)