Birleşmiş Milletler (BM) Türkiye'yi tutuklu insan hakları savunucularını serbest bırakmaya ve Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) hak savunucularını suçlamaya yönelik ‘yaygın kullanımını’ bırakmaya çağırdı.
BM İnsan Hakları Savunucuları Özel Raportörü Mary Lawlor yaptığı açıklamada, “Terörle Mücadele Yasası’nın Türkiyeli insan hakları savunucularını susturmak ve insan haklarını savunanların çalışmalarını bozmak için yoğun bir şekilde kullanılmasından büyük endişe duyuyorum” dedi.
Lawlor, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314. maddesi ile Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesinin insan hakları savunucularını mahkum etmek ve uzun hapis cezalarına çarptırmak için kullanıldığını ekledi.
Lawlor “Türkiye'de insan hakları avukatları, insan hakları savunucuları, insan hakları ihlallerinin mağdurları, polis şiddeti ve işkence mağdurları ile sadece muhalif görüşlerini ifade eden birçok kişi çalışmaları nedeniyle özellikle hedef alınmaktadır” dedi.
Türkiye’nin insan hakları savunucularını ile avukatların özgürlüklerinden mahrum edildiğini belirten Lawlor bunun uluslararası insan hakları hukukunun temellerini ihlal ettiğini söyledi.
Osman Kavala'yı ve ÇHD'li avukatları örnek gösterdi
Osman Kavala’nın haksız tutukluluğuna değinen Lawlor “Kavala'nın davası, Türkiye'de insan hakları savunucularına yönelik adli taciz modelinin simgesidir” diye konuştu. Kavala’nın beraat etmesine, Gezi davasından tahliye kararı çıkmasına ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ihlal kararına rağmen serbest bırakılmadığına değindi.
Lawlor aynı zamanda Türkiye Hükümetine, Aytaç Ünsal, Selçuk Kozağaçlı, Naciye Demir gibi Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatların çarptırıldığı hapis cezalarıyla ilgili endişeli olduklarını anlattığını söyledi.
Lawlor açıklamasında ÇHD’li avukat Ebru Timtik’in, Ağustos 2020'de kendisi ve meslektaşları için adil yargılanma talebiyle yaptığı açlık grevindeyken öldüğünü hatırlattı. Ayrıca, avukatlar ve hak savunucularının fiziksel ve zihinsel sağlıkları için endişeli olduğunu dile getirdi.
Aytaç Ünsal ve Fevzi Kayacan gibi isimlerin ihtiyaç duydukları tıbbi bakımı alamadıklarını kaydetti. Lawlor, insan hakları savunucusu Oya Aslan'ın da gözaltındayken işkence gördüğünü söyledi.
Türkiye'yi adil yargılamaya çağırdı
Lawlor son olarak Erol Önderoğlu, Şebnem Korur Fincancı ve Eren Keskin’in yargılandığı davalara da değinerek “Hak savunucusu ve sivil toplum üyesi bu kişiler terörle ilgili suçlamalarla yargılanıyor ve suçlu bulunmaları halinde 14 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya” dedi.
Lawlor, "Tüm davalarda - özellikle insan hakları savunucularına karşı olanlarda - Türkiye'yi yargılamaların tarafsızlığını sağlamaya ve adil yargılanma hakkına saygı duymaya çağırıyorum" dedi.
Diğer raportörlerden destek
Lawlor’un açıklamaları BM 4 özel raportörü İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele veya Cezalar Konusunda Özel Raportör Nils Melzer, Yargıçların ve Avukatların Bağımsızlığı Özel Raportörü Diego García-Sayán, Fiziksel ve Ruh Sağlığı Hakkı Özel Raportörü Tlaleng Mofokeng ve Barışçıl Toplanma ve Örgütlenme Özgürlüğü Hakları Konusunda Özel Raportör Clément Nyaletsossi Voule tarafından da destekledi.
(HA)