Haberin Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Milletvekili Mithat Sancar, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yazılı olarak yanıtlaması için, hak savunucularının Büyükada’da gözaltına alınıp tutuklanmalarının hukuki gerekçelerini sordu.
Sancar, 5 Temmuz’da, Büyükada’da hak savunucularının güvenliği eğitimindeki 10 hak savunucusunun gözaltına alındığını, 13 gün sonra altısının tutuklanıp, dördünün adli kontrol şartı ile serbest bırakıldığını hatırlattı.
Gözaltına alınan hak savunucularının ailelerine haber verilmediğini, avukat görüşlerinin kısıtlandığını, bu şekilde “gözaltında tecrit” uygulamasına maruz bırakıldıklarını vurgulayan Sancar, soru önergesinde, “İnsan hakları savunucuları gözaltında bulundukları sürede, iktidara yakın medya tarafından casusluk, isyana teşvik, örgüt üyeliği gibi ağır ithamlarla hedef gösterilmişlerdir” ifadelerine yer verdi.
Hukuki dayanak nedir?
Sancar, Bozdağ’a şu soruları yöneltti:
* Savcının tutuklama talep ettiği dilekçede herhangi bir sabıkası olmayan ve işlerini geri istedikleri için yürüttükleri açlık grevinin 132. gününde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile ilgili belgelerin varlığının, İdil Eser, Özlem Dalkıran, Veli Acu'nun tutuklanmalarına gerekçe gösterilmesi masumiyet karinesiyle bağdaşıyor mu?
* Türkiye'de hukuk devletiyle bağdaşmayan ve orantılılık ilkesini aşan kolluk uygulamaları karşısında, biber gazı kullanımının ağır insan hakkı ihlallerine neden olduğundan bahisle Güney Kore Cumhuriyeti'nin Ankara temsilciliğine, gaz ihracatının durdurulması için yazılan belgelerin tutuklama gerekçesi olarak gösterilmesinin hukuki dayanağı nedir?
* Gözaltına alınan insan hakları savunucularının, Bylock kullanıcısı bazı kişilerle görüşmüş olmalarının, görüşmelerin içeriklerine dair tek bir veri dahi yokken, hatta Bylock kullanıcıları hakkında dahi herhangi bir işlem yapılmamışken tutuklama için zemin oluşturmasının hukuki dayanağı nedir?
* Bir kişinin, suçlu olsa bile bir kimseyle iletişim kurmasının suç delili olarak hukuki belgelere girmesi, suçun şahsiliği ilkesiyle bağdaşıyor mu?
* TBMM bünyesinde oluşturulan ve Darbe Komisyonu'na sunulan MİT'in raporunun bilgisayarda pdf dosyası halinde bulunmasının gerekçe yapılarak Nalan Erkem hakkında savcının tutuklama talep etmesinin hukuki dayanağı nedir?
* Abdullah Öcalan'ın yazmış olduğu kitapların pdf formatında bilgisayarda bulunmasının tutuklama sebebi olarak gösterilmesinin hukuki dayanağı nedir?
* Büyükelçiliğin desteğiyle gerçekleştirilen ve cinsiyet eşitliği, siyasi karar alma süreçlerine katılım ve raporlama konulu çalışmayla ilgili bazı giderlerin Büyükelçilik tarafından karşılanmasının talep edildiği yazıyla ilgili savcının tutuklama talep etmesinin hukuki dayanağı nedir?
* Altı insan hakları savunucusu “silahlı terör örgütüne yardım etme” gerekçesiyle tutuklandılar. Karar gerekçesinde hangi terör örgütüne ve ne şekilde yardım ve yataklık edilmiş olabileceklerine dair en ufak bir ifade olmaksızın tutuklama kararının verilmesi, kişi özgürlük ve güvenliği ile hukuki güvenlik ilkesinin ihlal edildiği anlamına gelmiyor mu?
