IPS İletişim Vakfı'nın yürüttüğü "Haklar için habercilik, haberciler için özgürlük" projesi kapsamında İsveç Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın (SİDA) desteğiyle düzenlenen Okuldan Haber Odasına (OHO) programının üçüncüsü 12 Temmuz Pazar günü Santralİstanbul'da başlıyor.
18 Temmuz'da sona erecek OHO 2009'a Anadolu, Ankara, Atatürk, Doğu Akdeniz, Ege, Erciyes, Fırat, Galatasaray, Gazi, İstanbul, İzmir Ekonomi, Kocaeli, Lefke Avrupa, Maltepe, Marmara, Mersin, Selçuk, Uluslararası Kıbrıs, Yakındoğu, İzmir Yaşar ,Yeditepe Üniversitesilerinin iletişim fakültelerinden ve Koç ile Boğaziçi Üniversitelerinin sosyoloji ve siyaset bölümlerinden mezun olan 30 genç gazeteci katılıyor.
Hak haberciliği konusunda bilgilendirmek ve onlara medya ortamını tanıtmak amacıyla düzenlenen program kapsamında mesleğe yeni adım atan gazeteciler bir hafta boyunca gazetecilerle, akademisyenlerle birlikte olacaklar.
Ayrıca program çerçevesinde Radikal Gazetesi, Açık Radyo, CNNTürk, bianet haber merkezleri, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), İnsan Hakları Derneği (İHD), Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA-DER) ziyaret edilecek.
İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı, BİA Eğitim Danışmanı Prof. Dr. Sevda Alankuş'la OHO'nun üç yılını, medya ve iletişim öğrencileri açısından önemini konuştuk.
OHO medyaya, öğrencilere ve eğitmenlere neler katıyor?
Bu yıl üçüncüsünü gerçekleştireceğimiz OHO eğitimleri yaygın medya için önemli çünkü, hep dillendirdikleri "iletişim fakültelerinin yeterince uygulama dersi almadıkları, dolayısıyla haber yazmasını bilmeyen mezunlar verdikleri", iddialarını haksız çıkaracak gazeteci adayları gönderiyoruz onlara.
Bu adaylar OHO eğitimleri sonucunda fakültelerinde geçirdikleri dört yıl süresince öğrendiklerini bir haftalık yoğun bir program çerçevesinde süzgeçten geçirilmiş bilgilerle tamamlıyor. Öğrenciler sadece "iyi" haber yazmak anlamında değil; iyi haberi, bianet'in temsilciliğini yaptığı ve artık iletişim fakültelerinde de telaffuz edilmeye başlanan "Hak Odaklı Haber" kılmak anlamında da kendilerine olan özgüvenlerini tazeliyorlar.
Hak odaklı habercilik yapmanın yaygın medya koşullarında bile hiç de zor olmadığının farkına varıyorlar.
Eğitmenlerimiz hem yaygın medyadan gelen gazeteciler, hem de akademisyenlerden oluşuyor.
Öyle sanıyorum ki, OHO eğitimleri bu birinciler için kendi gazetelerinin habercilik anlayışı üzerine yeniden düşünmelerini sağlayacak bir soluklanma oluşturuyor. Benzer bir şey ikinci gruba giren akademisyen kökenli eğitmenlerimiz için de söz konusu.
Onlar da, başka türlü soluklanarak, yıllardır verdikleri eğitim üzerine yeniden düşünme fırsatı elde ediyorlar ve tam profesyonel yaşama atılmaya hazır biçimde yakaladıkları gazeteci adaylarına iyi haberciliğin aslında her zaman Hak Odaklı Habercilik olması gerektiğini, ayrıca bunun yaygın medya koşullarında bile gerçekleştirilebilir bir hedef olduğunu söylemek fırsatını elde ediyorlar.
Program üç yılda nasıl bir gelişim gösterdi?
Üç yıl önce eğitimlerimize başladığımızda arkamızda yerel medya mensubu gazetecilere yönelik olarak 2000 yılından beri sürdürdüğümüz eğitimlerin ve bianet haberciliğinin kazandırdığı, eğitimlere katılan herkesin karşılıklı olarak bir şeyler öğrenmesine, paylaşmasına dayanan önemli bir birikim vardı. Bunlar belki onlarca defa tekrarladığımız ancak sadece iki gün içinde tamamlamak zorunda kaldığımız eğitimlerdi.
Oysa OHO ile eğitimlerimizi iletişim fakülteleri mezunlarına yöneltirken, süremizi de uzattık ve bir haftaya yaydık. Bu bize daha çok uygulama odaklı bir eğitim verme imkanı kazandırdı. Dolayısıyla yine bütün taraflar açısından yeni bir öğrenme ve paylaşma süreci başladı. "BİA bir okul" deyip duruyorduk, bunu bir bakıma gerçekleştirmiş olduk. 2001'den bu yana sürdürdüğümüz eğitim programlarının sonucu olan 14 habercilik kitabına bir yenisini daha ekledik. Bu ay "Yeni Habercinin Elkitabı" olarak "Gazeteciliğe Başlarken Okuldan Haber Odasına" kitabını yayımladık.
Bu süre içerisinde "Hak Odaklı Haberciliğin" bir anlayış ve uygulama olarak yaygınlaşmasını sağladık, -tıpkı tartışılmasına, hatta iletişim fakültelerinde ders programlarına alınmasına, üzerine tezler yazılmasına aracı olduğumuz "Barış Gazeteciliği" ve "Yurttaş Gazeteciliği" kavramları gibi.
İlerleyen yıllarda OHO eğitimlerine dair öngörüleriniz ve dilekleriniz neler?
Bu üç yıllık bir projeydi ve artık tamamlanıyor. bianet projesinin en başından beri içerisinde olan ve gerçekleştirilen eğitimlerin koordinatörlüğünü yapmış birisi olarak söyleyebilirim ki, oluşturduğumuz çok önemli bir birikim.
Bildiğim kadarıyla yurtiçinde eriştiklerimizin sayısı, verilen eğitimlerin niteliği, hedefi, yaygınlığı, odaklandığı sorunlar vb. açılardan bizimkiyle karşılaştırılabilecek bir başka deneyim yok.
Yola 2000 yılında "politik ve etik olarak sorumlu gazeteciliğin gerekliliği" etrafında biçimlenen eğitimlerle çıkmış, ikinci dönemimizde "İnsan Hakları, Kadın ve Çocuk Hakları Odaklı Haberciliği" adres gösteren eğitimlerle devam etmiştik.
Şimdi hedefimiz etik ve politik olarak sorunlu bir habercilik alanına daha el atmak. Engellilere ilişkin habercilik eğitimleriyle devam etmek istiyoruz.
Yani hepimiz için, bianet'in halihazırda üzerine çok düşündüğü ve en doğru biçimde yapmaya çalıştığı, ancak yine de üzerine özellikle odaklanılması gereken bir habercilik alanıyla ilgili, yeni bir öğrenme ve paylaşma süreci başlıyor.
Öyle görünüyor ki, eşitsizlikler, ayrımcılılıklar, onların etkilerini çoğunlukla katlamaktan başka bir işe yaramayan haber kaynaklı hak ihlalleri devam ettiği ve biz eğitimlerimiz için kaynak yaratabildiğimiz sürece BİA okulları da devam edecek.(BÇ/EZÖ)