Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Haziran 2022’den Temmuz 2023’e kadar hapis tutulan 16 (yargılanan 18) gazetecinin iddianamesini hazırlayan savcı Mehmet K. ve mahkeme heyetindeki eşi Seda K.’nin Samsun Vezirköprü’ye tayin edilmesini yazan Fırat Can Arslan’ın tweetini paylaştıkları için gözaltına alınıp haklarında soruşturma açılan gazeteciler Evrim Deniz, Evrim Kepenek, Sibel Yükler ve Delal Akyüz hakkında “kovuşturmaya yer yok” kararı verdi.
Karar, 1991 tarihli TMK 6/1'den tutuklanan ilk gazeteci olan Arslan’ın 100 gün tutuklu kaldıktan sonra 31 Ekim 2023’teki ilk duruşmada beraat etmesinden 72 gün sonra geldi.
Gazeteciler, ‘terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermekle (TMK 6/1)’ suçlanıyordu. Savcılık kararda Arslan’ın beraat ettiğini hatırlatarak yüksek yargı kararlarına atıf yaptı:
“…Bu suçlamayla soruşturma yürütülmüş ise de soruşturmaya konu paylaşımı yapan Fırat Can Arslan’ın yargılanmakta olduğu Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyası kapsamında atılı suç yönünden beraatine karar verildiği, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılarının makul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkumiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yâni bir nevi filtre görevi yapmaları gerektiğinin yüksek yargı kararlarında belirtildiği anlaşılmakla … kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.”
Savcılık ayrıca kararda gazetecilerin gözaltında geçirdiği süre nedeniyle tazminat talebinde bulunabileceklerini belirtti ve bir ağır ceza mahkemesine başvurmaları için 1 yıl süre verdi.
RSF’den Türkiye’ye TMK eleştirisi: Artık hukukun gazetecilere yönelik istismarına son verin
Evrim Kepenek: Pardon filmi gibi
Dosya kapsamında gözaltına alınan bianet’in Kadın-LGBTİ+ editörü Evrim Kepenek, yaşadıklarını Ferhan Şensoy’un hem senaryosunu yazdığı hem de oynadığı Pardon filmine benzetti.
Ayrıca olayın gazeteciliğe baskının yanında hukukun geldiği noktayı göstermesi açısından da somut bir örnek olduğunu savundu:
Bunca yıl haber yap sonra git haber içerikli bir paylaşımı RT etmekten kelepçeli bir şekilde gözaltına alın. Tüm kamuoyuna, mahalleye ‘suçlu’ biriymiş gibi lanse edil. Sonra da yargı ‘yok öyle değilmiş’ desin. Hakikaten ‘Pardon’ filmi gibi ama bu bizim hayatımız.
Biz RT ettiğimiz için sadece gözaltına alındık ve soruşturma açıldı görece çok hafif bir durum yaşadık. Gazeteci arkadaşımız Fırat Can Arslan, Resmi Gazete’de yazan bilgiyi hakim ve savcının tayin edildiğini yazdığı için 100 gün tutuklu kaldı. Biz gözaltına alındığımızda Evrensel ‘Hakim ve savcının intikam operasyonu’ benzerinde bir başlık atmıştı. Bu başlık olan biten hakkında yeterli fikri veriyor.
Ayrıca bu vaka, gazeteciliğe baskının yanında hukukun geldiği noktayı göstermesi açısından da somut bir örnek. Adliyede gazetecilere sinir olan hakim-savcı, muhtemelen kendi arkadaşları da olan savcıya bu operasyonu yaptırıyor.
Muhtemelen operasyonu bizzat kendisi yönetiyor. Sonuç olarak ‘takipsizlik’ kararı verildi, zaten suçsuzduk yargı eliyle de tescillendi. Kararı sevinçle karşıladım demek isterdim ama sevinilecek bir şey olmadığı ortada. Umarım bu keyfi hukuk uygulamaları kısa sürede sona erer.
Evrim Deniz: Çifte standart
Diyarbakır’da ifade için çağrıldığı karakolda gözaltına alınan gazeteci Evrim Deniz ise yaşadıklarını ‘yazmanın intikamı’ olarak değerlendirdi:
25 Temmuz’da ‘terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme’ iddiasıyla ifadeye çağrıldım. Evimi bulamadıkları için diğer arkadaşlara uyguladıkları baskını uygulayamayıp, ifade sırasında gözaltına alındım.
Parti, sendika ve dernek üyesi olup olmadığım, Fırat Can Arslan'ı tanıyıp tanımadığım ve söz konusu tweetini reetwetleme amacıma yönelik sorular soruldu. Fırat dışında diğer herkes yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Bizlere yaşatılan bu hengâmeden sonra takipsizlik kararı verildi. Görünen o ki söz konusu savcı ve evli olduğu hakimin isteği üzerine 5 gazeteci gözaltına alındı, evleri basıldı, gazetecilik ekipmanlarına el konuldu. Bir savcı ve hakimin haberi yapıldığı için 5 gazeteciden intikam alınmak istendi.
İstendi çünkü ‘terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme’ suçlaması çok esnek ve devletin keyfi olarak kullanabildiği bir madde. Tayini hakim ve savcının atandığı Vezirköprü’deki yerel gazeteleri de haberleştirmişti. Fakat o gazetelere ya da gazetecilere yönelik bir operasyon olmadı.
Yaşadıklarımıza bakınca soruşturmayı açan savcının, yasayı kendi keyfine göre ve sadece 'hoşnut olmadığı’, ‘muhalif gazeteci’ olarak gördüklerine yönelttiği çok açık.
(HA)