Click here to read the article in English / Haberin ingilizcesi için buraya tıklayın
“Urfa’dan İstanbul’a gelmek istediğimde valilikten izin belgesi almak zorundayım. 15 günlük izin belgesiyle gelebildim. Nedenini sorduğumda ‘Türkiye’yi terkedip Avrupa’ya gitmeni istemiyoruz’ dediler. Türkiye içinde de dışında da hareket edemiyorum. Türkiye benim için içine kilitlendiğim büyük bir hapishane.”
Kendisi de Suriyeli bir mülteci olan Hayata Destek Derneği Çalışanı Rana Safaa Sayah, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen “Şimdi Dinleme Zamanı” başlıklı panelde böyle konuştu.
“Şimdi Dinleme Zamanı” başlığına ithafen “Şimdi konuşmak ve yüksek sesle konuşmak zamanı” diye başladığı panelde Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin durumunun iyiye gitmediğini anlattı.
Panel sonrası sohbetimizde anlattığı hikayesi, Suriyeli mültecilerin yaşadıkları sorunlara örnek niteliğinde.
Halep’ten Urfa’ya göç
TIKLAYIN: BİLGİ'DE PANEL: ŞİMDİ MÜLTECİLERİ DİNLEME ZAMANI
Sayah, Halep Üniversitesi’nde İngilizce Edebiyatı bölümünde akademisyen olduğunu, ailesiyle birlikte üç yıl önce Urfa’ya geldiğini anlattı.
“Savaşa katılmadık ama siviller de yaralanıyor; erkek kardeşim savaşta yaralanmıştı. Tedavisi için kardeşlerim ve anne babamla Urfa’ya geldik. Burada akrabalarımız vardı.
“Kardeşim tedavisi sağlanamayınca Almanya’ya gitti. Diğer kardeşlerim de İsveç ve Norveç’e gittiler.
“Bu sırada babam da yaralıydı ve doktorlar bir ayağını kesmek zorunda olduklarını söyledi. Şimdi engelli. Tedavisinin devam etmesi gerekiyor ama bir destek yok. Ailemi maddi olarak destekleyen tek kişi benim. Anne ve babamı bırakamadığım için burada kaldım.”
Gitmeye de izin yok çalışmaya da
Türkiye’de kalmak zorunluluktan görünüyor onun için. Türkiye’de bir üniversitede çalışmasının çalışma izni verilmemesi nedeniyle mümkün olmadığını söyledi.
“Kapasitemiz var, hükümet bizi entegre etmeli ama olmuyor. Urfa’dan çıkmak için izin aldığımda Avrupa’ya gitmemden korktuklarını söylüyorlar. Gitmeme izin vermiyorlar en azından çalışabileyim.”
Avrupa’ya giden kardeşlerinin durumunun ise iyi olduğunu anlattı:
“Kız kardeşim eşini savaşta kaybetmişti. İki yıl önce şimdi beş yaşında olan oğluyla İsveç’e gitti. Nakit yardım alıyorlar, sosyal güvenceleri var, dil okuluna gidiyor, iki yılda İsveççe öğrendi. Oğlu da kreşe gidiyor. Burada böyle bir durum yok, aksine aşağılanıyoruz.”
Kardeşlerinin Birleşmiş Milletlere başvurması, oradan sonuç alınması halinde anne ve babasıyla yurtdışına gitmeyi düşünüyor. (BK/HK)