* İnsan hakları savunucularını, gözaltına alındıkları andan itibaren casusluk, isyana teşvik, örgüt üyeliği gibi karalamalara maruz bırakan ve bu şekilde hem kamuoyunu yanlış bilgilendiren, hem de adalet mekanizmasını etkilemeye yönelik hareket eden 'basın' kuruluşları hakkında herhangi bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz?
TIKLAYIN - ALTI HAK SAVUNUCUSU TUTUKLANDI, DÖRDÜ ADLİ KONTROLLE SERBEST
"Yargı organı adını haketmeyen bir düzen"
Sancar, dün (18 Temmuz) Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında da Büyükada gözaltı ve tutuklamalarına değinerek “Cumhurbaşkanı'nın hakim edasıyla hüküm verdiğini ve linç hukukunun temel yargı ilkesi haline geldiğini” söyledi.
“Yargıyla ilgili yaşadığımız sorun, artık bir bütün olarak ‘yargı organı’ adını hak etmekten çıkmış bir düzenle karşı karşıya olduğumuzdur” diyen Sancar, hak savunucularının hem hükümet yetkilileri, hem de hükümet ve Cumhurbaşkanına yakın medya tarafından hedef gösterildiğini belirtti:
“Bu insanlar suçlu ilan edildi. Bırakın bağımsız bir yargıyı, herhangi bir yargı düzeninin varlığından söz edebilmeniz için bu konudaki evrensel ilkeleri asgari düzeyde hayata geçiriyor olmanız lazım. Masumiyet karinesini bu kadar açık ihlal eden yayınlara ve açıklamalara karşı herhangi bir işlem yapılmadı. Masumiyet karinesini ihlal eden açıklamalar da suç oluşturur."
"Linç hukuku ülkenin temel yargısı oldu"
“Ülkede artık çok kolay linç hukuku uygulanabilmektedir çünkü bağımsız ve tarafsız yargı diye bir şey yok artık. Linç hukuku bu ülkenin temel yargı ilkesi hâline gelmiştir. İstediğiniz kişi hakkında istediğiniz suçlamayı yapacaksınız ve bu kişiler hakkında da mahkemelerden istediğiniz kararları çıkaracaksınız.”
"Geçmişte hak mücadelesi veren AKP'liler susuyorlar"
“Adalet herkese lazım olur” sözünü hatırlatan Sancar, “Geçmişte adalet mücadelesi, insan hakları mücadelesi yürütenlerin bir kısmı AKP'de milletvekili oldular. O insanlarla ben de insan hakları mücadelesindeyken birlikte çalıştım. Bugün "ajan" diye tutuklanan o arkadaşlarımızın hepsiyle bu insanların da ortak çalışmaları oldu. Ama onlar bugün, bu kadar büyük bir adaletsizliğe, haksızlığa uğrarken bu arkadaşlar susuyorlar” diye konuştu.
Ne olmuştu?
İnsan hakları savunucuları İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü), İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nalan Erkem (Helsinki Yurttaşlık Derneği), Özlem Dalkıran (Helsinki Yurttaşlık Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Nejat Taştan (Eşit Haklar İzleme Derneği), Şeyhmus Özbekli (Hak İnisiyatifi), Ali Garawi (İsveç vatandaşı insan hakları eğitimcisi), Peter Steudtner (Almanya vatandaşı insan hakları eğitimcisi) İstanbul, Büyükada’da eğitim toplantısında 5 Temmuz'da gözaltına alınmıştı.
TIKLAYIN – BÜYÜKADA'DA GÖZALTINA ALINAN HAK SAVUNUCULARI KİMDİR
17 Temmuz'da adliyeye getirilen hak savunucuları, savcılık ifadelerinin ardından "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmiş, 18 Temmuz saat 06.00'da dördü adli kontrol şartıyla serbest bırakılıp, 6'sı tutuklanmıştı. (EA)