"Hakkari ve tüm bölge genelinde insanlar Başbakana geçmişte verdiği krediyi geri çekebilirler. Tahminim o ki, bölgede AKP ciddi oy kaybına uğrayacak. DTP de oylarının daha da artırabilir."
Hakkari'de seçim hazırlıklarının ve haberciliğinin de Ankara'da Başbakan Erdoğan etrafında şekillenen siyaset üzerinden yürüdüğünü bianet'e aktaran Çapraz, "Hakkarililer, Başbakanın 'Kürt realitesini tanıyoruz' sözünden bugüne kadar çelişkili bir süreç yaşadılar.
Newroz'da halk ve gazetecilerin güvenlik kuvvetlerinin saldırısına uğraması, Davos'ta yaptığı konuşmalar birbirinden farklı iki Erdoğan'ı ortaya koyuyor. Her fırsatta farklı bir kimliğin açığa çıkması halkın gözünde çelişki yaratıyor" dedi.
1991'de Hakkari Demokrat gazetesinde haberciliğe adım atan, dokuz yıl önce de Yüksekova Haber gazetesi ve sitesini kuran Çapraz'dan yerel seçim ortamını aktarıyoruz:
Seçim ortamını, adaylarıyla anlatır mısınız?
İki kutuplu seçim ortamında açık şekilde Demokratik Toplum Partisi (DTP) ve AKP'nin ağırlığı var. Hakkari'de DTP belediye başkan adayı Mehmet Selim Ertaş'in, AKP adayı Şükrü Çallı'ya üstünlüğü gözüküyor. Benim yaşadığım 70 bin nüfuslu Yüksekova İlçesindeyse DTP adayı Ruken Yetişkin, AKP milletvekili Rüstem Zeydan'ın kardeşi Necmi Zeydan ile yarışıyor. Her iki yerleşim de de DTP avantajlı gözüküyor. Şu an Hakkari Belediye başkanı olarak Kazım Kurt; Yüksekova'da Belediye başkanlığında da DTP'den Salih Yıldız görevde.
Sorun mu, siyaset mi tartışılıyor?
DTP bu seçimde hem Hakkari hem de tüm bölgede, Kürt Sorunu'na karşı durabilecek, toplumsal sorunları çözebilecek, siyaset üretebilecek partiye yakın kendi kadrolarından adaylara ağırlık verdi; onları seçti. AKP'nin de öyle proje üretebilecek adayları yok...
Bence bu seçimde siyaset daha fazla ön planda...Tabi bu, Kürt Sorunu'nu merkezi alan bir parti olarak DTP'nin işine yarıyor. Ki DTP, son dönemde sorunu kendi kabuğundan çıkarmak ve uluslararası plana taşıma yönünde girişimleri oldu. Başbakanın Hakkari'de "Ya sev ya terket" biçiminde kamuoyuna yansıyan sözleri polemiğe neden oldu. Newroz da yaşanan gerginlikler, tutuklamalar Kürtlere yönelik bakışta değişiklik olmadığı izlenimi yarattı. Geçen Newroz'dan beri her gün insanlar "yasadışı slogan atmak" gibi gerekçesiyle tutuklanıyor.
İnsanları yaralayan ve öldüren, gazetecileri görev başında ağır şekilde darp eden güvenlik güçleriyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı. Slogan atanlar yakalanıyor, insanları ve gazetecileri fiziki olarak hedef alanlarla ilgili işlem yapılmıyor....
Hakkari'nin sorunları neler?
Su, alt yapı ve çevre alanlarında çalışmalar olacağı açıklanıyor ama bunun gerçekleşeceğine inanmıyorum. Nede olsa, AKP'nin Hakkari'de iki tane milletvekili var, insanlar illa ona belediye başkanlığını mı versin? Tamamen insani olan bu sorunlar, Hakkari'de çözülemedi. AKP iktidarda, yapmak isteseydi, diğer kentlerde olan duble yolları, alt yapı ve üst yapılar Hakkari'de de görürdünüz.
İnsanlar artık her şeyin farkında, Davos'ta neler yaşandığını görüyor, diğer yandan, Erdoğan'a Kürtçe tebrik kartı veya bildiri gönderen Diyarbakır'daki belediye başkanlarının mahkemeye düştüklerini de biliyor. Onlar için, Başbakanın başlattığı Kürtçe TV de bir seçim yatırımı oluyor.
Muhtaç 2 bin 500 aileye 100-150 TL yardım çeki veriliyor. İnsanlarsa, "Senin siyaset için verdiğini ben niye siyaset için almayayım" şeklinde bakıyor meseleye...İnsanlar bunun bilincinde, siyasi tercihleri de belli.. Köylümüz, eski cahil köylümüz değil..
Aslında seçim heyecanı da yok...Bu seçimde çıkacak sonuç daha bir net gibi... Sanıyorum insanlar, tercihlerini Başbakanın son çıkışları, bölgede işlediği gerginlik siyasetine göre tavır alarak yapıyor.
Seçim çalışmalarını her kesim kendi içinde yürütüyor. Gerginlik çıkmaması için biraz daha temkinli davranan AKP, Yüksekova'da seçim bürosunu ilçe merkezine 2-3 kilometre uzakta kurdu. İlçe girişinde, cadde üzerindeki büroyu özel harekat timleri koruyor.
Adayların birbiriyle atışması da yok. Burada bir muhatap olmayınca, ülke gündemiyle veya Ankara'da Başbakana endeksi siyaset izleniyor. Zaten AKP adaylarının da yaptıkları bir siyaset de yok, bir basın açıklaması da yok. AKP biraz da suskun bir siyaset yapıyor. DTP ise, bir anlamda AKP'yi istemeyenlerin bloğu gibi oldu.Bu çekişmesizlik ve Ankara'ya odaklanma, buradaki haberciliği de biraz kopyala-yapıştır yöntemine mahkum ediyor. (EÖ/TK)