Fotoğraflar: Evrim Kepenek/bianet
“Bugün babamın sivil polisler tarafından gözaltına alınıp, kaybedilişinin 24. yılı. Sözün bittiği yer demeyeceğim; çünkü 24 yıldır sözüm bitmedi. Söyleyecek çok şeyim var. Ben buradayım sizler de bu ülkede adaletin olmadığının bir iadesi olarak polis ablukasının tam karşısındasınız.
“Ben korkmuyorum çünkü suç işlemiyorum. Ne yapıyorsam hukuk kuralları içinde yapıyorum. Sizlerse hukukun dışındasınız ve suç işliyorsunuz. Burada eylem yapma, düşüncelerimi açıklama hakkım var. Siz bu hakkı ihlal ediyorsunuz.
“Geçen hafta kötü muamele görmeme hakkımı ihlal ettiniz. Amiriniz, ‘bana bağırma’ dedi. Benim babam sizin devletiniz tarafından gözaltına alındı, hem de gözlerimin önünde. 24 yıdır, bağırıyorum ve hakikata ulaşana kadar bağırmaya devam edeceğim.”
Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Besna Tosun, 760.hafta eyleminde böyle seslendi. Tosun'un babası İstanbul Avcılar'da 1995'te gözaltına alındı. Kendisinden bir daha haber alınamadı.
İçişleri Bakanlığı'nın "yasaklaması" nedeniyle 61 haftadır Galatasaray Lisesi önünde açıklama yapamayan Cumartesi Anneleri/İnsanları, bu haftaki eylemlerini de İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak’ta yaptı.
Ellerinde karanfiller ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri/İnsanları’na, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Oya Ersoy, Ahmet Şık, Züleyha Gülüm, Musa Piroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Ali Şeker, Sezgin Tanrıkulu CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da destek verdi.
“Susmadık susmayacağız”
Haftanın basın açıklamasını İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi başkanı avukat Gülseren Yoleri okudu. Bir önceki hafta eylemlerine dönük polis müdahalesini hatırlatan Yoleri, müdahalenin hukuk dışı olduğunu söyledi.
Yoleri şunları söyledi:
“Toplantı ve ifade özgürlüğümüzü güvence altına almakla yükümlü olan iktidar, bu hakkımızı ihlal etmeye devam ediyor. Anayasa Mahkemesi'nin ‘görüş açıklamak suç kabul edilemez’ kararına rağmen 759. buluşmamızda barış talebimiz polis şiddetiyle engellendi.
“Ayrıca hatırlatırız ki Barışı savunan bizlerin korunması Türkiye'deki iktidarın, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın sorumluluğundadır.”
“Her zaman söyledik, söylemeye devam edeceğiz! Hakikat ve adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Yasaklara, baskılara rağmen demokrasi, barış ve adalet talebimizde ısrar edeceğiz. Ölümü değil, yaşamı savunacağız. Şiddetin değil, barışın ve hukukun yanında olacağız. Susmadık, susmayacağız.”
‘Kayıplarımızı aramaktan vazgeçemeyeceğiz’
“Adli mercileri Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir'in gözaltında kaybedilmesiyle işlenen suça ortak olmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz.
Fehmi Tosun, Hüseyin Aydemir ve tüm kayıplarımızı aramaktan, 61 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz.
“Artık yeter”
Yoleri’nin ardından gözaltında kaybedilen Fehim Tosun’un eşi insan hakları savunucusu Hanım Tosun konuştu.
“Yıllardır, Galatarasay Meydanı’nında bağırdık, çağırdık. Bağırmaya, çağırmaya kızımın söylediği gibi artık yeter diyorum. O meydanlarda 16 yıl bağırdım. Bu ülkeyi yöneten o dönemin başbakanı bugünün cumhurbaşkanının danışmanları aradı. Şöyle söylediler, ‘Sen çok haklısın gel seninle’ konuşalım. Neden istedi biliyor musunuz? Çünkü, çok ünlü bir sanatçı geliyordu bu ülkeye. Onlar anladı kayıp yakınları ne kadar haklılar. Dünyanın öbür ucunda müzik yapan insanlar sesimizi duydu. Bu ülkeye konser vermeye geliyorlardı, onları resmi makamda karşılamak istediler. Bizle aynı karede fotoğraf çektirmek istediler. Dün bize ‘haklısınız’ diyenler bize bugün meydanları yasakladı.
