Türkiye Barış Meclisi (TBM), Lice raporunu bugün açıkladı.
Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki Hezân (Kayacık) köyünde 28 Haziran’da yapılan karakol protestosunda askerin halka ateş açmasının ardından 18 yaşındaki Medeni Yıldırım öldürülmüş, dokuz kişi de silahla yaralanmıştı.
Türkiye Barış Meclisi heyetindeki Hakan Tahmaz, Sema Solaklı, İmam Canpolat, Fatih Polat, Türkan Uzun, Ayşe Aydoğan, Şemsettin Koç, Ali Karaoğlan 1 ve 2 Temmuz’da köy, ilçe ve ilde görüşmelerde ve incelemelerde bulundu.
Görüşülen isimler şöyle: Diyarbakır Valisi Cahit Kıraç, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna, Lice Belediye Başkanı Fikriye Aytin, Kaymakam Ömer Özbek, Kayacık Köyü Muhtarı Kadri Çelik, olayların tanıkları, mağdurlar, Yıldırım ailesi, BDP İlçe Başkanı Harun Erkuş ve İl Temsilcileri, Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Diyarbakır Tabip Odası, Mezopotamya Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEYA-DER), Barış Anneleri, İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği’nden (Mazlum-Der) temsilciler.
Üç sayfalık rapor, bugün Diyarbakır Barosu’nda düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Raporda, “PKK silahlı güçlerinin geri çekildiği, barış ve çözüme yönelik toplumun umudunun yeniden yeşerdiği ve güvensizliğin ciddi boyutlarda olduğu bir dönemde böylesi bir olayın yaşanmış olmasının, barış sürecini zora soktuğu” belirtildi.
“Hiçbir yetkili başsağlığı dilemedi”
Raporda özetle şu tespitler yapıldı:
* Olayların iddia edildiği gibi uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantısını sorduğumuz Vali, bunun bir iddia olduğunu, kesin bir bilgi olmadığı söyledi. Kaymakam ise kesin bir dille ‘Olay karakol protestosudur’ dedi.
* Aile ve köylüler kendilerinden özür dilenmesini bekliyor. Hiçbir kamu yetkilisi Medeni Yıldırım’ın ailesini başsağlığı için aramadı.
* Kalekol inşaatı önünde yapılan protestonun bitiminden ve katılımcıların dağılmaya başladığı bir esnada, kitle üzerine Jandarma tarafından ağır silahlarla ateş açılmasına, gaz bombalarının atılmasına gerekçe olarak gösterilen kitlenin içinde silahlı kişilerin bulunduğu, bunların havaya ateş ettiği gibi basına yansıyan iddiaları hiç kimse doğrulamadı.
* Yetkililere sorulan, protesto öncesi katılımcıların arasında silahlı şahısların bulunduğuna dair istihbarat söz konusu ise buna yönelik neden önceden tedbir alınmadığı ve alındığıysa neler olduğu konusuna ise herhangi bir açıklık getirilmedi.
* Yaralananların çoğuna kurşunların vücutlarının arka kısmından girmiş olması, karakolun saldırı altında kaldığı ve meşru müdafaaya başvurduğu iddialarını doğrular nitelikte değil. Aksine bu bulgular, karakoldan uzaklaşmakta olan kitlenin üzerine ateş açılmış olduğunu gösteriyor.
* Savcının delil toplaması sırasında karakol bahçesi dışında, kitlenin bulunduğu alanda boş kovanın bulunmaması da bu iddianın gerçek olmadığını gösteriyor.
* Kaymakam da kitle içersinden karakola yönelik silahlı saldırı olmadığını çok net ifade etti. Bütün tanıklar ve mağdurlar, dağılma sırasında kitlenin karakola değil, inşaat alanına taş attığını ifade etti.
“Süreç daha fazla zarar görmemeli”
* Görüştüğümüz köylüler ve muhtar, karakol istemediklerini, köyün elektrik, hastane, yol gibi daha hayati ihtiyaçlarının bulunduğunu söylediler.
Türkiye Barış Meclisi, raporda önerilerini de sıraladı. Öncelikle, soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi için olay anındaki karakol yetkililerinin görevlerinden el çektirilmeleri ve olayın bütün yönleriyle aydınlatılması ve sorumluların yargı önünde hesap vermesi gerektiği belirtildi.
Ayrıca, “Hezân’da yaşanan vahim hadisenin açıklığa kavuşması, ortaya çıkan güven sorunun giderilerek yaşanan acıların bir nebze de olsa dindirilmesi, hassas bir durumda olan barış sürecinin daha fazla zarar görmemesi” temenni edildi. (AS)
* Fotoğraf: İslam Yakut / AA