Feminist Avukat Oya Meriç Eyüboğlu, Metin Lokumcu davasına bakan mahkeme hâkiminin, Hopa Savcılığı'na yazı yazıp, "güvenlik"gerekçesiyle davanın başka bir yere naklini istediğini açıkladı.
Artvin’in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011’de, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim kampanyası için geldiği sırada düzenlenen protestolara yönelik polis müdahalesi sırasında yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin soruşturma dokuz yıl sonra tamamlandı.
Savcılık, dönemin il emniyet müdürü Muhsin Armağan’ın da arasında olduğu 13 kişiye taksirle ölüme neden olma suçundan 6 yıla kadar hapis istemiyle dava açmıştı.
Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, Lokumcu’nun olaylar sırasında kullanılan biber gazı nedeniyle hayatını kaybettiği anlatıldı.
İddianamede, gaz kullanma yetkisine sahip 9 polis memuru ile dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan, İl Emniyet Müdür Yardımcısı T.V., Hopa İlçe Emniyet Müdürü F.Ü. ve Erzurum Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde görevli müdür Yardımcısı E.D. şüpheli olarak yer aldı.
Hopa Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek davanın ilk duruşması 24 Aralık’ta yapılacak.
“Hepimize görev düşüyor"
Avukat Eyüboğlu, sosya medya hesabından yaptığı paylaşımda davaya ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“#MetinLokumcu davasını Hopa'dan kaçırıyorlar. Davayı görmesi gereken mhk hakimi, Hopa Savcılığı'na yazı yazarak"güvenlik"gerekçesiyle davanın başka biryere naklini istemiş.Önceki deneyimlerden Hopa'ya çok uzak,muhtemelen faşist diyarı biyere gönderileceğini tahmin etmek güç değil.”
"Fizan'da da olsa davaya gidileceğini" vurgulayan Eyüboğlu, bianet'e şu değerlendirmeyi yaptı:
“Davaları kaçırmak bu siyasi iktidara özgü değil, bir tür devlet geleneği. İlk akla, yakın tarihteki örnekler; Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert geliyor belki ama Metin Göktepe için Afyon'a, Gazi davası için Trabzon'a çok gittik geldik...
“Ben üniversite öğrencisiydim, o kadar uzun yolun nasıl bitmediğini, Gazi’li ailelerin yollarda ne kadar perişan olduğunu unutmam mümkün değil. Tabii şehre girerken çıkarken otobüsümüz taşlanır... Bu kısımları da cabası.
'Cezasızlık politikasının yansıması'
“Davaların nakil gerekçesi olarak hep karşımıza çıkarılan "kamu güvenliğinin tehlikeye düşeceği" gerekçesi Metin Hoca’nın dosyasında da ileri sürülmüş. Oysa bu hususta ne mahkeme, ne savcılık ne de bakanlık hiçbir veriye sahip değiller.
“Bu varsayımı hâkli kılacak hiçbir emare yok. Üstelik yargılanacak polislerin büyük bölümü devlet memuru olduğu için, hali hazırda görev yaptıkları şehirlerde ifade verecek.
"Yani Hopa'ya gelmeyecek. Gelseler de gelmeseler de, bizden Hopa Adliyesi önünde kastettikleri "güvenlik önlemi" her neyse, onu alamayacaklarına inanmamızı mi bekliyorlar? Buna kim inanır?
"Fazla söze hacet yok aslında, daha önce kaçırılan dava örneklerinden biliyoruz ki, Metin Hoca’nın davası Hopa’dan çok uzağa, tercihan gelip geçerken otobüsü taslayacak güruhların bolca bulunduğu küçük bir şehre gidecek.
