Sosyalist partilerin temsilcileri, yeni bir anayasa yapma sürecine halkın sözünün gerçekten dahil olmasının yolunun taleplerin yükselmesinden geçtiğini, zira Adalet ve Kalkınma Partisi'nin metninin piyasacı, neoliberal politikaları pekiştiren bir metin olduğunu saptıyor.
Başbakan Erdoğan dün taslağı oluşturup eleştirilere açacaklarını, Meclis'ten ve Çankaya'da geçirdikten sonra da halkın onayına sunacaklarını söyledi. Sosyalistler, AKP'nin tartışmaların kendi istediği eksende yürümesini istediğini saptıyor. Asıl tartışmanın bu bağlamın dışında, gerçekten eşitlikçi, özgürlükçü ve emekten yana olması gerektiğini belirtiyor.
bianet Emek Partisi (EMEP), Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), Türkiye Komünist Partisi (TKP) yetkilileriyle süreci ve hazırlıklarını konuştu.
SDP, ÖDP anayasa kampanyası için ortak bir sol platform oluşturma çalışmalarını yürütüyorlar. TKP kendi taslağını hazırlıyor.
Mustafa Yalçıner (EMEP): Düzeni onaylayacak bir metnin yazıcılığı bizlere düşmemeli. Bizim üzerinde duracağımız, Demokrasi, eşitlik, özgürlük taleplerinin anayasada yer almasını sağlamak. Çeşitli halk kesimleri tek tek kendi başlarına ya da bir arada taleplerini gündeme getirmeli. Halk bizzat kendi taleplerini sahiplenerek ortaya koyduğunda, sosyalistlere bunun önünü açmak düşer.
Şimdiki tartışma egemen odaklar arasına sıkışmış durumda. Neoliberal bir anayasa yapmakta uzlaşmazlıkları yok.Örneğin paralı eğitimin yok edilmesi, eşitlik ve özgürlük yoksulluğunun giderilmesiyle ilgili bir adım yok. Eleştiriler de buna yönelik değil. AKP'yle AKP karşıtı bürokratik çevreler arasındaki eski tartışma şimdi türban alanında gerçekleşiyor.
Bekir Kemal Ulusaler (ÖDP): Önemli olan işin içinde halkın temsil edilebileceği demokratik kitle örgütleri, sendikalar, meslek örgütleri kurum ve kuruluşların yer alabilmesi. Halk taleplerini bu alanlarda ifade edebilir. Tartışmanın can yakıcı sorunların üzerinden yürümesi gerek. Bu da demokrasi ve "pasta", yani bölüşüm. Bunun piyasalaşma mantığının dışında olması gerek.
Meslek örgütleri, sendikalar bütün toplum için de mücadele derler ama kendi alanlarındaki talepleri dile getirirler. Asıl puan alıcı işi yapacak olan siyasi örgütler, partilerdir.
ÖDP sürece bir yandan Meclis'teki milletvekili Ufuk Uras'la, bir yandan da sol içinde ortak platformla müdahil olacak. Ortak platform için çalışmalar sürüyor.
Filiz Koçali (SDP): Genel bir toplumsal mutabakat isteniyorsa,.Türkiye'de yaşayan bütün halkların "benim anayasam" diyeceği bir metin oluşturulmalı. Vesayet rejimini güçlendiren maddelerin tamamen kaldırılması gerek.
Bunun için siyasi güçlere ve halka büyük görev düşüyor. 22 Temmuz seçimlerinde kısmen başarılan güç birliğini anayasa kampanyasında daha da genişletmek gerek. Solda duran özgürlükçü kesimlerin, özgürlükçü İslamcıların, sol liberallerin, sosyalistlerin geniş mutabakatla anayasa tartışmasına dahil olması gerek. Ortak platform için görüşmeler sürüyor; olgunlaşmak üzere. Şimdiye kadar yapılmış anayasa taslağı çalışmalarını da toparlıyoruz. Meclis'te bu çalışmaları paylaşabileceğimiz, güçlü bir ses de var artık. Bu da bir fırsat.
Kemal Okuyan (TKP): Anayasa tartışmasında AKP'yi referans noktası olmaktan derhal çıkarmamız gerek. AKP, 12 Eylül anayasasına alternatif, ama ideolojik hat olarak son derece piyasacı, liberal, gerici bir anayasa metni hazırladı. Tamamen başka bir bağlamda, 12 Eylül anayasasının gerçek teşhirine dayanan, emekçi halkın çıkarlarını savunan bir alternatifin tartışılması, bunu geniş toplum kesimlerine mal etmek gerekiyor.
Anayasa taslağı çalışmasının son aşamalarına geldik. Önceliğimiz tabii ki işçi sınıfı olacak. Derdimiz bir anayasanın neleri kapsaması gerektiğini açığa çıkarmak. Bunun karşılığı olan, sağlam örülmüş bir anayasa metni de var elimizde.
Değişik kesimlerin taleplerinin ortaklaşma ihtiyacı var. Anayasa metni Bakanlar Kurulu'nun ya da bir profesörün cebinden çıkaracağı bir şey olamaz. Elbette sanatçıların, işçilerin, kadın örgütlerinin görüşü yer almak zorunda.
AKP, 12 Eylül anayasasının cesaret edemediği hükümler getiriyor. Özgürlük alanı dediği, aslında liberal, piyasa ekonomisinin mantığıyla tarif ediliyor. Ve en zayıf noktası sosyal haklar.
12 Eylül anayasası da, AKP'ninki de Türkiye kapitalizminin ve uluslararası sermayenin ihtiyaçlarının ürünü. Ve AKP bunu çok güzel cilalıyor. AKP de, karşıtları da türban meselesini tartışmanın merkezine bilerek yerleştirdi. Anayasayla ilgili en fazla tartışılacak şey türban meselesi değil. (TK)