Hak ve Özgürlükler Partisi'nin (HAK-PAR) kapatılması istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi'nin 6 üyesi partinin kapatılması yönünde, 5 üyesi de kapatılmaması yönünde oy verince, parti kapatılmadı. Kapatma kararlarında 11 üyeli mahkemenin en az 7 üyesinin kapatma yönünde oy kullanması gerekiyor.
Mahkeme'nin 29 Ocak'ta aldığı kararın tam metni, dünkü (1 Temmuz) Resmi Gazete'de yayınlandı.
"Kapatma ifade ve örgütlenme özgürlüğüne müdahale olur"
Partinin kapatılmaması önünde oy veren üyeler Haşim Kılıç, Sacit Adalı, Fulya Kantarcıoğlu, Serruh Kaleli ve Zehra Ayla Perktaş "Parti'ye tüzük ve programında yer alan ifadelere dayanılarak yaptırım uygulanması, örgütlenme ve ifade özgürlüğüne ağır bir müdahale oluşturacağından, İddianamede ileri sürülen gerekçelerle Parti hakkında kapatma ya da yerine başka bir yaptırım uygulanması demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir niteliğinde görülemez" dedi.
Kapatmaya karşı oy kullanan üyeler şunları yazdı.
Kürt sorununu çözme vaadi: "Tüzük ve Programında HAK-PAR’ın, genel olarak adem-i merkeziyetçi bir yönetime ağırlık verdiği, Türkiye’nin temel sorunu olarak kabul ettiği Kürt sorununu hak eşitliği temelinde çözmeyi seçmenine vaat ettiği görülmektedir."
Ulus kavramının reddi yok: "Tüzük ve Programında ifade edildiği biçimde Parti’nin, Kürt sorunu olarak ele alıp değerlendirdiği soruna, kendine göre çözüm önerileri getirmesi, vatandaşlık temelinde ulus kavramının reddi olarak nitelendirilemez."
Çözüm önerisi ifade özgürlüğü içinde: "Kapatma davasının Parti’nin kuruluşundan kısa bir süre sonra açıldığı da gözetildiğinde, belli bir sorunun varlığına ve buna dair çözüm önerilerine ilişkin ifadelerin demokratik bir rejimde düşünce ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerekir."
Anayasadışı yöntem kanıtı yok: "Gerek iddianamede gerekse sonraki aşamalarda, Parti’nin söz konusu amaçları gerçekleştirmek için Anayasa dışı bir yöntemi uygulayacağına ilişkin herhangi bir kanıta da yer verilmemiştir."
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Anayasa'yı bağlamaz
Partinin kapatılması yönünde oy kullanan üyeler Osman Alifeyyaz Paksüt, Ahmet Akyalçın, Mehmet Erten, A. Necmi Özler, Serdar Özgüldür ve Şevket Apalak'sa partinin tüzük ve programında "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne açıkça aykırı görüş ve değerlendirmelere yer verildiği"ni savundu.
Bu üyeler karar vermede Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararlarının da esas alınamayacağını savundu. Anayasa'nın 90. maddesindeki, iç hukuktaki yasalarla uluslararası sözleşmelerin çelişmesi halinde uluslararası sözleşmelerin geçerli olacağını söyleyen hükmün Anayasa maddeleri için geçerli olmadığını yazdılar.
AİHS Anayasa için uygulanmaz: "Davanın somutunda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesiyle çeliştiği ileri sürülen 'iç norm' bir yasa kuralı değil, Anayasa hükmüdür. Dolayısiyle, Anayasa’nın 90. maddesinin davada uygulama kabiliyeti yoktur."
Anayasa Mahkemesi kararları varken, AİHM kararına gerek yok: "Yine Anayasa’nın 138. maddesine göre hâkimler '…Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler…' ve bu nedenle de Anayasa Mahkemesinin bu somut Anayasal kurallar dururken, yorum yoluyla doğrudan AİHM içtihadını esas alarak hüküm tesis etmesi söz konusu edilemez."
Kapatma yönünde oy kullanan üyeler, ayrıca, partinin tüzük ve programının "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasına aykırı olması" nedeniyle, kapatılmasının AİHS'nin örgütlenme ve toplantı özgürlüğünü düzenleyen 11. maddesine de aykırı olmayacağını savundu. (TK)