Gazeteci Banu Güven blogu üzerinden paylaştığı “Neden Ayrıldım-2” başlıklı yazıda +1 TV’de hangi şartlarla çalışmaya başladığını ve neden ayrıldığını yazdı.
Güven’in yazısı şöyle:
“+ 1 TV’yi kuran isimlerle, yani Tuncay Mollaveisoğlu, Uğur Tutçuoğlu ve o dönem haber müdürü olan Mustafa Sağlamer ile ilk görüşmemiz neredeyse bir yıl önceydi. Bağımsız bir kanal kurmak istiyorlardı. Kanalın sermaye yapısı buna uygun olacaktı. Bir haber kanalı olmayacaktı, ama habere de önem veren bir kanal olacaktı. Benim de orada program yapmam isteniyordu. İlk başta öngörülen kadro ve sermaye yapısıyla başlamak mümkün değildi. Aylar sonra durum biraz daha değişti. Kanalın kimliğine, diline, ifade özgürlüğüne, editoryal bağımsızlığa dair üst üste güvenceler verildi. Bu güvenceler kanal ile imzaladığım sözleşmede de yer aldı. Ben haber merkezinde değildim, haftada iki kez yaptığım programımla ilgili inisiyatif sahibiydim. Burada da editoryal bağımsızlığa dair güvence verilmişti.
“ 29 Nisan’da ilk yayınımı yaptım. Sözleşme başlangıç tarihi ise daha erkendi. Bu arada kanalla 212 sözleşmesi yapmış tek kişi ben olabilirim. Bu da benim girişimim üzerine oldu. İki hafta önce işe giriş bildiriminin bile yapılmadığı ortaya çıktı. Bu durumun elbette sadece benimle ilgili olmadığını düşünüyorum. Kanalın kurucu ekibinin uyarılarına rağmen, personelin haklarıyla ilgili özensiz ve gayrı ciddi bir durum yaşanıyordu. Daha fazla ayrıntıya girmiyorum.
“ Program içeriğine, şimdi burada ayrıntısına girmek istemediğim bir konuda, iki kez müdahale edilmek istendi. Birini savuşturup, gereken görüntüleri girdim. Diğer müdahale ise Gezi Parkı’nda yaptığım röportajların bir bölümünün bana bildirilmeden çıkarılması şeklinde oldu. O bölümü yeniden ekledim, ama yayına yetişmedi. Bir daha böyle bir durumu kabul etmeyeceğimi söyledim. Daha sonra bu müdahalelerin kanalın sahibinin isteğiyle yapıldığını öğrendim.
“ Haftada iki kere haber programı yapıyordum. Ben programdayken haber merkezinde kimsenin olmaması, o sıradaki önemli gelişmelerin bana aktarılmaması gibi kabul edilemeyecek bir sonuç doğurdu. Aynı anda hem yayında konuklarla konuşup, hem de haber takip edip doğrulatmak fiziksel olarak mümkün olmadığından yayınlarda tedirginlik yaşadım. Bir haberci olarak, izleyiciler adına da, kabul edebileceğim bir durum değildi.
“ Bu aksaklıkları kanal yönetimine düzenli olarak bildirdim, ancak bu konularda yatırım yapılmadığı için herhangi bir değişiklik olmadı.
“ Habercilikle ilgili bazı taleplerim, mesela ‘‘Taksim’den ya da Gezi’den canlı yayın yapalım’’ gibi önerilerim, Uğur Tutçuoğlu’nun da girişimlerine rağmen, ‘‘Haber kanalı değiliz’’ ya da ‘‘Teknik ve mali imkansızlıklar var’’ gerekçeleriyle kabul görmedi. Yayınlara bu nedenlerle biraz ara vermeyi düşündüm. Ama ‘‘Böyle bir gündemde yayına devam etmek de gerek. İzleyici de bunu bekliyor’’ diyerek devam edecektim.
“ 10 Temmuz’da kanalın sahibi görünen Altan Ertürk, Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu’yla yollarını ayırdığını açıkladı. Beraber çalıştığım Program Müdürü Uğur Tutçuoğlu da işi bıraktı. Kurucu ekiple başlayan herkes de ayrıldı. Geriye içi boş bir kanal kaldı. Uğur Dündar ve Mustafa Hoş, haberlere yapılan müdahaleleri anlattı. Benim de yukarıda sıralanan sorunlar nedeniyle artık devam etmem mümkün değildi.”
"Yeni ve sürdürülebilir bir model gerekli"
Güven ülkede “yeni ve sürdürülebilir, bağımsız ve yapılan işin tarifine uygun haber kanalı olması gerektiğini ifade ederek “Ayrımcılığa, sansüre, çifte standartlara yer olmayan, haberden, hak haberciliğinden korkmayan, emeğe saygı duyan bir kanalı da böyle düşünen girişimcilerin desteğiyle ancak gazeteciler kurup sahiplenebilir” yazdı.
+1 TV’de aralarında Banu Güven, Ece Temelkuran, Haluk Şahin, Mustafa Hoş, Özlem Gürses ve Uğur Dündar’ın da bulunduğu gazeteciler editöryel bağımsızlığa müdahale edildiği için kanaldan ayrıldıklarını açıklamıştı. (EA)