Fotoğraf: İran'da başörtme zorunluluğunu protesto eden kadınlar/AFP
İran'ın "dini ve siyasi yüce lideri" Seyyid Ali Hüseyni Hameney, "başörtüsü kuralına tam olarak uymayanlar asla dinsizlik ve devrim karşıtlığıyla suçlanmamalıdır," diyerek 16 Eylül'de Jina Mahsa Emini'nin "Ahlak Polisi"nin elinde öldürülmesine yol açan "tesettür denetimi" uygulamasının dayanağını oluşturan anlayıştan geri adım atıldığını duyurdu.
Hamaney, "Başörtüsü zayıf olanlar bizim öz kızlarımızdır." dedi.
İran'daki gelişmeleri yakından izleyen Arif Keskin de (@KeskinArif) Twitter hesabından bugün Şerg gazetesinin verdiği haberi paylaştı: "Yeni hicab/başörtüsü yasası meclise sunulmuş. Yeni yasada "kötü/az başını örtme" değil "tam başörtüsüzlük" suç sayılmış. İrşad Devriyesi ve ona benzerler kurumlar da yok."
"Anneler günü"nde
|
İran devlet televizyonunun haberine göre, Hamaney, görüşlerini, İran'da rejimin "Anneler Günü" olarak kutladığı Peygamber Hz. Muhammed'in en küçük kızı ve İslamı kabul eden ilk kişi olan Hazreti Fatma'nın doğum yıl dönümü dolayısıyla başkent Tahran'daki konutunda kabul ettiği bir grup kadınla konuşması sırasında açıkladı.
Mahsa Emini'nin öldürülmesini izleyen dört aydır süre giden protestoları "dış düşmanlar"a bağlayan Hamaney, "[...] düşmanın ümidi, başörtüsü kuralına tam olarak uymayan kadınların başörtüsünü tamamen çıkarmasıydı" dedi. "Ancak istedikleri gibi olmadı."
Başörtüsünün İslam'da bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Hamaney, kadınlara "[...] tesettürün farz olduğuna şüphe [olmadığını] herkesin bilmesi gerek[tiğini] açıkladı. "Bu[nun] hiç şüphesiz uyulması gereken dini bir yükümlülük [olduğunu]" dsöyledi.
Ancak, "dinî ve siyasî yüce lider," İran'da Mahsa Emini'nin "Ahlak Polisi"nce gözaltında tutulurken öldürülmesine kadar varan bir şiddetle zorlanan başörtüsü kuralına "tam olarak uymayanların", "asla dinsizlik ve devrim karşıtlığıyla suçlanmaması [gerektiğini]" vurguladı.
Hamaney, basın önünde yaptığı konuşmada, "başörtüsü zayıf olanlar bizim öz kızlarımızdır." dedi.
"İrşad Devriyeleri"ne son
İran'da "İrşad Devriyeleri" denilen "ahlak polisi"nce Tahran'da 13 Eylül 2022'de başını "tesettüre uygun" örtmediği gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki Mahsa Emini'nin 16 Eylül'de yaşamını yitirmesinin ardından patlak veren protestolar, rejime karşı bir ulusal isyan karakterine bürünmüş, paramiliter "Besic" milislerinin isyancılara karşı giriştikleri şiddetli bastırma operasyonları sırasında 500 dolayında insan öldürülmüştü.
Protestolar, 1979'dan bu yana süre gelen zorunlu "hijab" (başörtüsü) uygulamasına yönelik olarak rejim içindeki itirazları da alevlendirmiş ve 5 Aralık'ta kadınları kamusal alanda "hicab" denetime tâbi tutan "İrşad Devriyeleri"nin dağıtıldığı açıklanmıştı.
Rejimin "İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Merkezi" Sözcüsü Ali Hanmuhammedi, 5 Aralık'ta, eleştirilerin hedefi olan devriyelerin görevinin sona erdiğini ve başörtüsü uygulamasının "daha modern yöntemlerle teknolojiden de faydalanılarak devam edebileceğini" belirtmiş, ancak bu haberler tam olarak doğrulanamamıştı.
TIKLAYIN-İran'da protestolar sürüyor: "Ahlak polisinin kaldırıldığı bir yalan"
Polis ve yargı şiddeti rejimde çatlak yarattı
İran'da 3 ay önce başlayan Mahsa Emini gösterilerinde protestoculara yönelik baskılar ve idam kararları uluslararası düzeyde Tahran yönetimine yönelik eleştirilere yol açarken, İran'ın, Birleşmiş Milletler (BM) Kadının Statüsü Komisyonundan (CSW) çıkarılması Tahran yönetimine yönelik ekonomik ve siyasal yaptırımların artırılması olarak değerlendirildi.
Ülkede 22 yaşındaki Mahsa Emini'nin gözaltında ölümü sonrası yaşanan olaylar, halkın uzun yıllardır süren demokrasi ve özgürlük taleplerine kulak verilmemesiyle birleşince, ekonomik ve sosyal sorunlardan kaynaklanan toplumsal rahatsızlığı gün yüzüne çıkardı.
Zorunlu başörtüsü uygulamasına karşı başlayan protestolar, kısa sürede ülkenin geneline yayılan rejim karşıtı gösterilere dönüştü. Emniyet güçlerinin müdahalesi nedeniyle yüzlerce gösterici hayatını kaybetti, 10 binden fazla kişi gözaltına alındı. 25 kişi idam istemiyle yargılanırken, teamüller dışında kısa sürede 2 göstericinin idam edilmesi İran yargısının ülke içinde ve dışında eleştirilmesine yol açtı.
Polisin göstericilere sert müdahalesi dünya medyasında geniş yer alırken diğer taraftan İran'ın Rusya'ya verdiği kamikaze insansız hava araçlarının (İHA) Ukrayna savaşında kullanılması Batılı ülkelerin Tahran yönetiminden duyduğu rahatsızlığı artırdı.
İran İslam Cumhuriyeti'nin daha çok protestocuyu idam etme kararlılığı karşısında ülkenin önde gelen kimi İslam hukuku uzmanları ve ilahiyatçılar yargının şeriat yorumuna karşı seslerini yükselttiler.
TIKLAYIN-İranlı Şii ilahiyatçı Muktedayi | "Ölüm cezaları İslam hukukuna da şeriata da uymuyor"
(AEK)