Toplumsal cinsiyetin kütüphanesi olur mu? Hele haberde toplumsal cinsiyetin…
Evet oldu bile.
IPS İletişim Vakfı’nın projelerinden bianet’in bir çalışma alanı da haberde toplumsal cinsiyet kütüphanesi.
Eğer "Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik nasıl yapılır?" diye merak ediyorsanız bu konuda hazırlanmış haberlere, makalelere, araştırmalara ulaşabildiğiniz kütüphane, bu konuda uzmanlaşmak için tam bir başvuru kaynağı.
Kütüphanenin içerik yöneticisi - araştırmacı Ege Öztokat kütüphaneyi anlatıyor.
Siz ne kadar zamandır kütüphanedesiniz?
Ben nisan ayından beri kütüphanedeyim. Proje koordinatörü Öznur Subaşı, kaynakları tarayıp kütüphaneye girme işlemlerini ise üç aydır ben sürdürüyorum.
Kütüphanede hakkında bize bilgi aktarır mısınız?
Kütüphane temel bir insan hakkı olan toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir gazetecilik anlayışını yaygınlaştırmayı amaçlıyor.
Haber üretiminde ve medya kültüründe doğrudan ve örtük olarak eşitsizliği sürdüren pratikler hakkında bilgiler veriyor, bunları engelleyecek yöntemler hakkında kaynaklar sunuyor.
Temel odak toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten haberciliğin kavramları, yöntemleri ve durumu. Ama bu çok kapsamlı bir alan olduğu için medya ve toplumsal cinsiyet alanındaki araştırmaları ilgilendiren hemen her konuda haberler, yazılar ve raporlara yer veriyoruz.
Örneğin yakın zamanda eklenen kaynaklar arasında LGBTİ+ hakları çeviri sözlüğü gibi gazetecilere doğrudan rehberlik edecek kaynaklar ve televizyon tartışma programlarında cinsiyet temsili raporu gibi araştırmacılara medya temsiliyle ilgili güncel veri sunacak içerikler var.
Kaos GL LGBTİ+ Hakları Alanında Çeviri Sözlüğü
Kadın Adayları Destekleme Derneği “TV Tartışmalarında Cinsiyetler Arası Uçurum” Raporu
"Kütüphane, medya okuryazarı olmak isteyen için de kıymetli"
Kütüphane daha çok kimlere yönelik?
Kütüphane gazeteciler, medya çalışanları ve araştırmacılara yönelik. Kütüphanede toplumsal cinsiyet ve medya konularında çalışmak isteyen herkesin yararlanabileceği kaynaklar var.
Kütüphanede okuru temel kavramlarla tanıştıracak yazılar ve bir konuda derinlemesine araştırma için veri sunan kaynaklar bir arada bulunuyor. Örneğin gazeteci ve eski bianet editörü Elif Akgül’ün “Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik” yazısı konuyla yeni tanışan bir öğrenci için önemli bir başlangıç noktası olabilecekken, medyada HIV haberleri konusunda tez yazacak bir araştırmacıya detaylı veri sunan raporlar da var.
Bununla birlikte, bence medya okuryazarı olmak ya da medya okuryazarı kalmak isteyen herkes için değerli kaynaklar var. Eşitsizliği sürdüren yöntemleri, ayrımcı ve dışlayıcı dili tanımak medya okuryazarlığının en önemli kısımlarından biri.
Haberde toplumsal cinsiyet kütüphanesi neden önemli sizce?
Temel insan haklarını reddetmeyen bir habercilik anlayışı çok zor olmamalı ama maalesef cinsiyetçi, transfobik, homofobik dil kullanmayan haberlerle henüz yalnızca belli mecralarda karşılaşıyoruz. Ana akım medya birçok şekilde şiddeti tekrar üreten ve meşrulaştıran habercilik pratikleri kullanıyor.
Kütüphane bilinçli olarak hak haberciliği yapmak isteyenler için bir rehber olduğu kadar, spordan ekonomiye herhangi bir konuyu haberleştirirken ayrımcılık yapmak, baskı sistemlerini sürdürmek istemeyen her medya çalışanı için önemli konulara dikkat çeken kaynaklar içeriyor.
Kütüphaneye dair bir çağrınız var mı?
Toplumsal cinsiyet ve medya çalışan herkes araştırmalarını, makalelerini yollayabilir. Genç akademisyenlerin ve akademisyen adaylarının bazen makalelerini yayınlatmada sıkıntı yaşadığını, bunları sadece belirli internet platformlarına yüklediğini biliyorum. Bu gibi çalışmaları kütüphaneye daha çok eklemek isterim.
Ben birçok kişiye rehberlik edebilecek, çalışmalara fayda sağlayabilecek birçok araştırmayı, sunum metnini, inceleme yazısını belli başlı kurumsallaşmış platformlara yüklenmedikleri için gözden kaçırdığımı tahmin ediyorum.
Araştırmacılar, gazeteciler çalışmalarını Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik Kütüphanesi’ne eklenmesi için [email protected] adresine yollayabilirler.
Ne eklemek istersiniz son olarak?
Kişisel deneyim ve gözlemlerimden yola çıkarak bir şey paylaşmak isterim. İnsanlar işlerini yalnızca iş olarak, araştırma alanlarını yalnızca araştırma alanları olarak görebilir. Ancak toplumsal cinsiyet eşitliği, erkek şiddeti gibi konularda çalışırken akademik literatürde ya da istatistiki verilerde kaybolup gerçek insanların gerçek deneyimlerini gözden kaçırmak maalesef birçok kişi için çok kolay olabiliyor.
Bence kütüphanenin ve kütüphaneye eklenen kaynakçanın yalnızca bilimsel veri setleri ya da mesleki el kitapları olmadığı, bir yaşam mücadelesinin bilimsel ve pratik alana yansımalarını içerdiğini unutmamak gerekiyor.
Aynı zamanda araştırmalar ne kadar değerli olursa olsun hemen hiçbiri tamamen sabit kalacak, düzeltilmesi, güncellenmesi gerekmeyecek metinler değil. Akademisyen terfleri (trans dışlayıcı radikal feminist), içselleştirilmiş ataerkiden gelen cinsiyetçi bir dil kullanan kadın araştırmacıları, gazetecileri gördüğümde bunu unutmanın ne kadar tehlikeli olduğunu hatırlıyorum.
(EMK)