Firmin – Hümanist, Entel, Serseri
Küçük bir fare kitapları yer; yediği kitapları okumaya ve anlamaya, dünyaya kitapların gözüyle bakmaya başlarsa ne olur? Bu hafta tanıtacağımız ilk eser, işte bu soru ekseninde kurgulanmış sıradışı bir roman: Firmin – Hümanist, Entel, Serseri.
Mart ayında Özgür Yayınları tarafından basılan ve Sam Savage'in kaleminden çıkan kitap, yarı bilim kurgu yarı gerçek bir konuyu ilgi çekici bir biçimde işliyor.
Romanın ana teması göz önünde bulundurulduğunda, kitap için seçilen "Hümanist, Entel, Serseri" altbaşlığının anlamlı bir seçim olduğu tartışmasız. Böylece okuyucunun dikkatini daha başlangıçta çekmeyi başaran yazarın, "Firmin" adlı farenin doğumundan, bir kitap kurduna dönüşmesine ve çevresindeki dünyanın dönüşümüne ilişkin değerlendirmelerine kadar pek çok ilginç noktayı çarpıcı bir üslupla tasvir ettiği görülüyor.
Hikayenin Firmin'in bakış açısından anlatılmasıysa, okuyucuda bir fare kılığına bürünmenin nasıl bir deneyim olduğunu, dünyaya –aslında küçük bir mahalleye– bir farenin gözünden bakmanın nasıl bir his yaşattığını öğretiyor.
Firmin'in kitaplara ve yazarlara ilişkin ilginç değerlendirmelerde de bulunduğu roman, okuduğunuz ya da bundan sonra okuyacağınız kitaplara başka bir gözle bakmanıza da yol açabilir. Zira Firmin'in belirttiği gibi,
"Kitapları yalayıp yutarken ilk başlarda ilkelce, odaklanmadan ve oburca davranmış –bana göre bir lokma Faulkner ve bir lokma Flaubert arasında hiçbir fark yoktu– ama zamanla ufak farklar olduğunu tatmaya da başlamıştım. İlk önce her kitabın farklı bir tadı olduğunu keşfettim –tatlı, acı, kokuşmuş, tuzlu, mayhoş. Aynı zamanda her tadın –ve zaman geçtikçe ve algılarım geliştikçe her sayfanın, her cümlenin ve her kelimenin– bir dolu imge ve sembol taşıdığını fark ettim. (...) bir kitabın tadıyla edebi değeri arasında sanki önceden belirlenmiş bir benzerlik vardı. Okumaya değer olduğunu anlayabilmek için kitabın basılmış bölgesinden biraz yemem lazımdı. Kapak sayfasından yemeyi ve kitabın kalanına dokunmamayı öğrendim. 'Yemesi güzelse, okuması da güzeldir' benim sloganım oldu."
Özetle, akıcı ve kolay okunur bir çeviriyle Türkçe'ye kazandırılan romanın, son zamanlarda Türkçe basılan edebiyat kitapları arasında fazlasıyla dikkat çektiği söylenebilir.
Firmin – Hümanist, Entel, Serseri, Sam Savage, Özgür Yayınları, 2009, 157 sf.
Dünya Kapitalizminin Krizi
Bu hafta tanıtacağımız ikinci eser, bu yılın başında Belge Yayınları'ndan çıkan hacimli bir derleme: Dünya Kapitalizminin Krizi.
Nail Satlıgan ve Sungur Savran'ın derlediği eserin, Türkçe literatürde, kapitalizmin yaşadığı ve yaşayabileceği krizleri ele alan en nitelikli kitaplardan biri olduğu söylenebilir.
Kitapta yer alan ve Eric Hobsbawm ile Erik Olin Wright gibi nitelikli yazarların kaleminden çıkan makalelerden bazıları ise şöyle:
- Tarihi Perspektif İçinde Kapitalizmin Bunalımı / Eric Hobsbawm
- Bunalım Kuramlarının Tarihine Giriş / Anwar Shaikh
- Marksist Birikim ve Bunalım Teorisinde Almaşık Perspektifler / Erik Olin Wright
- Enerji Bunalımı mı, Kapitalizmin Bunalımı mı? / M. Massarrat
- ABD'de Bunalım Üzerine Muhafazakâr Tartışmalar / J. T. Campen-A. MacEwan
- Dünya Pazarının Genişlemesi / Riccardo Parboni
"Tarihte ve Teoride Bunalımlar", "Bunalım, Enflasyon, Petrol", "Bunalım, Devlet, İktisat Siyaseti", "Bunalım ve Azgelişmiş Ülkeler" başlıklı dört bölümden oluşan derlemeye, Sungur Savran bir önsöz, Nail Satlıgan ise bir sonsöz yazmış. Böylece, derlemenin, kapitalizmin krizi konusunda sağlam bir analiz çerçevesi; farklı açılardan ama tek bir sorunsal etrafında örülmüş, geniş bir perspektif sunduğu söylenebilir. Satlıgan ve Savran'ın sunuş yazısında dile getirdiği gibi,
"Günümüzde dünyayı da, Türkiye'yi de anlayabilmenin önkouşulu, dünya kapitalizminin yaşadığı derin bunalımın gerçek doğasını kavrayabilmek. Bunalım başlayalı beri (...) Türkiye'de bu amaca hizmet edecek düşünsel faaliyetin son derece sınırlı olduğu söylenebilir. (...) Elinizdeki derlemenin amacı bu boşluğun doldurulabilmesi için bir ilk adım atmak. (...) Kuşkusuz, bu tür bir derleme Türkiye'de yapılacak tartışmalar için sadece bir altyapı oluşturabilir. (...) dünya çapında yapılan tahlil ve tartışmaların Türkiye okuyucusu için değerli bir başlangıç noktası olduğu da yadsınamaz."
