Türkiye Jokey Kulübü Yüksek Komiserler kurulu ve TEKEL Kıbrıs'ın yönetim kurulu üyesi Mircan Fırat Dengir Mir Mehmet Fırat'ın amcasının oğlu, Kürt Rişvan aşireti reisi Hacı Bedir Ağa Demokrat Parti (DP) milletvekili Hüseyin Fırat'ın oğlu, Ahmet Türk'ün akrabası, Özal'ın Demirel'in çalışma arkadaşı...
Mircan Fırat ile Kürt sorununu, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamını, dedesi ile babasını hayatının en önemli adreslerinden Veli efendi Hipodromunda konuştuk.
"Ahmet Türk'le akrabayız ama görüşlerimiz farklı"
Fırat, Kürt sorunu, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile ilgili ve KCK davasında yaşanan Kürtçe tartışmasıyla ilgili şunları söylüyor:
"Kürt sorununun da demokrasi dışında bir yöntemle çözüme kavuşacağına inanmıyorum. Ahmet Türk ile akrabayız ama aynı siyasi görüşü paylaşmıyoruz. Ama siyasetteki mücadelelerini de meclis yoluyla sürdürmelerine inanıyorum. KCK davasında da hakim Kürtçe bilmek zorunda değil ama tercüman sorununu çözmek durumunda. Korkmamak gerek."
"Teklif yapılırsa 2011 seçimlerinde de milletvekilliği yapmak istediğini anlatan Fırat, Mersin'de güçlü bir aday olduğunu ve seçimlerden başarıyla çıkacağına inanıyor. Fırat aynı zamanda tam bir at sevdalısı...
"Yaramaz bir çocuktum annem de beni uzaklaştırmak için dayımla hipodroma gönderirdi. Biniciliğim de vardır. Türkiye Jokey Kulübü Yüksek Komiserler Üyesi olmam o nedenle benim için yalnızca iş değil.
"Atçılık altın çağını yaşıyor ama paranın olduğu her yerde mafya var. Elbette atçılık da var..."
"Dedem, Atatürk'e suikast girişimini engelleyen komutan"
Mircan Fırat, Adıyamanlı "Rişvan Aşireti"nin reisi olan Hacı Bedir Ağa'yı anlatarak başlıyor 600 yıllık bir aileyi...
"Dedem okuma yazma bilmiyor. Ama mecliste okuma yazma bilmeyen kişilerin milletvekili olmasının yasak olmasına karşın ilk mecliste yerini alıyor. Çünkü Atatürk dedemi ve Diyab Ağa'yı yasaya "Okuma yazma mecburiyeti vardır (Çemişgezek (Tunceli) milletvekili Diyab Ağa ve Hacı Bedir Ağa hariç)" şeklinde bir ifade yazdırarak muaf tutuyor. Ve dedem 1. ve 2. dönem Malatya, 3. dönem Kars milletvekilliği yapıyor.
"Atatürk, bunu kendisine ilk inananlardan ve destekleyenlerden biri olduğu için milletvekili yapıyor. Ayrıca Sivas Kongresi sırasında Atatürk'e yapılan pusuyu bozan bir komutan dedem."
"Atatürk, dedem için İsmet Paşa'yı azarlıyor"
"İsmet İnönü, İzmir milletvekili olarak meclise giriyor. İkinci dönem dedemle ikisi de Malatya milletvekili olarak meclise giriyorlar. Dedem Malatya'da çok sevilen biri. Bu da İnönü'yü rahatsız ediyor. Bu nedenle üçüncü dönem Malatya listesini hazırlayan İnönü, dedemin adını listeye koymuyor. Bu liste Atatürk'ün önüne geldiğinde dedemin ismini listede görmeyince nedenini soruyor. İnönü de 'Hacı Bedir Ağa istemedi'' diyor. Atatürk de 'İstemese bile sen yazacaktın' diyerek İnönü'yü azarlıyor. Sonra da dedemi Kars milletvekilliğine yazıyor. Dedeme ayrıca Türkiye'de yalnızca 23 kişide olan kırmızı yeşil şeritli madalya veriliyor."
