Geçtiğimiz hafta gazeteci Ahmet Şık için bir araya gelen ve Şık'ın yaptığı haberlerle daima mücadelelerine destek verdiğini vurgulayarak, kendisine sahip çıktıklarını açıklayan Cumartesi Anneleri'ne bugün de gazetecilerden destek geldi.
Cumartesi Anneleri'nin geçen hafta gerçekleştirdiği eyleme 8 Ocak 1996'da polis tarafından dövülerek öldürülen Metin Göktepe'nin annesi Fadime Göktepe'nin "Ahmet benim ikinci oğlum, onu da Metin gibi kaybetmek istemiyorum" sözleri damga vurmuştu.
312. buluşma Hasan Ocak için
Kaybolan yakınları için her hafta Galatasaray Meydanı'nda toplanan Cumartesi Anneleri, bundan 16 yıl önce gözaltında öldürülen Hasan Ocak için bir araya geldi.
Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak, yaptığı konuşmada, 16 yıldır Hasan Ocak'ın katillerinin bulunması ve adalet önüne çıkartılması için sokaklarda olduklarını ancak 16 yıldır sürdürdükleri adalet arayışının sağır kulaklara çarparak kendilerine geri döndüğünü ifade etti.
Ocak, sözlerine şöyle devam etti: "Veli Küçük başta olmak üzere, Ergenekon davasında yargılanan bazı isimler, JİTEM ve kontrgerilla elemanlarıyla ilgili bir an önce soruşturulma açılmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz."
"Hasan gözaltındaydı, kağıtta imzası yoktu"
Bilge Tağaç ise, katıldığı bir işçi kurultayı sonrası aralarında Hasan Ocak'ın da bulunduğu çok sayıda kişiyle birlikte gözaltına alındığını ifade etti.
Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Müdürlüğüne götürülen ve beş günlük gözaltı süresi boyunca işkenceden geçen Tağaç, 16 yıldır reddedilmesine rağmen, Hasan Ocak'ın gözaltına alındığını şu sözlerle kanıtlıyor:
"Gözaltındayken parmak izi vermemiz için bir kağıt getirdiler. Kağıdı imzalamak için göz bandımı çıkarıp baktığımda, kağıtta çok sayıda kişinin ismini gördüm. İsimleri olanlardan biri Hasan Ocak'tı. Ancak diğer isimlerin aksine Hasan'ın isminin karşısında ne imzası ne de parmak izi vardı."
"DGM başsavcısı, annesini de tutuklattı"
Cumartesi Anneleri'nin 312. Buluşmasında okunan basın bildirisinde, Hasan Ocak'ın 21 Mart 1995'de Aksaray'da gözaltına alındığı belirtildi.
Hasan Ocak'ın Terörle Mücadele Şubesi'nde işkenceden çıkarılırken görülmesine, parmak izi listesinde adını okuyanların tanıklık etmesine rağmen gözaltına alındığının inkar edildiğinin vurgulandığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Hasan Ocak'ın ailesi, arkadaşları ve insan hakları savunucuları her yerde Hasan'ı arıyordu. Bu arayışlar sürerken, Hasan'ın cansız bedeni devletin kolluk güçleri tarafından işkence edildikten sonra, tel ya da iple boğularak öldürülmüş olarak, 26 Mart 1995'de Beykoz Buzhane Köyü yakınlarında köylüler tarafından bulundu. Bulunduğunda saati, kemeri, ayakkabı bağcıklarının olmayışı gözaltında öldürüldüğünün ispatıydı. Anne Emine Ocak, oğlunu bulmakta yardımcı olmasını istediği Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) başsavcısı Nusret Demiral tarafından tutuklandı. Bir anneyi acısını haykırdığı için tutuklatan başsavcı, ölen köpeği için şiirler yazıyordu."
Açıklama şu sözlerle son buldu:
Hasan Ocak gözaltında kaybedildiğinde;
Adı yargısız infazlarla özdeşleşen Necdet Menzir, İstanbul Emniyet Müdürü'ydü.
1000 gizli operasyonla övünen Mehmet Ağar, Emniyet Genel Müdürü'ydü.
Pek çok kayıptaki gibi Nahit Menteşe, İçişleri Bakanı'ydı.
Devlet için cinayet işleyenleri şerefli ilan eden Tansu Çiller, Başbakan'dı.
Hasan Ocak'ın kaybedilmesinden sorumlu olduklarını biliyoruz. Sorumlular yargı önüne çıkarılıp cezalandırılmadan "adalet yerini bulmuş sayılmayacaktır." (EKN/EÖ)