Hindistan ve Pakistan... İki komşu ülke, iki ülke arasında bulunan Keşmir bölgesi nedeniyle yükselen askeri gerilim sonucunda nükleer savaş yine gündem oldu.
Dünya basını nükleer savaşı konuşurken iki ülkenin nükleer silaha sahip dokuz ülke arasında olduğu çokça kez dile getirdi. ICAN ve Sipri raporlarıyla dünyada nükleer silahlanmayı araştırdık....
TIKLAYIN - Tırmanan Keşmir Gerilimi ve Gerilimin Geçmişi
TIKLAYIN - Pakistan-Hindistan Arasında Son Durum: Pilotu İade Edeceğiz
Dokuz ülkede 14485 savaş başlığı
Dünyada dokuz ülke yaklaşık 15 bin nükleer silaha sahip. Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Kampanya'ya (ICAN) göre Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusya nükleer silahların kabaca 1800'ünü birkaç dakika içerisinde fırlatılmaya hazır durumda olarak yüksek alarm seviyesinde bekletiyor. Bu silahların çoğu 1945'te Japonya'ya atılan atom bombalarından daha güçlü.
ICAN bu bombaların büyük bir şehirde patlaması halinde tek bir nükleer savaş başlığının milyonlarca insanı öldürebileceği ve etkilerinin onlarca yıl boyunca süreceği uyarısında bulunuyor.
Nükleer başlıklara sahip ülkelerin silahsızlandırılmamasın, diğer ülkelerin nükleer silah edinme riskini artırdığına dikkat çeken ICAN, nükleer silahların yayılmasına ve kullanılmasına karşı tek garantinin, silahları gecikmeden ortadan kaldırması olduğunu savunuyor.
"Her ne kadar bazı nükleer silahlı ülkelerin liderleri, nükleer silahsız bir dünya için vizyonlarını ifade etmiş olsalar da, bu silahları ortadan kaldırmak için ayrıntılı bir plan geliştirmeyi başarmış değiller ve eski silahlarını modernize etmeye devam ediyorlar."
Beş Avrupa ülkesi (Belçika, Almanya, İtalya, Hollanda ve Türkiye) NATO içindeki nükleer paylaşım düzenlemesinin bir parçası olarak topraklarında ABD'nin nükleer silahlarını barındırıyor. Bu ülkelerin dışında 25 ülke ise ABD'nin nükleer silahlarına güvendiklerini ifade ediyor.
ICAN ayrıca, dünya üzerinde nükleer enerji veya araştırma reaktörü bulunan ve bunları silah üretimi için kullanabilecek birçok ülke olduğunu belirterek nükleer teknik bilginin yayılmasının, daha fazla ülkenin nükleer bomba geliştirme riskini arttırdığını belirtiyor.
Her şeye rağmen Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstütüsü (SIPRI) ve Atom Bilim Adamları Federasyonu tarafından yapılan çalışmalar, dünyadaki toplam nükleer silah sayısının gün geçtikçe azaldığını ortaya koyuyor.
Çeşitli türlerdeki nükleer silahlar 1986'da ABD ile Rusya arasındaki Soğuk Savaş döneminde 70 bine yaklaşıyordu. Aradan geçen 33 yılda bu sayı 14 bin seviyelerine kadar düştü.
Nükleer karşıtı anlaşmalar ve silahsızlaşma
Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması
Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması (NPT) 1 Temmuz 1968'de imzaya açıldı ve şimdiye dek 191 ülke tarafından imzalandı.
Anlaşma nükleer silah sahibi olmayan ülkelerin bu silahları edinmekten kaçınacaklarına dair söz vermesi üzerine ve anlaşmanın imzalandığı dönemde nükleer silahlara sahip oldukları bilinen beş ülkenin (Çin, Fransa, Rusya, Birleşik Krallık ve ABD) diğer ülkelere silah edinmelerine yardımcı olmayacaklarına ve nükleer silahsızlanma amacı doğrultusunda hareket edeceklerine dair söz vermelerini içeriyodu.
NPT her ne kadar nükleer silahların yayılmasını kontrol altına almışsa da silahsızlanma konusundaki etkisi ise oldukça tartışmalı. Ancak anlaşmanın, kısmen de olsa, nükleer silahların yayılmasına karşı yardım sağladığı ve bu sayede nükleer silahlara sahip devletlerin sayısının 10'un altında kalmasında payı olduğu söylenebilir.
ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin, Hindistan, Pakistan ve İsrail söz konusu anlaşmayı hiçbir zaman imzalamadı. Kuzey Kore ise 2003'te anlaşmadan çekilerek 2006 - 2016 yılları arasında en az beş nükleer test yaptı.
Ancak Ukrayna, Belarus, Kazakistan ve Güney Afrika'da nükleer silaha sahip ülkeler arasında yer alırken anlaşmaya uyarak silahlarını bıraktı ve NPT'ye katıldı.
Arjantin ve Brezilya da nükleer silahlarla bağlantılı faaliyetlerini karşılıklı olarak durdurmaya karar verdikten sonra 1990'larda NPT'ye katıldı.
Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması
Birleşmiş Milletler'in Temmuz 2017'de Genel Kurul'a sunuldu. Anlaşmaya ABD, İngiltere, Rusya, Fransa ve Çin'in itirazlarına rağmen 122 ülke 'evet' oyu verdi ve 7 Temmuz 2017'de amacı nükleer silahların ve silah teknolojisinin yasaklanması olan bu uluslararası anlaşma kabul edildi.
Oylamaya aralarında ABD, Rusya, İngiltere, Çin, Hindistan, Pakistan, Türkiye, İran, İsrail, Fransa, Almanya, Yunanistan, Japonya ve İtalya'nın da olduğu 69 ülke katılmadı.
Anlaşmada nükleer silahların tüm dünyada kaldırılması hedef olarak gösteriliyor ancak taraflara karşı yaptırım niteliği taşımıyor. Nükleer silah karşıtı ülkeler ve sivil toplum kuruluşları yeni anlaşmayla bu silahların imhası için yasal zorunluluk getirmeyi amaçlıyor.
Anlaşma 2017'te imzalanmasına rağmen henüz yürürlüğe girmedi.
Kısa/Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması (INF) ve sonrası
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) soğuk savaş döneminde envanterine kattığı balistik roketlerin Avrupa ülkelerine tehdit oluşturması nedeniyle NATO SSCB'yle anlaşma sağlanması için bu dönemde ABD'ye uyguladı.
Silahlanma yarışının önlenmesine yönelik olarak ABD ve SSCB arasında 1980'den itibaren görüşmeler başlatıldı ve iki ülke arasında Aralık 1987'de "Kısa ve Orta Menzilli Füzelerin Tasfiyesi Antlaşması (INF) imzalandı.
Antlaşma menzili 500 ve 5 bin 500 km arası olan ve karadan fırlatılan kısa ve orta menzilli füzelerin kullanımını yasakladı fakat denizden fırlatılanlar füzeler anlaşma kapsamına alınmadı. Anlaşma uyarınca bu kapsamdaki 2 bin 692 silah imha edildi.
ABD ile SSCB arasında yapılan bu anlaşma Stratejik Silahların Azaltılması Antlaşması (START) adı altında START I (1991 yılında imzalandı) ve START II (ABD ve Rusya arasında 1993 yılında imzalandı) anlaşmaları ile devam etti ama START II hiçbir zaman yürürlüğe girmedi.
Anlaşma ile iki taraf kıtalararası balistik füze, denizaltı platformuna konuşlu balistik füze ve ağır bombardımanların sayısının 1.600'e çekilmesini hedefledi ve iki ülkenin de birbirlerini denetlemesi kuralı getirildi. ABD 2001'de START I anlaşmasının gereğini yerine getirdiklerini duyurdu.
Yıl 2010'a geldiğinde ABD Başkanı Barack Obama ve Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev yeni START anlaşmasını için Prag'da bir araya geldi ve yeni START II anlaşmasını imzaladılar.
Anlaşmayla göre iki ülke, nükleer silah başlıklarının üçte birlik kısmını, nükleer başlık taşıyan füze, denizaltı ve bombardıman uçaklarının sayısını ise yüzde elliden fazla azaltmayı kabul etti.
1 Şubat 2018'de ABD, iki ülkenin elindeki nükleer silahların denetiminin temelini oluşturan INF anlaşmasındaki yükümlülüklerini Rusya'nın koşulları ihlal ettiği gerekçesiyle askıya aldığını duyurdu.
Tutumunu gözden geçirmesi için Rusya'ya altı ay süre veren ABD, bu süre içinde anlaşma sağlanamazsa anlaşmadan çekileceğini açıkladı.
ABD'nin bu hareketine karşılık Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Rusya'nın da 6 ay içerisinde INF'den çekileceğini açıkladı.
ABD – İran nükleer anlaşması ve Trump'ın anlaşmadan çekilmesi
İran ile BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya arasındaki görüşmelerin 2006'da başlamasının ardından ABD Başkanı Barack Obama Temmuz 2015'te İran ile anlaşmaya vardı.
Anlaşmanın uygulanmaya koyulmasıyla birlikte İran BM'nin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na askeri üslere "kontrollü girişine" izin vermiş oldu.
Anlaşmayla birlikte ABD'nin İran'a uyguladığı ambargo da kalkmış oldu. Fakat ABD yönetimine Donald Trump'ın gelmesinin ardından Trump anlaşmayı eleştirmeye başladı.
Trump, göreve geldiği ilk günden itibaren eleştirdiği anlaşmayı 8 Mayıs 2018'de tek taraflı olarak sonlandırdığını duyurdu ve İran'a yeniden yaptırım uygulanacağını açıkladı.
İran'a yönelik yaptırımların ilk aşamasını 7 Ağustos'ta devreye sokan Trump Kasım 2018'de yeni bir ambargo kararı aldı ve uygulamaya koydu. (HA)
*Bu haberin yapımında ICAN, Sipri, Wikipedia, Nato, BBC ve Setav'ın internet sitelerinden faydalandık.