‘Vicdanım sızlıyor’
“Kızımın dediği gibi suçlu değiliz, haklı olduğumuz için bu meydanlarda direniyoruz. Kimsenin kaybolmasını istemiyoruz. Hiçbir çocuğun babasız büyümesine ben göz yummuyorum. Vicdanım sızlıyor. Beş tane çocuğu babasız büyüttüm. Bu ülkede kimse acı çekmesin, çocuklar babasız kalmasın. Kimin çocuğu olduğu beni ilgilendirmiyor. İnsanım insanca yaşamak istiyorum. Hiçbir zaman geri adım atmıyorum.”
Keskin: AİHM'i göreve çağırıyoruz
Hanım Tosun’un avukatı İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Eren Keskin de gönderdiği mektupla şöyle seslendi:
“Fehmi Tosun da bu coğrafyada kaybedilen diğer insanlar gibi biat etmeyen, onurlu, aydın bir insandı.
“Biat etmeyen Tosun, başta çocukları olmak üzere dalga dalga yayılarak mücadelenin devamını sağlıyor. Fehmi Tosun'un gözaltında kaybedilmesine ilişkin dosya diğer tüm kayıp dosyaları gibi zamanaşımı gerekçesiyle sonlandırıldı. Anayasa Mahkemesi de "zamanaşımı” gerekçesiyle başvurumuzu reddetti. Dosya yeniden AİHM'e gönderildi.
“AİHM bugüne dek ayrımcılık suçunu düzenleyen 14. maddeden T.C. Devletini hiç cezalandırmadı. Oysa Fehmi Tosun Kürt olduğu için kaybedildi. İnsan hakları savunucuları olarak AİHM'i Türkiye’ye karşı 14. Maddeyi uygulamaya çağırıyoruz.”
Aydemir: "Unutmadık, unutmayacağız"
Eylemde son olarak gözaltında kaybedilen Hüseyin Aydemir’in Diyarbakır’da yaşayan oğlu Aziz Aydemir’in mektubu okundu: Aydemir mektubunda şöyle seslendi:
“Yıllardır süren bu mücadele kamuoyunun ve iktidarların yok saydığı gözaltında kayıplarımız Cumartesi Annelerin 760.buluşmasına Diyarbakır'dan yazdığım bu mektupla seslenmek istedim.
“760. haftada babam Hüseyin Aydemir ve yakın arkadaşı Fehmi Tosun'un faillerinin sorgulanıp hiç görmediğimiz adaletin yerini bulmasından yanayız. Bizler yıllardır bu acıların içinde yaşayan bir halkız. Babalarımızı kardeşlerimizi, çocuklarımızı kaybettik. Emin olun bizlerde sevdiklerimizin bulunması için kaybedilmeye hazırız.
Bütün kayıplarımızın, faili belli cinayetlerin hesabı soruluncaya dek mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Biz Hüseyin Aydemir Ve Fehmi Tosun Ailesi olarak onları hiç unutmadık unutmayacağız. Onlar gibi onurlu, gururlu babaların çocukları olmaktan gurur duyduk ve ölene dek onları aramaya devam edeceğiz.”
Hüseyin Aydemir ve Fehmi Tosun'a ne oldu? 35 yaşındaki 5 çocuk babası Fehmi Tosun ve 34 yaşındaki 6 çocuk babası Hüseyin Aydemir Liceliydiler. Yaşadıkları ağır baskılar nedeniyle Lice'yi terk ederek aileleriyle birlikte İstanbul'a taşınmak zorunda kaldılar. 19 Ekim 1995 sabahı Fehmi Tosun ve arkadaşı Hüseyin Aydemir, birlikte kahvaltı ettikten sonra Tosun ailesinin Avcılar'daki evinden çıktılar. Onlar Fehmi'nin yanına koşunca zorla araca bindirilerek evinin önünden götürüldü. Olaya çevredeki komşular da tamk oldu. Hemen Avcılar Karakolu'na giden Hanım Tosun olanları anlattı, aracın plakasını verdi ve duruma müdahale edilmesini istedi. Plakayı kontrol eden ve telefonla görüşmeler yapan görevliler "Bizim yapacağımız bir şey yok" dedi.
Zamanaşımından takipsizlik kararı verilen Fehmi Tosun dosyası İHD avukatı Eren Keskin tarafından Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. Hükümetin taahhüdüne rağmen cezasızlık geleneğini bozmayan Anayasa Mahkemesi'de zamanaşımı gerekçesiyle dosyayı kapattı. |
(EMK)