"Menderes, insan içine çıkamasın diye saçlarını usturayla biçimsiz şekilde kazıtırmış"
Fırat, Demokrat Parti'den milletvekili olarak siyasete atılan babası Hüseyin Fırat'ın Menderes ile ilgili anlattığı bir olayı paylaşıyor:
"Menderes'in Çakırbey çiftliğinin raporlarını babam tutarmış. Menderes, gençlik yıllarında çiftliğe kapanır çok okurmuş. Hatta insan içine çıkmasın diye saçlarını biçimsiz şekilde farklı yerlerinden usturayla kazırmış. O halde de insan içine çıkamadığı için de çok okur, aylarca evden çıkmazmış."
"MİT'ten gelen yazı 'Ecevit komünist, araştırın' diyordu"
"1957 yılında Bülent Ecevit, Ankara milletvekili olmuştu. Ankara Emek mahallesinden de komşumuzdu. 1958 yılında Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan (MİT) "Behçet..." ismiyle imzalı bir kağıt geldi eve. Babamdan Ecevit'in komünist faaliyetler içerisinde olduğu, bunun araştırılması ve buna dayanarak dokunulmazlığının kaldırılacağı yazılıydı.
"Ecevit'i tanıdığı ve hukukçu olduğu için babamdan bunu araştırması isteniyordu. Babam da dosyanın abartılı olduğunu, böyle bir tehlikenin olmadığını, genç yaşta bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılarak siyasi hayatının karartılmasının doğru olmadığını söyleyen bir rapor hazırlayıp, Menderes'e iletti. Bunun üzerine Menderes de 'Babasını bilirim böyle bir faaliyet içinde olduğuna inanmıyorum' diyor ve dosyayı MİT'e geri gönderiyor.
"Yıllar sonra Ecevit bu olaydan haberi olunca bizim eve geldi ve babama teşekkür etti. Üç kere başbakanlık yaptı Ecevit. Bunu yapamayacaktı."
"Darbe olduğu sabah Ecevit balkonuna bayrak astı"
"27 Mayıs 1960 sabahı babamı almaya geldiler. Karşı komşumuz Ecevit, balkonundan Türk bayrağını astı hemen... Babamla birlikte DP milletvekili dayım Sırrı Turanlı'yı da alıp bir gazoz arabasının arkasında Harbiye'ye götürdüler. Oradan da Yassıada'ya...
"Yassıada'da babam için iki kere idam istendi. Okulda da bize matematik hocam her gün bize hakaret ederdi; 'Babanız idam edilecek, cesetlerini kazıklara çakacaklar, leşlerini kargalar yiyecek' diye... Sonra o öğretmen Adalet Partisi'nden (AP) milletvekili oldu.
"Babamın iki kere ziyaretine gittim. Bir ziyaretimde avlu dar olduğu için bir sehpanın altından geçmiştim. O sehpa idam sehpasıymış ve o gece Talat Aydemir'i orada idam etmişler. Sonradan öğrendim.
"27 Mayıs'ın Türkiye'ye getirdiği en kötü şey bu darbe geleneğidir. Öyle bir darbe olmasaydı bugün Ergenekon da karşımıza çıkamazdı. Ben isterdim ki darbe yerine o askerler siyasete katılıp halk tarafından seçilme yoluna gitsinler."
"Dersim olaylarından kurtulan bir çoban babama katliamı anlattı"
"1937-1938 Dersim katliamından, hayvanlarını otlatmak üzere köyden uzaklaştığı için kurtulan bir çoban babamı ziyarete gelmişti. O çoban, köye geri döndüğünde iki köyün tümünün öldürüldüğünü görüyor ve 'o köyden kurtulan tek kişi benim' diyordu."
Mircan Fırat, Deniz Gezmişlerin idamı için "Evet denilmemeliydi. Fikirlerinden dolayı insanlar, idam edilmemeliydi. Denizlerin idamını gerektirecek bir şey yoktu ortada. Süleyman Demirel idamlara 'Evet' dedi ama ben o dönem de bu idamların yapılmaması gerektiğine inanıyordum" diyor. (BT/EÖ)