*Fotoğraf: AA - Düzce Depremi/Arşiv
Bugün, Düzce depreminin 21. yıldönümü. 12 Kasım 1999'da gerçekleşen depremde Düzce ve civar illerde resmi rakamlara göre 845 kişi hayatını kaybetti, 4948 kişi de yaralandı. Depremden sonra 3395 binanın acilen yıkılması gerektiği tespit edildi, 12939 bina, 2450 işyeri yıkıldı ya da ağır hasar aldı.
Düzce'de 12 Kasım 1999 tarihinde 7,2 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş, etki alanındaki yerleşim bölgelerinde ağır hasara ve büyük oranda can ve mal kaybına yol açmıştı. Düzce depreminde yakınlarını kaybedenlerin acıları ise hala ilk günkü gibi tazeliğini koruyor.
TMMOB: "Milyonlarca insanın hayatı tehlikede"
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, Düzce Depremi'nin 21. yılı için bir açıklama yayınladı ve açıklamada hala milyonlarca insanın hayatının tehlikede olduğu vurgulandı.
Açıklamada şöyle denildi:
"Ağır bedeller ödediğimiz Marmara depreminin sıcaklığı henüz geçmeden, 12 Kasım 1999 tarihinde gerçekleşen Düzce depremi tam bir yıkım oldu. Bölge ekonomisi derin yara aldı.
"Marmara ve Düzce depremlerinin yol açtığı büyük acılar, tüm toplumsal hayatın deprem gerçeğine göre yeniden düzenlenmesi yönünde beklentileri artırmış, bir deprem ülkesi olan Türkiye`de ilgili mevzuattan şehirleşmeye, konutların güvenliğinden deprem eğitimine kadar geniş bir yelpazede köklü değişim yapılması doğrultusunda toplumsal bir mutabakat açığa çıkarmıştı.
"Ülke hala depreme hazır değil"
"Son olarak 30 Ekim 2020`de yaşanan 6,9 büyüklüğündeki İzmir Depremi sonucunda 115 vatandaş hayatını kaybetti, 1035 kişi yaralandı, yüzlerce özel ve kamu binası orta ve ağır hasarlı duruma geldi.
"Açıktır ki sıklıkla tekrar ettiğimiz gibi ülkemiz hala depreme hazır değildir ve Düzce Depreminden bu yana onlarca yılını boşa geçirmiştir. Nasıl ki Marmara ve Düzce Depremlerinden bir süre sonra yaşanan acıların yakıcılığı hafifleyip soğuması ile konuşulan konular ve verilen sözler unutulduysa, İzmir Depreminden sonra da yine öyle olacağını düşündürüyor."
Aradan geçen 21 yılda toplumsal yaşamda deprem gerçeği gözetilerek gerekli düzenlemeler yapılmadığını, mühendislik biliminin gereklerinin dikkate alınmadığını vurgulayan TMMOB, depreme karşı alınması gereken önlemler konusunda yaptıkları uyarıların dikkate alınmadığı takdirde, daha büyük bir depremde, özelllikle Doğu Marmara bölgesinde yaşanacak bir depremde, çok ağır sonuçlarla karşılaşacağını vurguladı.
"Özlememek elde değil"
Anadolu Ajansı'ndan Yavuz Emrah Sever'in aktardığına göre, depremde 2 torunu ve 2 yakın akrabasını yaşadıkları iki katlı ahşap evin yıkılması sonucu kaybeden, kızı ise yaralı olarak kurtarılan Pamuk Kulaç (70), torunlarının deprem sırasında ilçe merkezindeki evlerinde olduğunu söyledi ve yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Depremi ilçeye bağlı Tavak köyündeki evimizde yaşadık. Torunlarım o esnada ilçe merkezindeydi. Orada her taraf yıkıldı. Biz köyümüzdeydik. İlçeye indik. Torunlarımın yaşadığı ev yerle bir olmuş. Göçük altındaydılar. Karanlıktı, kimseyi göremedik. Nasıl olduklarını bilmiyorduk. İlk babaannelerini enkazdan çıkardılar. Ardından benim kız yaralı çıktı. Ondan sonra torunlarımı ölü olarak, tek tek çıkardılar.
"Onları özlememek elde değil. Tabii ki özlüyoruz. Onların yokluğu daha bir farklı. Kötü bir şey. Annelerinin şu an zaten kötü bir rahatsızlığı var. Öylesine yaşıyoruz. Allah kimseye vermesin. Bundan sonra da yaşatmasın."
"21 yılda değişen hiçbir şey yok"
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi de depremin 21. yılında değişen hiçbir şeyin olmadığını, acil eylem planı hazırlanması gerektiğini belirtti. Açıklamalarında şöyle denildi:
"Düzce Depremi'nin üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen kayıplarımız devam ediyor. Yasal, idari ve uygulamalara dönük kararlara ve tedbirlere uyulmadığı gibi imar affı ile denetimsizliğin önü açılarak ölüme davetiye çıkarıldı. Deprem güvenliği yerine imar affı, denetimsizlik ve yine rantın ön plana alındığını ne yazık ki İzmir Depremi’nde yeniden gördük ve yaşadık.
"İstanbul’da büyük bir depremin beklendiği ve yapı stoğunun güçlendirilmesi, kaçak ve denetimsiz yapıların yıkılması uyarılarında bulunduğumuz bugünlerde, siyasi iktidar insanların hayatlarına mal olacak uygulamalardan ve politikalardan vazgeçmelidir."
Düzce Depremi’nden bugüne 21 yılda deprem vergilerinin nasıl harcandığının belirsiz hale geldiği, afet yasasının da kentleri yıkıp yapmanın aracı olarak kullanılmaya başlandığı vurgulanarak, "İzmir’de yaşadığımız acıların tekrarlanmaması için acil eylem planı hazırlanmalıdır" denildi.
(SO)