İstanbul Gülsuyu’nda Hasan Ferit Gedik’in vurulması ve Gökhan Aktaş’ın yaralanmasıyla ilgili davanın Kartal adliyesindeki Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülmesi planlanan üçüncü duruşması da ilk iki duruşma gibi yapılamadı.
İlk duruşmayı arbede çıktığı için “güvenlik gerekçesiyle” ikinci duruşmayı da “salonun küçük, fiziki şartlarının yetersiz oluşu” nedeniyle erteleyen mahkeme heyeti bugün de davanın nakledilmesi gerektiği talebiyle duruşmayı sonlandırdı.
Başsavcılık ödenek istedi
Bugünkü duruşmaya sanıklar da getirilmedi. Sabah 10:00 civarında başlayan duruşmaya Gedik’in yakınları ve avukatları katıldı.
Kimlik tespitinin ardından konuşan Mahkeme Başkanı Mahir Merdun, "Adliyemiz geçen yıl faaliyete geçti, ağır ceza mahkemelerine tahsis edilen yer burası. Bir kısım tarafları aldık ama gördüğünüz gibi yer kalmadı" dedi.
Duruşma salonunun fiziki şartlarının yetersiz olduğu yönündeki tespit ve görüşlerinin ara karara geçildiğini belirten mahkeme, yargılama yapmaya devam etme imkanının bulunmadığı gerekçesiyle geçen celse duruşmanın tatil edildiğini bildirdi. Yeni bir duruşma salonunun tahsisi konusunda Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazıldığını söyleyen mahkeme heyeti, Başsavcılığın mahkemeye verdiği cevap yazısını duruşmada okudu.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı da yazısında, “adliyede büyük salon olmadığını, büyük bir salon yapılabilmesi için Adalet Bakanlığı tarafından adliyeye ödenek verilmesi durumunda büyük bir salon yapılabileceğini” belirtti. Başsavcılık, Adalet Bakanlığı'nın, duruşmanın diğer celselerinin Silivri Adliyesi'nde randevu alınmak suretiyle yapılabileceğini kendilerine bildirdiğini de ekledi.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı davanın nakli konusunda, “Tarafların çokluğu, taraflar arasındaki hususiyetin ciddiyeti, yargılamanın gerçekleştirilemediği, davanın nakliyle daha sağlıklı duruşma yapılabilir” şeklinde görüş bildirdi.
Avukatlar itiraz etti
Avukat Selçuk Kozağaçlı davanın başka bir yargı alanına nakledilme durumunun yanlış olacağını ifade ederek mahkemeye itiraz etti. Duruşmada söz alan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da “Davanın Silivri'ye bir cezaevinin içerisindeki uluslararası belgelere göre yargılama yapılması mümkün olmayan bir yere taşınması adalete erişmeye imkan vermeyecek” dedi.
Ancak mahkeme “kamu güvenliği” nedeniyle davanın nakli konusunda talep ile birlikte dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderilmesine ve Yargıtay'ın bu konuda vereceği kararın beklenmesine hükmederek duruşmayı 19 Kasım saat 10.00'a erteledi.
Ne olmuştu?
21 yaşındaki Hasan Ferit Gedik 29 Eylül 2013’te Gülsuyu’nda uyuşturucuya karşı yürüyüşte, protestocuların üzerine ateş açılması sonucu vurularak hayatını kaybetti. Gedik’in öldürülmesinin ardından cenazesi de polisin, Gedik’in yaşadığı Armutlu’nun girişini kesmesi sonucu üç gün boyunca defnedilemedi.
Otopsi raporunda Gedik’in altı kurşunla vurulduğu ortaya çıktı. Vurulduğunda üstünde olan giysileri yani olayın delilleri ise kaybedildi. Soruşturmaya dair iddianame Mayıs 2014’te tamamlandı. Soruşturmayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılıp Özel Yetkili Mahkemelerin kapatılmasıyla, soruşturmayı Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgüt, Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosu devralmıştı.
Savcı Nihat Demir’in hazırladığı iddianamede 15’i tutuklu 35 sanığa “Kasten yaralama", "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "Kasten öldürme", "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma", "Kasten öldürmeye teşebbüs", "Nitelikli yağma", "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "Suç delillerini yok etme gizleme veya değiştirme suçluyu kayırma", "Yargı görevini yapanı etkileme" ve "Mala zarar verme” suçlamaları yöneltildi.
İddianamede 17 sanığın “Kasten öldürme ve öldürmeye teşebbüs" eyleminde silah kullanan şüpheliler arasında olduğu, suç aletlerini gizlediği, kimi şüphelilerin ise suçluların kaçması eylemlerinden sorumlu oldukları belirtildi. Gedik’in öldürülmesinin de içinde yer alan Gülsuyu’ndaki olaylarla ilgili yargılanan sanıklar hakkında, 11 yıl ile 269 yıl arasında değişen hapis ve müebbet hapis cezaları isteniyor.
Hasan Ferit Gedik cinayeti davasında “salon küçük olduğundan” 4 Eylül’deki ikinci duruşma başlamadan bitti. Oysa avukatlar duruşma öncesinde büyük salona taşınması için dilekçe vermişti. İlk duruşma da “güvenlik sebebiyle” yapılmamıştı. (AS)