"Dünya Kapitalizminin Krizi"nin, bu altyapıyı ve başlangıç noktasını oluşturmayı büyük ölçüde başardığını teslim etmek gerekiyor.
Peki, kapitalizmin hastalıkları giderilebilecek ya da kapitalizm son bulacak mı? Bu süreçte öznenin rolü ne olabilir? Bu sorunun yanıtını da Satlıgan ve Savran'a bırakalım:
"Bunalım bize dışarıdan verilmiş, bizden bağımsız olarak belirlenmiş, bir laboratuvar tüpüne konularak incelenebilecek bir nesne değil. Bunalımın seyrinin yönünü (kuşkusuz nesnel temeller üzerinde) belirleyecek olan da, tarihi kendilerine verilmiş koşullarda yapagelmiş olan insanlar. Yani, bunalımın hikâyesi bunalımı anlamakla başlıyor, ama orada bitmiyor..."
Özetle, Dünya Kapitalizminin Krizi, içinde bulunduğumuz sistem bağlamında güncelliğini hiçbir zaman kaybetmeyen bir konuyu nitelikli ve düşündürücü bir biçimde ele almayı başarıyor:
Dünya Kapitalizminin Krizi, Nail Satlıgan/Sungur Savran (der.), Belge Yayınları, 2009, 526 sf.
Krizden Önce, Krizden Sonra: Yaşlanan İnsanlık, Gençleşen Kapitalizm
Bu hafta inceleyeceğimiz son eser, kapitalizmin krizine ve genel olarak kapitalizme farklı bir perspektiften bakan ve başlığıyla bile dikkat çeken bir eser: Krizden Önce, Krizden Sonra: Yaşlanan İnsanlık, Gençleşen Kapitalizm.
Şükrü Argın'ın kaleme aldığı kitabın sunuş yazısında Osman Akınhay'ın belirttiği gibi, Argın, kitaba bu metaforik başlığı "Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi"nden esinlenerek koymuş. Zira
"Argın'a göre kapitalizmin serüveni ile bu filmin ‘tersine' kurgusu arasındaki analojiyi, kapitalizmin ilk evresi ile halihazırda içine girdiğimiz son evresi arasındaki benzerlik üzerinden kurmak mümkün. Filme uygun roller ise (...) iyice mecalsiz durumdaki insanlık ile her daim gençleşip ataklığını sürdüren kapitalizm arasında dağılıyor: ‘Sistem gençleştikçe, insanlık denen mahlukat giderek yaşlanıyor.' "
Agora Kitaplığı'ndan çıkan ve çarpıcı görsel malzemelerle de desteklenen kitabın her bir bölümünde özellikle Bianet okurları için dikkat çekici bir konunun ele alındığı görülüyor:
1) Pan-Kapitalizm Çağında Siyasetin Buharlaşması
2) ‘Reel' Sosyalizmin Çöküşü ve Anarşizmin Önündeki Açık Yol
3) ‘Militan'dan ‘Aktivist'e: Soldaki Sinizm
4) ‘Çatı Partisi' Girişimi Vesilesiyle: Solda/Siyasette Temsil Krizi
5) Katılımcı Siyaset: Sol Kendi Adına Konuşmalı
6) Neo-Liberal İdeolojik Hegemonya, ‘Piyasa'nın Ardına Gizlenen Kapitalizm
7) Şiddetin Özelleştirilmesi ve ‘Saf' Devlet: Faşizmden Daha Farklı, Çok Daha Tehlikeli
8) Öznesi ‘İnsan' Olan Bir Sosyalizm
Böylece kitabın, içinde bulunduğumuz çağda kapitalizmin nasıl nitelendirilebileceğinden yeni toplumsal-muhalif hareketlerin nasıl geliştirilebileceğine ve sol'un nasıl yeniden inşa edilebileceğine kadar pek çok yaşamsal konuda tartışmalı ama ufuk açıcı değerlendirmeler içerdiğini belirtelim.
Özetle, Argın'ın kitabının, yalın diliyle, içerdiği görsel malzemelerle ve tartışma doğuracak kavramsallaştırmalarıyla (‘pan-kapitalizm çağı', ‘saf devlet', vs.), Türkiye'de sol siyaset alternatifi üzerine düşünmek isteyenler tarafından ilgiyle okunacağı söylenebilir.
Krizden Önce, Krizden Sonra: Yaşlanan İnsanlık, Gençleşen Kapitalizm, Şükrü Argın, Agora Kitaplığı, 2009, 191 sf. (ECG/TK)
* Son dört ay içerisinde basılan ve bianet'te tanıtılmasını uygun gördüğünüz eserinizle ilgili bilgiyi [email protected]
adresine gönderebilirsiniz.