Gül'ün İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı olarak performansı, konjonktürün de etkisiyle, "cesaret verici değil."
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Sekreteri Sevim Salihoğlu cumhurbaşkanlığının 12 Eylül yetkilerinin, seçim sürecinin antidemokratik niteliklerine işaret ediyor. Bunlar değişmese de, cumhurbaşkanının yetkilerini insan hakları ilkelerine dayanarak kullanması gerektiğini söylüyor.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, İnsan Hakları Danışma Kurulu'nda yaşananları, insan haklarını doğrudan ilgilendiren ve "geriye gidiş" olarak nitelendirdiği yasa değişikliklerini anımsatıyor.
Bakkalcı: Performansı cesaret verici değil
"Kurul'a parlamento, hükümet hiç danışmadı. Şubat 2005'ten bu yana çalıştırılmıyor. Rapor hazırlayan profesörler İbrahim Kaboğlu ve Baskın Oran'a dava açıldı."
Bu sürecin genelde hükümetin, özelde Gül'ün sorumluluğunda olduğunu, Gül'ün performansının "cesaret verici olmadığını" gösterdiğini vurgulayan Bakkalcı, "Cumhurbaşkanı kim olursa olsun, beklentimiz insan haklarına içtenlikli bir hürmet" diyor.
TİHV, geçen ay Birleşmiş Milletler İşkenceyi Önleme Sözleşmesi'ne Ek Seçmeli Protokol'ün onaylanması için Gül'le görüşmüştü. Gül'ün "nazik bir şekilde konuyla ilgileneceğini söylediğini" aktaran Bakkalcı, bu sürecin de ölçüt olabileceğinden söz ediyor. Protokol'ü Eylül 2005'te BM'de Türkiye adına Gül imzalamıştı.
Kurma: Yetkilerini insan haklarını esas alarak kullanmasını bekleriz
Helsinki Yurttaşlar Derneği'nden (HYD) Emel Kurma Gül'ün olası cumhurbaşkanlığının insan hakları ortamına etkisini asıl belirleyecek faktörün, Gül'den sonraki bakan olacağını, Gül'ün de "Eğer insan hakları gibi bir derdi varsa, yasaları değerlendirmesinde temel insan hakları ilkelerini ölçüt alabileceğini ve kararlarında bunu gösterebileceğini" söylüyor.
Kurma hükümetin "son bir yıl içindeki savrulması"yla bağlantılı olarak, insan haklarından sorumlu bakan Gül'ün "sınıfta kaldığının" söylenebileceğini ifade ediyor.
Gül'ün Dışişleri Bakanı olmasının olumsuz etkilerini de anımsatarak "İnsan Haklarından Sorumlu Bakan'ın tek görevi bu olmalı" diyor.
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Başkanı Ayhan Bilgen de buna değiniyor, Dışişleri'nin temposu içinde insan haklarının ilgi odağı olmadığını söylüyor.
Bilgen: Herkesin hak ve özgürlüklerinden yana olmalı
Bilgen beklentilerinin "Toplumsal taleplere açık, herkesin hak ve özgürlüklerinden yana bir performans" olduğunu ifade ediyor.
İnsan hakları örgütleriyle "çok sistematik olmasa da iletişim ve diyalog ortamı oluşturabilmiş bir bakanın Cumhurbaşkanlığına çıkması"nı da anlamlı buluyor. (TK)