İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) kapatılmasıyla ilgili kararı eleştirdi ve Türkiye'yi bir an önce anayasal reform yapmaya çağırdı.
Örgütün Türkiğye raportörü Emma Sinclair-Webb şunları söyledi:
"Mahkemenin bir partiyi daha kapatma kararı, siyasi katılımı güvence almak için acilen anayasal reforma ihtiyaç olduğunu gösteriyor. DTP, uluslararası insan hakları standartlarına uyumlu olmayan yasaların son kurbanı. DTP'nin kapatılması, Kürt sorununun çözümü ve azınlık haklarının garanti altına alınması çabalarına karşı bir darbe. Gelecekte bu tür kapatılmaların olanaklı olmaması için hükümet, acilen anayasayı ve siyasi partiler yasasını özden geçirmeli."
"Kanıtların çoğu şiddeti savunmayan konuşma ve demeçler"
HRW, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın "Dünyanın hiçbir yerinde terör ve şiddete bulaşmış bir siyasi partiye ne ifade özgürlüğünde ne de örgütlenme özgürlüğünde hak verilebilmektedir" sözleriyle DTP'yle PKK arasında ayrım olmadığını ima ettiğini saptadı. Örgüt, iddianamedeki kanıtların büyük kısmının, partinin milletvekillerinin, belediye başkanlarının ve yöneticilerinin yaptıkları konuşmalar ve verdikleri demeçlerden oluştuğunu, ancak bunların açıkça şiddeti övmediğini ve savunmadığını anımsattı.
DİSK: AKP de muhalefet partileri de sorumludur
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Süleyman Çelebi de, kapatma kararına dair açıklamasında "DTP'nin kapatılmasında başta iktidar partisi AKP'nin ve muhalefet partilerinin sorumluluğu var. Çünkü kapatılma riskini atlatan AKP ve siyasi rakip anlayışıyla hareket eden diğer muhalefet partileri, bir gün kendilerini de mahkeme karşısında bulacakları antidemokratik Siyasi Partiler Yasası'nı değiştirmemişlerdir. Başbakan DTP'nin kapatılmasıyla ilgili 'Karara saygı duyarız' demişti. Ama kendileri hakkında dava açılınca yargıya saygıyı hemen unutmuşlardı" dedi.
DİSK'in "şiddete başvurmamış parti, sendika ve derneklerin kapatılmaması" ilkesini savunduğunu anımsatan Çelebi, şunları ifade etti:
"Demokratik siyasi mücadele araçlarının kapatılması, şiddet içeren başka yöntemlerin önünü açma riskini taşıdığı gibi, toplumsal sorunların çözümünü zorlaştırıyor. Siyaset çifte standartlardan, parlamenter demokrasi Siyasi Partiler Yasası'ndan ivedilikle arındırılmalı. 'Benim için demokrasi, benim için yargı, benim için hukuk' dönemi kapatılarak, 'Herkes için demokrasi, herkes için yargı, herkes için hukuk' dönemi açılmalı."
MAZLUMDER: Seçmenlerin hakları da ihlal edildi
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Diyarbakır Şubesi de "Kürt sorununu programına yerleştiren partiler, çözüm için büyük bir şans olabilir. Ancak ülkeyi yönetenler, hukuk dışı baskılarla bu sorunla yakından ilgilenen parti yetkililerini yıldırmak ve devre dışı bırakmak eğilimini sürdürüyor" dedi ve ekledi:
"MAZLUMDER, Demokratik Toplum Partisi'nin kapatılmasını ve 37 kişinin 5 yıl süreyle siyasetten yasaklanmasını, sadece bu partide politika yapan kişilerin siyasal haklarına değil, onlara oy veren, vermek isteyen milyonların da, yönetime katılma haklarına, örgütlenme ve ifade özgürlüklerine yönelik ciddi bir ihlal olarak değerlendirmektedir. Bu yaklaşımların ülkenin temel sorunlarının barış içerisinde çözümünü olumsuz etkilemekten başka bir sonuç vermediği bilinmelidir. Bütün kesim ve kişileri demokratik yollardan ayrılmamaya ve sağduyulu davranmaya davet ediyoruz."
ÖZGÜR-DER: Parti kapatınca toplumsal talepler yok olmuyor
Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (ÖZGÜR-DER) Genel Başkanı Rıdvan Kaya, kınadığı kararın çözümsüzlük yarattığını, ancak DTP'nin kapatılmasının toplumsal taleplerin yok olması anlamına gelmediğini dile getirdi. DTP'yi de Kürt sorununun çözümü için yeterince katkı vermemekle eleştiren Kaya, şunları dile getirdi:
"DTP'nin kapatılmasını ve yöneticilerine siyasi yasak getirilmesini kınıyor, Türkiye'nin parti kapatma ve siyasi yasak ayıbından bir an önce kurtulması için Meclis'i siyasi partiler yasasında gerekli değişiklikleri yapmaya çağırıyoruz.
"Hükümeti de Kürt sorununa çözüm gündeminden geri adım atmamaya, kararlı davranmaya, öncelikle de Cemil Çiçek gibi 'devletlu' tiplerin rehberliğinde hiçbir somut çözüm perspektifi geliştirilmesinin mümkün olamayacağı gerçeğini artık kavramaya davet ediyoruz.
"Kürt halkının haklarını savunma adına siyaset yapanları da şiddet politikalarına teslim olarak Kürt'üyle Türküyle tüm halkımıza daha fazla acı yaşatmaya dönük provokatif tavırlara son vermeye çağırıyoruz."
ÇHD: Karar kabul edilemez
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi de kararı" hukuk katliamı" olarak niteledi.
"Anayasa Mahkemesi, bu kararıyla cumhuriyet tarihi boyunca uygulanan inkar, yok sayma ve imhaya dayalı politikaların bundan sonra da devam edeceğini, siyasi iktidarın tüm 'demokratikleşme' ve 'açılım' söylemlerinin samimiyetten uzak ve içi boş olduğunu bir kez daha göstermiştir.
"Yaşanan son gelişmeler ve Anayasa Mahkemesi'nin DTP'nin kapatılmasına yönelik kararı, bu ülkede yaşayan Kürt halkına yaşama, konuşma, örgütlenme ve siyasi parti kurma hakkı tanınmadığını ortaya koymuştur. Bu karar kabul edilemez." (TK)