"Tarihin suiistimali, son tahlilde ahlaki bir soruna işaret etmesi nedeniyle, bir tarihçi için affedilemeyecek kusurların başında gelir. TTK Başkanı Halaçoğlu’nun 15 ila 16. yüzyıllarda, bugün “Kürt” olarak görünen kimi aile ve aşiretlerin Türkmen olduklarına ilişkin bulgularının olduğunu açıklaması ve buradan yola çıkarak vehmettiği siyasal ve kültürel sonuçlar, söz konusu suiistimalin en açık örneğidir."
Tarih Vakfı'nın eski ve yeni yönetim kurulu üyelerinden oluşan bir grup akademisyen bir açıklama yayınlayarak "Halaçoğlu’nu, tarihçi olmanın sorumluluğuyla hareket etmeye çağırıyoruz" dedi.
Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Yusuf Halaçoğlu 18 Ağustos'ta Kayseri'de düzenlenen "Türk Tarihi ve Kültüründe Avşarlar" konulu sempozyumda yukarıda alıntılanan ve tepki gören açıklamayı yapmıştı.
"TTK’nın konumunu yeniden ele alınmalı" diyen vakıf adına yapılan açıklamanın altında imzası olan isimler şöyle:
Prof. Dr. Edhem Eldem (Boğaziçi Üniversitesi), Prof. Dr. Şevket Pamuk (Boğaziçi Üniversitesi), Prof. Dr. İlhan Tekeli (ODTÜ), Prof. Dr. Mete Tunçay (Bilgi Üniversitesi), Prof. Dr. Uygur Kocabaşoğlu (İzmir Ekonomi Üniversitesi), Doç. Dr. Esra Danacıoğlu (YTÜ), Doç. Dr. Suavi Aydın (Hacettepe Üniversitesi), Yrd. Doç. Dr. Ferdan Ergut (ODTÜ), Yrd. Doç. Dr. Oktay Özel (Bilkent Üniversitesi).
"Kimlik değişkendir"
"Ünlü -ve muhafazakar- tarihçi Geoffrey Rudoph Elton’un lisans düzeyinde tarihçi adaylarına öğretilen şu sözünü Halaçoğlu’nun da aklında tutması gerekiyor: 'Geçmişin hemen her yorumu için, bir yerlerde mutlaka bazı belgeler vardır. Yeter ki, diğer belgeler görmezden gelinsin."
Vakıf, "tüm dünyada son 30 yılda üzerinde mutabakat oluşan alanlardan birinin de ulusal ve etnik kimliğin dinamik, değişken ve en nihayetinde öznel bir durum olduğu bilgisi" olduğunu söyledi.
"O nedenle bazı Kürt aşiretlerinin uzak geçmişte Türkmen kütlesi içinde gözükmesinin, kimlik bakımından bir anlamı yok. Onlar bugün kendilerine ne diyorlarsa, odurlar. Modern sosyal bilim yaklaşımı bunu sorgulamaz."
TTK başkanının araştırmasının metodolojik olarak da sorunlu olduğunu söyleyen akademisyenlerin açıklaması özetle şöyle:
- Halaçoğlu, ötekileştirici bir bakışla kendi ırkçılığına dayanak arıyor. Tarih boyunca farklı etnik gruplara mensup pek çok insan çeşitli nedenlerle başka gruplara geçiş yaparak onların içinde erimeyi tercih etmişlerdir. Kişilerin belirli etnik kimliklere mensubiyetlerinin onları doğrudan doğruya bugünün sorunları karşısında eski aidiyetlerinin gerektirdiği düşmanca tutumlara sevk edeceği düşüncenin açık adı ırkçılıktır.
- Halaçoğlu elinde “Ermeni dönme”lerinin listesinin bulunduğunu da açıkladı. Bu en başta Türkiye vatandaşı olan Ermenilere yapılmış açık bir tehdittir.
- Halaçoğlu’nun hayal ettiği, kan üzerine kurulu bir “Türk” kimliği mümkün değil. Bugün Türkiye nüfusunun çok büyük bir bölümünün, belki de yarıdan fazlasının kökenlerinde 19. ve 20. yüzyıllar boyunca gelen göçmenler var.(EÜ)