Proje sonucunda ders kitaplarının içeriklerine, müfredata ve okul ortamına ilişkin tavsiyeler 22 madde altında toplandı.
Avrupa Komisyonu ile Açık Toplum Enstitüsü'nün mali destek sunduğu projenin sonuçları bugün yapılan bir toplantıyla Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve kamuoyuna sunuldu.
"İnsan hakları eğitim sistemine içselleştirilmeli"
Projenin sonuçlarından yola çıkarak hazırlanan tavsiyeler kısaca şöyle:
Ders kitaplarında dünyayı değişmeyen bir yer olarak algılayan, tarihselliği işin içine katmayan, özcü bir yaklaşımdan uzak durulmalı.
Bilgilerin verilmesinde didaktik ve ezberci bir yaklaşım kullanılmamalı. Dinsel bilgiler gerçek gibi aktarılmamalı; değer yargıları ile nesnel bilgiler birbirinden açıkça ayrılmalı.
Öğrenciler kitaplarda kullanılan bilgilere ulaşabilmeli ve bilgileri sınayabilmeli; bir "yüksek otoriteye" başvurmak zorunda bırakılmamalı.
Kadına biçilen roller; "öteki"ne düşmanlık
Ders kitaplarında öğrenciye çoğulcu, çeşitliliği zenginlik olarak kavrayan bir toplum, dünya ve ilişki modeli sunulmalı. Bu durum somutta, Türkiye'nin çok kültürlülüğünün ders kitaplarına da, en azından yöresel farklılıklar, isimler, biçiminde yansıması demektir.
Her türlü eşitsizlik; ekonomik eşitsizliklerin, yoksulluğun ders kitaplarında gözlerden gizlenmek yerine çocuklarda toplumsal dayanışmanın temellerini güçlendirecek bir biçimde yer alması gerekir.
Vatandaşlık görevi vurgulanmalı, vatan sevmeyi onun için ölmeye indirgeyen hamasi bir yaklaşımdan uzak durulmalı.
İnsan hakları, tarihsel bağlamından koparılmamalı, dünyada sürekli olarak geliştiği ve genişlediği öğrenciye anlatılmalıdır.
Kadınlara ve kızlara belli toplumsal roller yakıştırılmasından vazgeçilmeli. Bir dinsel, etnik ya da kültürel grubun tamamına düşmanlık uyandıracak ifadeler kullanılmamalı. Yabancı düşmanlığına yol açacak ifadeler kullanılmamalı.
"Öğretmenler kendini geliştirebilmeli"
Milli Güvenlik dersi yerine Barış Eğitimi dersi konulmalı. Türkiye dışındaki ülkelerin tarihlerine, coğrafyalarına daha fazla yer ayırılmalı.
Müfredat da, bu ilkeleri gözeten ve esnekliğe yol veren bir yol gösterici metin olarak hazırlanmalı. Öğretmenlere mesleki gelişme olanakları sağlanmalı. Eğitim Fakülteleri ve Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) bu açıdan gözden geçirilmeli.
Okul ortamı demokratikleştirilmeli; öğrencilerin kendilerini ifade etmelerine ve sorumluluk almalarına olanak sağlanmalı. Velilerin de öğretmenlerle yakın ilişki kurabilmesi sağlanmalı.
Ders kitapları, her çocuğun sahip olduğu "iyi eğitim hakkı"nın birer aracı. Dolayısıyla kitapların içeriğinin bu hakka uygun düzenlenmesi; bunun için üniversite öğretim üyelerinden destek alınması gerekli.
Kitapların ve müfredatın hazırlanmasında tüm tarafların aktif katılımı sağlanmalı.
Kitapların nesnel olmayan bilgilerden arındırılması, kitapların özenle basılması ve ulaşılabilir bir fiyata satılması gerekli.
Proje kitaplaştırıldı
Proje kapsamında, üç yıllık süreçte,ilk olarak her branştan toplam 190 ilk ve orta öğretim kitabı belirlenen kriterler ışığında tarandı.
Tarama sonuçları ve oradan yola çıkarak oluşturulan öneriler, Aralık 2003'te Ders Kitaplarında İnsan Hakları: Tarama Sonuçları, İnsan Haklarına Saygılı Ders Kitapları İçin, İnsan Haklarına Saygılı Bir Eğitim Ortamına Doğru başlıkları altında kitaplaştırıldı.
Nisan 2004'te uluslararası bir sempozyum düzenlendi ve çalışmanın sonuçları tartışıldı.
Beş ilde öğretmenlere Eğitici Eğitimi Seminerleri verildi. Ayrıca duyarlılığın sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla altı ilde çalışma grupları oluşturuldu.
Altı ilde 300 öğretmen ve bin 200 öğrenciye uygulanan, insan hakları tutumlarına ilişkin anketin sonuçları önümüzdeki günlerde kitap olarak basılacak.(EÜ)
* Kitaplara ve proje hakkında daha fazla bilgiye Tarih Vakfı'ndan ulaşılabilir.