Okullar ve evlerin şiddetin kaynağı olduğunu belirten Güzütok'a göre, "Dayak olmadan da çocukların iyi yetişebileceği gerçeğini öğretmen ve anne babalara benimsetmek gerekiyor"
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) İlköğretim Genel Müdürlüğü ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) birlikte düzenlediği "I. Şiddet ve Okul: Okul ve Çevresinde Çocuğa Yönelik Şiddet ve Alınabilecek Tedbirler Sempozyumu"nda ''Okulda Dayak (1992-2006 Yılları Karşılaştırması)'' başlıklı bir bildiri sunan Prof. Dr. Gözütok, eğitimde cezanın yeri olmadığını belirtti; sempozyumun bir çok bakımdan geç kalınmış bir toplantı olduğunu söyledi.
Gözütok, Arş. Gör. Oğuz Er ve Arş. Gör. Cem Karacaoğlu ile birlikte Ankara'da 1992 yılında 364 öğretmen ve 596 öğrenci, 2006 yılında ise 217 öğretmen ve 600 öğrencinin katılımıyla yapılan karşılaştırmalı araştırmanın sonuçlarını anlattı.
Öğrencilere göre, sorunlu ve mesleğinde zayıf öğretmen dövüyor
Gözütok, öğrencilerin görüşlerine göre, en çok özel yaşamında sorunlu öğretmenelerin (1992'de yüzde 31, 2006'da yüzde 58) ve mesleğinden zayıf öğretmenlerin (1992'de yüzde 28, 2006'da yüzde 45) dayağa başvurduğu sonucunun ortaya çıktığını söyledi.
Öğretmenlerin bedensel ceza uygulamalarından "kulak çekme, saç çekme ve tekme atma''da belirgin bir değişim saptanmadığını belirten Güzütok, öğretmenlerin "tokat atma, başını duvara veya sıraya vurma ve çok şiddetli dayak" uygulamalarında azalma görüldüğünü, "tebeşir ve silgi fırlatma" uygulamasında ise artış olduğunu bildirdi.
Hergün cezalandıran öğretmenlerde artış var
Gözutok, öğretmenlerin tutum puan ortalamalarında da önemli bir belirlendiğini, 1992'de 1992'de 64 (orta) olan tutum puanlarının 2006'da 54'e (geçer) gerilediğini ifade etti.
Gözutok, araştırmaya katılan öğretmenlerin cezalandırma sıklığı açısından da hergün diyen öğretmenlerin oranının 1992'de yüzde 9.23'ken 2006 yüzde 13.66, haftada bir cezalandıran öğretmenlerin oranının da 1992 yüzde 25.67 iken 2006'da yüzde 27.31'e yükseldiğine dikkat çekti.
Araştırmanın 2006 bulgularına göre 15-20 günde bir cezalandıran öğretmenlerin oranı yüzde 8.10, ayda bir kere diyenlerin oranı yüzde 5.32 ve sadece bir kere olduğunu söyleyenlerin oranı ise yüzde 33.10.
Güzutok, bedensel cezanın (Dayak) nedenlerini şöyle sıraladı:
* İtaate ve otoriteye önem verme
* Geleneksel eğitim anlayışı
* Dayağı eğitim aracı olarak görme
* Disiplin kurallarının çocuğa sunulma biçimi
* Toplumda yaygın olarak kullanılıyor olması
* Dövülerek büyüşüm olma, "Dövülmüş çocuk sendromu"
* Saldırgan kişilik/ sağlıksız psikolojik yapı
* Dövülmenin etkilerini bilmeme
* Cezanın istenen davranışı oluşturduğunu bilmeme
* Öğretmenlerin alanında, öğretim alanında ve sınıf yönetiminde yetersizliği /güvensiz öğretmen
* Dayağın hak edildiği anlayışı
* İletişim biçimi sayılması
Gözutok, dayağın çocuklar için doğuracağı olumusuzlukları ise şöyle sıraladı:
* Bilişsel etkinliklere yoğunlaşma yeteneği azalır
* Başarı düşer
* Zararlı alışkanlıklara yöneliş artar
* Evden kaçma okula devamsızlık ve terk artar
* Dürüstlük sapma, cezadan kaçmak üzere yalan söyleme ve suça yönelme kolaylaşır
* Düşük düzeyde benlik tasarımı ve öz saygı oluşumu
* Öfke nefret duyguları oluşur ve buna bağlı olarak saldırganlık artar
* Erken yaşlarda bedensel uyarmalara, cinsel bozukluklara ve sapmalara ortam hazırlar
* Bedensel yaralanma, sakat kalma, bunun yaratacağı sinir sistemi bozuklukları ve intihara yönelim oluşur.
Toplumda şiddet sorunu bir proje çerçevesinde ve gerçekçi bir zamanlama ile çözüme kavuşturulması gerektiğini söyleyen Güzutok, öğretmenlerin hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim programlarında "bedensel ceza uygulamadan sınıf yönetebilme" konularına önem verimlesini istedi. (KÖ/EÖ)