Fotoğraf: AA/Arşiv
Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) Ocak 2020'de raporlanan hayvan hakkı ihlallerini duyurmak üzere, Beyoğlu'nda bulunan Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nde (CİSST) bir basın toplantısı düzenledi.
Açıklamada ilk olarak Hayvan Hakları ve Etiği Derneği'nden Aslı Alpar rapor hakkında bilgi verdi. Raporda hayvan hakları ihlallerinin devlet eliyle yasallaştırıldığına ve devletin ihlallere göz yumduğuna dikkat çekildi. Bu ihlallerdeki resmi verilerin gerçekle örtüşmediği vurgulanarak açıklanan sayılardan daha fazla ihlal yaşandığı belirtildi.
Fotoğraf: Ail Safa Korkut
"Yasayı Beklerken: Hayvan Hakkı İhlalleri" raporu özetle şöyle:
Ocak 2020 ve 2019'dan bazı veriler HAKİM raporuna göre, 2020'nin Ocak ayında en az: · 48 bin 348 yaşam hakkı gasbı, · 47 işkence vakası, · 29 bin 804 özgürlüğü kısıtlama, · 2 cinsel şiddet, · Belediye çalışanları ve kamu görevlileri eliyle yaşanan 4 ihlal vakası raporlanabildi. |
"Rutin şiddet medyaya yansımıyor"
"Bugün, mezbahalarda, barınaklarda, süt ve yumurta çiftliklerinde, balıkçılıkta, avcılıkta, hayvanat bahçelerinde, faytonlarda ve taşımacılıkta, yunus parklarında, tematik akvaryumlarda, kürk çiftliklerinde, deney laboratuvarlarında, yurtiçi ve yurtdışı hayvan nakillerinde, ipek böcekçiliğinde, arıcılıkta, "bohçacılık" adı altında yürütülen böcek toplamaları ve kurbağa, salyangoz toplayıcılığındaki rutin şiddet medyaya yansımıyor. Oysa bu merkezlerde ve endüstrilerde çok yoğun bir şekilde ölüme, işkenceye varan hak ihlâlleri yaşanıyor."
"Devletçe göz yumuluyor"
"Hak ihlâllerine neden olan kamu, özel ve yerel yönetim idarecilerinin hiçbir şekilde yargı önüne çıkarılmadığı bir ortamda, bu haksız fiillere devletçe göz yumulduğunu ve tüm bu ihlallerin mevzuatla meşru bir zemine oturtulduğunu görüyoruz. Bu cezasızlık ortamında, buna zemin hazırlayan insan merkezci ve türcü zihniyet de işkencecileri, tecavüzcüleri, hak gaspçılarını yüreklendirmeye devam ediyor; yaşama ve hayvanlara karşı işlenen bu suçlar, âdeta devlet koruması altında işleniyor."
Cinsel şiddet
"Bu raporda, medyaya yansıyan en az 2 cinsel şiddet vakası raporlanabilmiştir. Ancak Türkiye'de tecavüz edilen hayvanlar arasında ineklerin, eşeklerin, koyunların, tavukların, ördeklerin, atların olduğu ve hayvana tecavüzün her gün gerçekleştiği de toplumun tüm kesimlerince bilinen ve kanıtlanamadığı için medyaya yansıyamayan, erkekliğin dokunulmazlığı gerekçesiyle üstü örtülen bir gerçekliktir.
Bu raporda "sunî tohumlama" diye bilinen cinsel şiddet vakalarına ise veri eksikliği nedeniyle yer verilememiştir. Süt ve et endüstrisinin devamı ve çıkarı için sayısız hayvana "sunî tohumlama" yöntemi ile rektumlarına kol sokulmak suretiyle vajinalarına demir çubuklarla yasal olarak tecavüz edildiği de bilinen bir gerçektir. TÜİK verilerine göre 2019 yılının Ekim ayına kadar 2 milyon 090 bin 771 hayvan bu cinsel şiddete maruz bırakılmıştır."
"Kent hayvanları kayıtdışı"
Raporda yer alan verilerin paylaşılmasının ardından, hayvan hakları ihlalleri ile ilgili yasanın Kabahatler Kanunu'ndan çıkarılıp Türk Ceza Kanunu'na girmesi gerektiğini dile getiren Dört Ayaklı Şehir'den Mine Yıldırım şöyle konuştu:
"Kent hayvanlarıyla ilgili envanter olmaması ve kayıtdışılık sorunu, kamu kurumlarının hesap verilebilirliğini bütünüyle ortadan kaldırıyor. Barınak olarak bilinen tecrit merkezlerinde, barınak çeperlerinde ve ormanlarda kamu personelinin ve şahısların hayvanlara uyguladığı şiddet görünür kılınamıyor ve bu nedenle de raporlara eklenemiyor."
"Başvurularımıza yanıt verilmiyor"
Yunuslara Özgürlük Platformu'ndan Öykü Yağcı ise şöyle konuştu:
"Bu takipsizlik ve hesap verilebilirlik sorunu yalnızca kent hayvanları için geçerli değil. Ne yazık ki yunus parklarında, tematik akvaryumlarda ve hayvanat bahçelerinde tutsak edilen, bu amaçla kıtalar arası ticareti yapılan hayvanların birey olarak sayısına ve tür sayısına, bu konuda yetkili birim olan Tarım ve Orman Bakanlığı üzerinden ulaşamıyoruz. Bugüne kadar yaptığımız ve 2019 yılında da yenilediğimiz Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi üzerinden başvurularımıza ya hiç yanıt verilmiyor ya da tam sayıları, talep edilen bilgi ve belgeleri içeren kapsamlı yanıtlar gönderilmiyor."
"25 yunusa ne oldu?"
Yunusların rant kapısı olarak görülüp ticari faaliyetlerde kullanılmasının hem hayvan hem de insan hakları ihlali olduğunu söyleyen Yağcı,
"Yunus parkı işletmecilerinin Meclis'te yunusla terapi ve gösteri faaliyetlerinin yasaklanmaması için yürüttüğü kulis sırasında milletvekillerine, Türkiye'de halihazırda toplamda 50 tutsak yunus olduğunu söylüyorlar. Bize vekillerden gelen ve sundukları dosyada belirtilen rakam bu. Peki, ithal edilen 75 yunustan 50 tanesi hayattaysa, aradaki farkta ortaya çıkan 25 yunusa ne oldu, bu yunusların tamamı öldüyse kaçı bakanlığa bildirildi? Bilmiyoruz ve bu sorunun yanıtını arıyoruz. 12 yılda 25 yunusun esaret altında hayatını kaybetmesi demek, her yıl 2 yunusun esaret altında hayatını kaybettiği anlamına geliyor. Bu rakam, aynı zamanda yunus parklarında gizlenen hayvan hakkı ihlallerinin en somut göstergesi" diye konuştu.
HAKİM'den Fatma Biltekin ise horoz dövüşlerinin yasallaşması için horoz dövüşçülerinin Meclis'te gezdiklerini ve kitapçıklar hazırlayarak milletvekillerine verdiklerini belirtti ve hayvan hakları ihlallerine dair verilen soru önergelerine değinerek hayvan haklarıyla ilgili AKP tarafından verilmiş hiçbir yasa teklifinin de bulunmadığını söyledi.
Toplantıda, yaşanılan herhangi bir ihlal durumunda vatandaşların HAKİM'e ihbar yapmalarının, kayıtlara geçirilmesi açısından büyük önem taşıdığı belirtildi. (EK/ASK/AÖ)