“Fizan'da olsa gideriz/gideceğiz elbette ama bu "nakil"in davayı Hopa'nın da, tüm toplumun da gözünün önünden kaçırarak unutturmak için yapıldığını, keza bu durumun benzeri tüm davalarda izlenen "cezasızlık" politikasının bir yansıması olduğunu biliyoruz. Sonucun her zamankinden farklı olması için hepimize görev düşüyor, bu davayı sahipsiz bırakmayalım.”
Metin Lokumcu hakkında Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yıl 31 Mayıs 2011'de Hopa'da düzenlediği mitingi öncesi ve sonrası çıkan olaylarda polisin sıktığı biber gazından ve aldığı darbelerden etkilenerek kalp krizi geçiren emekli öğretmen Metin Lokumcu yaşamını yitirmişti. Eylem günü Lokumcu'nun polisin önüne geçip ellerini arkasından bağlayarak, "Hadi al götür, kurtar memleketi" demesi son görüntülerinden biridir. AKP seçim otobüsünden düşen koruma polisi Servet Erkan ise yaralanmişti. Çıkan olaylarla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan 70 kişiden 16'sı tutuklanmış, daha sonra bu kişiler serbest bırakılmıştı. Olaylar sırasında görev yapan Artvin Emniyet Müdürü Muhsin Armağan merkeze, İl Jandarma Komutanı Albay Mehmet Nasif de Jandarma Genel Komutanlığı emrine alınmış, Emniyet Müdürlüğü'ne Hüsrev Salmaner, İl Jandarma Komutanlığı'na da Yarbay Alper Sır atanmıştı. Eylem günü Lokumcu'nun polisin önüne geçip ellerini arkasından bağlayarak, "Hadi al götür, kurtar memleketi" demesi son görüntülerinden biridir. Oğlu Ulaş Lokumcu babasız geçirdiği ilk babalar gününde babası için gazetelere söyle demişti: "İnsanları koşulsuz seven biriydi, beni de bu felsefeyle yetiştirdi. Cenazesinde her siyasi görüşten insan vardı. Onun ölümünü hala kabullenemiyorum, çıkıp gelecekmiş gibi hissediyorum." Trabzon Adli Tıp Kurumu hazırladığı ön otopsi raporunda Lokumcu'nun ölümünü "biber gazı ve heyecanın tetiklemesi sonucu gerçekleşen kalp krizine bağlı ölüm" olarak tanımladı. Daha sonra Kurum tarafında hazırlanan kesin ölüm raporunda ise "Lokumcu’nun vücudunda öldürücü düzeyde kimyasal madde saptanmadığını, ölümün kendisinde mevcut kalp ve akciğer hastalığı sonucu meydana geldiğini" söyledi. Türk Tabipleri Birliği de olayın ardından bir rapor hazırladı. Dönemin TTB 2. Başkanı ve Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Özdemir Aktan Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi'nin hazırladığı raporun aksine Lokumcu'nun ölüme neden olacak düzeyde bir kalp ya da akciğer hastalığı bulunmadığını ve kendisinde olan bir hastalıktan ötürü ölmediğini söyledi. Yapılan incelemelere göre Lokumcu'nun gerçek ölüm nedeninin biber gazına maruz kalma olduğunu açıkladı. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Lokumcu'nun ölümünün ardından İstanbul'daki Haliç Kongre Merkezi'nde 'Türkiye Hazır Hedef 2023' proje tanıtım toplantısında tepki çeken şu sözleri söyledi: "Tabi bu arada bir tanesi de kalp krizi geçirerek, kimliğini bilmiyorum, üzerinde durmaya da gereğini duymuyorum kalp krizi sonucu ölmüş" Recep Tayyip Erdoğan 10 Haziran 2011 akşamı NTV televizyonunda katıldığı bir programda gazeteci Ruşen Çakır ile yine çok tepki çeken şu diyalogu kurdu:
Metin Lokumcu ölüm yıl dönümünde ve öğretmenler gününde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere Türkiye'de çeşitli gösteriler ve eylemler ile anılıyor. *Wikipedia'dan derledik |
(EMK)