Daha önce Almanya, İsviçre, Belçika, Avusturya ve Japonya'da açtığı sergilerle 8 milyon ziyaretçinin izlediği Von Hagens, birçok yeni tartışmanın da merkezine yerleşti.
Profesör tutuklanabilir peki ya izleyiciler?
İnsan ve hayvan vücudu üzerindeki çalışmaları nedeniyle bilim çevrelerinin ve dinsel grupların tepkisini çeken, adı "Ölümün Walt Disney"ine çıkan ve Frankeştayn ile kıyaslanan Alman Profesör, İngiliz Kanal 4 televizyonunda geceyarısına doğru yayınlanan otopsisiyle tartışmaları doruk noktasına çıkardı.
Öyle ki, bugün yapılan açıklamalar profesörün "Anatomi Anlaşması'nı ihlal etmekten" tutuklanabileceğini bile söylüyor. Kişi başı 12 pound (30 milyon) verip canlı olarak otopsiyi izleyen 500 kişi ve televizyon başındaki İngilizlere ne olacağı ise sanırım psikologların çözmesi gereken bir sorun olarak kalacak. Kanal 4 bu konuda özel danışma hatlarını halihazırda izleyicilere açmış durumda.
Program öncesi ve sonrası yapılan tartışmalarda odak noktası "halka açık otopsi"nin bir şov mu yoksa eğitici unsurlar içeren tıbbi bir deney mi olduğuydu.
"Eğitim amaçlı" tanıklık
İzleyicilerin hemen hepsi orada bulunmalarını "eğitim amaçlı" olarak niteledi. (başka ne diyebilirlerdi ki, eğlenmek için otopsi izlemeye gittiğini söyleyebilecek kaç aklı başında kişi var aramızda?) Sivil toplum örgütleri ve doktorlar ise farklı görüşler paylaştılar. Hastanelerdeki otopsilerin halka açılmasından bahsedenler ve buna karşı çıkanların yanı sıra, otopsinin bir defalık halka açık yapılmasının insanların, özellikle de yakınlarına otopsi yapılanların süreç hakkında bilgilenmesi açısından önemli olduğunu savunanlar da vardı.
Kendi açımdan, bilmediğim birçok şeyi öğrendiğimi itiraf etmeliyim ama bir daha böyle bir şeyi izlemek ister miyim, pek emin değilim. Ayrıca Alman doktorun ısrarlı davetlerine rağmen kameramanların gösterdiği çekingenlik de bir başka çekim için gerekli kadroları bulmada sorun yaşanacağının sinyallerini verdi.
Von Hagens'in diğer çalışmaları da aslında bir o kadar tartışmalı. Heidelberg Üniversitesi'nde kendi geliştirdiği ve "plastination" adı verilen teknikle insan vücudunda yüzde 70 oranında bulunan akışkan sıvıyı vakumlayarak çıkaran ve yerini tepkisel plastikle (slikon gibi) dolduran Hagens, bu yöntemle yumuşak vücut parçalarını bile sertleştirebiliyor ve kadavralara istediği şekilleri verebiliyor. Bu teknik ayrıca sinirler üzerinde de uygulanabiliyor. Üzerinde çalışılan vücutlar gönüllü bağışlardan, Rusya ve Çin'deki yerel otoritelerden sağlanan sahipsiz kadavralardan veya daha önceki anatomik çalışmalardan sağlanıyor.
Tarih boyunca anatomi
Ölüler üzerindeki ilk çalışmaların tarihçesi milattan önce (MÖ) 3. yüzyıla, İskenderiye'ye kadar uzanıyor. Sadece ölülerin değil canlı suçluların üzerinde de yapılan deneyler var o tarihte. 18. yüzyılda İngiltere'de ise anatomistlerin hırsızlara para vererek mezarlardan kadavra çaldırdıkları biliniyor. Hatta William Here, denek olarak kullanmak üzere öldürdüklerini bile itiraf etmişti. Bu hareket 1832'de ilk anatomi anlaşmasının doğmasına da neden oluyor. Meclisten geçen bu ilk yasaya göre, çok yoksul kimselerin cesetleri 48 saat içinde sahiplenilmezse anatomik araştırmalar için kullanılabiliyordu. Yoksulların sayısındaki azalma nedeniyle 1920'de yasa değişti ve zihinsel özürlülere ait cesetlerin, bakıldıkları hastanelere ödenen belirli bir ücret karşılığında kullanılmasına izin verdi.
Dinlerin etkisinin azalmasıyla İkinci Dünya savaşı sonrası hemen hemen tüm incelemeler bağışlanan kadavralar üzerinde yapılmaya başlandı. Bugün ise İngiltere'de, ölünün vücuduyla ilgili kararı yakınları veriyor. Bununla beraber birkaç sene önce Liverpool'da 800 çocuğa ait 2080 adet organın ailelerinin izni olmadan kullanılması büyük bir skandal ve yasada değişikliğe yol açmıştı.
* www.bodyworlds.co.uk den sergiyle ilgili bilgi alabilirler